Avrupa Konseyi, gençlere doğrudan söz hakkı vermeyi teşvik etmek ve gençlerin katılımıyla yeni ifade tarzları geliştirilmesine katkı sunmak amacıyla Fransa’nın Strasbourg kentinde Dünya Demokrasi Forumu düzenliyor.
Hong Konglu aktivist Yuk Hui, Do Something (Bir Şey Yap) İnisiyatifinin başkanı ve gençlere destek için çalışan Crisis Text Line’ın kurucularından Nancy Lublin, Rusya’daki Memorial İnsan Hakları Merkezi avukatlarından 2009 Sakharov Ödülü sahibi Kirill Koroteev, volunTEENnation.org sitesinin sahibi Simone Bernstein ve Bawsala sivil toplum örgütü Genel Sekreteri Ons Ben Abdelkarim da forumun katılımcıları arasındaydı.
Paris merkezli uluslararası basın özgülüğü örgütü Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) de, 80 ülkeden 1200 kadar insan hakları savunucusu, seçilmiş, siyasetçi ve medya temsilcisinin katıldığı Forumun yan etkinliği olarak, dün (6 Kasım) “Türkiye: Özgülük karşıtı sapma nereye kadar gider?” başlıklı bir oturum düzenledi. Oturumun kolaylaştıırıcılığını RSF Doğu Avrupa Masası temsilcisi Johann Bihr yaptı.
Librairie Kléber’de yapılan oturumun katılımcıları Millet gazetesi yazarı ve Halk TV’deki Yol Haritası programının yorumcusu Murat Aksoy ve RSF Türkiye temsilcisi ve bianet Medya Gözlem raportörü Erol Önderoğlu, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğüne dair gözlemlerini dinleyicilerle paylaştılar.
Aksoy: Hükümete karşı eleştirel mesafe kayboldu
2011 yılında AK Partinin çoğulculuktan çoğunlukçuğa dönüşmeye başladığı, tek kimlikli politikalara kaymaya başladığı süreçte eleştiriler yazılar yazmaya başladığını ifade eden gazeteci Aksoy, Gezi sürecinde gazeteyle ayrışmanın daha belirgin hale geldiğini anlattı.
Aksoy, özgürlükçü çizgisi gazeteden çıkarıldıktan sonra T24’te ve Today’s Zaman da yazmayı sürdürdüğünü söyledi. Özellikle Gezi’den itibaren gazetelerin editoryal olarak hükümetle tam uyum yaklaşımını benimsendiğini ifade etti; “Hükümet politikalarına yönelik eleştirel mesafe kayboldu” dedi.
Önderoğlu: İşsizlik, ilan baskısı yoksullaştırdı
Türkiye’de medyanın sayısal çokluğunun içerik çeşitliğine yansımadığını savunan Önderoğlu, hükümetin baskın bölgesel politikaları yanı sıra güçlü merkezi iktidar modeli içinde medya yönetimin yatırım olanaklarını kaybetmemek için eleştiriden feragat ettiğini ve bir zamanlar eleştirel olan ana akım medya organlarında oto-sansür başvurduğunu belirtti.
“Türkiye medyası, sadece iletişim özgürlüğünün yasal baskılarla ihlal edilmesi değil, deneyimli kadroların işten çıkarılması, oto-sansür, yatırım ve ilan baskısıyla önemli ölçüde yoksullaştırıldı. Bölgesel stratejileri sorgulayan uluslararası ve ulusal medya temsilcileri, sözlü saldırılarla yıpratıldı. Kobanê ve İŞİD faktörü, Kürt ve muhafazakar medyanın Güneydoğu’da hem karşı karşıya gelmesi hem de saldırılara maruz kalmasına neden oldu.”
Forum katılımcıları, forum sırasında fikir laboratuarları kapsamında tanıtılan 30 fikir içerisinde en umut veren inisiyatifi de seçecekler. RSF’nin gerçekleştirdiği diğer bir etkinlikte İnternet kullanıcıları veri güvenliği ve ağ üzerinde karşılaşılabilecek tehlikeler konusunda bilgilendirildi. (EÖ)