Kamusal Sanat Laboratuvarı (KSL), Açık Masa İnisiyatifi ve PACT (Katılımcı Sanat Topluluğu Türkiye) ortak bir çalışmayla İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) 2024’te düzenleyeceği 18. İstanbul Bienali’ndeki küratör kriziyle başlayan süreci eleştirdi.
Sinemacılardan İKSV’ye çağrı: Şeffaf olun
Kamusal Sanat Laboratuvarı, "Türkiye sanat tarihinin en derin krizi" olarak tanımladığı durumla ilgili olarak İKSV yönetimini eleştirmek amacıyla", “Bu bir ilan değildir” ana başlığında 2 adet ilan çalışmasını kamuoyu ile paylaştı.
İlan çalışmasını İKSV binasının önünde basın açıklamasıyla duyuran KLS şu açıklamayı paylaştı:
"Kamusal Sanat Laboratuvarı, Türkiye sanat tarihinin en derin krizine sebep olan İKSV yönetimini eleştirmek amacıyla 'Bu bir ilan değildir' ana başlığında 2 adet ilan çalışması üretmiştir: 1 “Liyakatsiz Küratör Aranıyor” 2 “Liyakatsiz Sanatçılar Aranıyor.”
"Günümüz Türkiye’si toplumsal bir çöküşe sürüklenmekte. Bu çöküşün başlıca sebebi, toplumu şekillendiren kurum ve kuruluşların yönetiminde yaşanan ‘liyakatsizlik’ sorunudur. Şeffaflık ilkesi ortadan kaldırılmış, hesap verilebilirlik prensibi yok edilmiştir. Mevcut siyasi anlayış, kültür ve sanat ortamının özgür hareket alanını, sunduğu yeni programlar ile gittikçe daraltarak yeniden dizayn etmeye çalışmaktadır. 1973 yılında kurulan ve diğer birçok kurumun ortaya çıkışına da önayak olan İKSV, Defne Ayas’ın küratörlüğünü iptal etmiş, bu konuda kamuoyuna net bir açıklama yapmaktan kaçınmış, şeffaflık ve liyakat ilkelerini hiçe saymıştır. Böylece son yıllarda mevcut siyasi anlayışın sanat politikasıyla da ne kadar eşgüdümlü hareket ettiğini bir defa daha göstermiştir.
"İKSV yönetimi 'Açık Açık Sivil Toplum Kuruluşları' üyesi olarak uyması gereken şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkeleri doğrultusunda hareket etmelidir. AB fonları dahil farklı fonlar yöneten bu kurumun uluslararası arenada şeffaflığının sorgulanmaması adına kamuya karşı hesap verebilirliğinin koşullarını sağlamasının önemini hatırlatmak isteriz. Ayrıca İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, kendisi ile 13 Kasım’da yapılan bir röportajda üsttenci ve tehditkâr bir dil kullanarak, yaptıkları hataları eleştiren, İKSV ile geçmiş dönemde ilişki kurmuş sanatçıları ve sanat emekçilerini zan altında bırakmıştır. Sonuç olarak, İKSV ivedilikle bu yanlışlardan dönmelidir. Kamuoyuna duyurdukları değişim sürecinin, sanatın “özgür” sesini yükseltecek politikalar geliştirmekle sağlanabileceğini İKSV’ye hatırlatmak istiyoruz."(AÖ)