Amerikan aleyhtarı çevrelerce yeni bir felaket gözüyle bakılan Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) reformlar paketinde de kadın erkek eşitliğini vurgulayan satırlar yer aldı.
8-10 Haziran'daki G8 zirvesinde ele alınan BOP o kadar çok eleştiriye uğradı ki önce isim, sonra biçim değiştirdi. BOP gitti yerine Genişletilmiş Kuzey Afrika ve Ortadoğu projesi geldi.
Reformlar ve Kadın sorunu
Yayımlanan sonuç metnine, Ortadoğu ülkelerini hor gören yaklaşım yerine eşitlikçi ve hoşgörülü bir yaklaşım hakim oldu. Tabii bunlar yeni bir saldırının habercisi değilse...
Türkiye'nin bastırmasıyla Filistin sorununun da metinde yer alması G8 zirvesinden tedirginlik duyan çevreleri hoşnut etti.
G8'in hemen ardından İstanbul'da toplanan İslam Konferansı Örgütü'nün oturumlarında da değişik sesler duyuldu.
Yine reformlar ve kadın sorunu üzerinde duruldu ve Türkiye örgütün genel sekreterliğine seçildi. Demokrasi ve kadın vurgusu Arap ülkeleri arasında reformlara yönelik bir hassasiyet yaratacak gibi görünüyor.
Önce Kadın Forumu
Batının kadın hakları konusundaki ısrarlı tavrı Araplar arasında ilginç bir rüzgar estirdi. Tamamen erkeklerden oluşan Arap Birliği bünyesinde ansızın bir Arap Kadın Birliği (AKB) faaliyete geçirildi.
İki yıl önce bir kadın forumu olarak planlanan, ama sonra uykuya yatırılan bu kuruluş G8 zirvesinden hemen önce 20 Arap ülkesince resmen onaylandı.
Arap ülkelerindeki kadınların durumu, konuya komşuya ayıp olacak kadar kötü aslında. Medeni yasalarına şeriatın hükmettiği bu ülkelerde kadınlara karşı ayrımcı politikalar uygulanıyor ve üstelik mevcut durum bir sorun gibi de görülmüyor.
AKB ne yapacak?
Birdenbire faaliyete geçen Arap Kadın Birliği bu nedenle dikkatle izlenmeye değer bir proje gibi görünüyor. Mısır'da yayımlanan El Ahram gazetesine göre AKB'nin amacı şöyle tanımlanıyor:
Kadınlar arasındaki okuma yazma sorununa eğilecek, yoksullukla mücadele edecek, sağlık koşullarını iyileştirecek, kadınlara yönelik ayrımcılığın nedeni olan kanunları onarmak için çaba gösterecek; Kadınların sosyal, ekonomik ve politik alanlarda daha aktif bir rol üstlenmesinin koşullarını yaratmak için bölgede çalışmalar yürütecek...
Bu konuda bir bilgi merkezi oluşturulması, seminerler, konferanslar, atölye çalışmaları düzenlenmesi de gündemde.
Tabii Arap Kadın Birliği resmi bir kuruluş. Ama Arap Birliği'nden bağımsız olarak çalışacağı söyleniyor.
Acaba, bu örgütü hangi kadınlar yönetecek?
Yanıtı tahmin edebilirsiniz... Örgütü, Ortadoğu'nun görünürdeki öncü kadınları ya kralların ya da devlet başkanlarının eşleri yönetecek. Bu örgütün kuruluş şeması first ladylere dayanıyor.
İki yıllık dönemler halinde başkanlık yapacak bu kadınlar soyadı sırasına göre başkanlıklarını elde edecekler. İlk sırada Ürdün Kralı Abdullah'ın eşi Kraliçe Raina var.
Örgütün Yürütme Konseyi 13 Arap ülkesinin first ladyleri, bir grup profesör ve Sivil Toplum Kuruluşlarının öne çıkmış kadınlarından meydana geliyor.
Sevilmeyen ev ödevi
Ancak kurumun yürütücü sekreteri Mısırlı Wadouda Badran, STK'ların ve kadın sorunuyla ilgilenen kadınların da desteğini alacaklarını söylüyor.
Grubun merkezi ise Arap Birliği'nin de merkezi olan Kahire.
Yapısı böylesine antidemokratik olan bir kadın kuruluşu demokrasi ve eşitlik getirmek için uğraşabilir mi? Önemli olan başlamak diyelim. Arap yönetimleri, dünyadan yönelen bu baskı nedeniyle, gülüp geçtikleri kadın sorununu sevilmeyen bir ev ödevi olarak ele alacağa benziyorlar.
Kadınlar için dini yasalar halen yürürlükte
Arap kadınları, dört kadınla evliliğin esas olduğu, boşanma hakkının tek taraflı olarak erkeğe verildiği ağır ayrımcılık içeren dini yasaların gölgesinde yaşıyorlar.
Genellikle ceza yasalarında kimi reformlara giden ve bu yasalarda kısmen laikliği kabullenen Arap ülkeleri, yıllardır Aile Yasalarına el sürmemişler.
Boşanma konusunda yapılmış birkaç ufak iyileştirme dışında şeriat kuralları geçerli. Mahkemelerde iki kadının şahitliği bir erkeğinkine eşit sayılıyor.
Kimi meslekler erkek işi kabul edildiği için pek çok alandan dışlanıyorlar.
Kadın temsilinde Türkiye'den öndeler!
Arap ülkelerinin kadınlarının çoğu görünmez durumda. Ancak Parlamentolarına baktığımızda temsil durumları Türkiye'den daha iyi.
Dünya parlamentolarında kadın temsil oranı ortalama yüzde 15. Arap ülkelerinde yüzde 6.4. Arap ülkeleri, bölgesel anlamda kadının en az temsil edildiği ülkeler. Ancak Türkiye'nin 4.4'lük temsiline bakınca yüzde 6.4 şaşırtıcı görünüyor.
Ne var ki, Arap ülkelerinde gerçek anlamda bir çok partili siyasi hayattan söz etmek mümkün değil. Kiminde siyasi parti yok, kiminde seçim yok.
Bu yüzden parlamentolarda görünen kadınlar biraz atama, biraz kontenjan yoluyla gelmişler. Önemli erkeklerin kızları, eşleri ya da dulları temsilden en çok yararlanan kadınlar olarak öne çıkıyorlar.
Ancak Türkiye'nin kadın temsilinde dünyanın en geri ülkeleri olarak ortaya çıkan Arap ülkelerinin bile gerisinde olması ibretlik bir durum.
Türkiyeli kadınların önündeki esas engel galiba "demokratik" siyasi partiler.
Temsil Yüzdeleri
Suriye: 12
Tunus: 11.5
Fas: 10.8
Ürdün: 5.5
Türkiye: 4.4
Mısır: 2.4
Lübnan 2.3
Bahreyn, Libya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt parlamentolarında ise hiç kadın bulunmuyor. (İÇ/BA)