Birleşmiş Milletler’in (BM) temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir çevreye erişimi evrensel insan hakkı ilan etmesini Türkiye’de çeşitli mücadele alanlarında kampanya yürüten aktivistler memnuniyetle karşıladı.
TIKLAYIN - BM, temiz ve sağlıklı çevreye erişimi evrensel insan hakkı ilan etti
Karbonsuz ve iklim krizine karşı daha dirençli bir Türkiye için mücadele eden aktivistler kararın oldukça geç alındığını savunsalar da bir öze dönüş hareketi olarak tanımladılar.
Kağıt üstünde alınmış olan bir karar olmaması için çalışacaklarını söylediler. change.org’da imza kampanyaları başlatan ekoloji ve çevre aktivistleri BM’den çıkan ve tarihi olarak nitelendirilen kararı şöyle değerlendirdiler:
"Devletin bir eylem planı oluşturması elzemdir"
Deniz Yazıcı - İklim aktivisti – Tuz Gölü Kuruyor Kampanyası
"BM’nin temiz ve sağlıklı bir çevreye erişimi bir insan hakkı olarak tanıması aslında bir başarı değil, bir öze dönüş hareketidir. Biz insanlar ne kadar kendimizi doğanın kanunlarından ayrıştırmak için yarattığımız bu sistemde, bilinçsizce, konforla çevrelemeye çalışsak da biz doğanın çocuklarıyız. Onun sağlığı bizim sağlığımız; çünkü biz oyuz, ondan ayrı değil bir bütünüz.
Bu yüzden Tuz Gölü’nü ve onu çevreleyen diğer göl ve sazlıkları kurtarmak bizim yaşam mücadelemizdir. Orada son iki yıldır her yaz ölen flamingolar ve son 30-40 yıldır gölün küçülmesiyle tehdit altına giren canlılar bizim de acımızdır. Devletimizin bu yüzden Tuz Gölü’nü, doğal yollarla ve doğanın kadim bilgisinden yararlanacak şekilde bir eylem planı oluşturması elzemdir.
BM’nin almış olduğu bu kararla beraber Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Vahit Kirişçi, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Murat Kurum, DSİ Genel Müdürü Sayın Prof. Dr. Lütfi Akca ve Konya Valisi Sayın Vahdettin Özkan’ın Tuz Gölü’nün kurtarılmasını harekete geçilmediği takdirde hizmetinde oldukları vatandaşlarımızın temel varlığını tehdit eden bir konu olarak ele almalarını arz ederim."
"Ormansızlaşmanın önüne geçecek politikalar istiyoruz"
Baran Örnek - İklim aktivisti – Orman yangınlarına karşı kampanya
"BM Genel Kurulu'nda Türkiye'nin de evet oyuyla insan hakkı olarak tanınan temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkımızı gençler olarak savunuyoruz. Türkiye bu hakkı tanımışken, Anayasamız sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkımızı güvenceye alırken yetkililerin bizleri iklim krizi ve etkilerine karşı yeterince koruyamaması bir insan hakkı ihlalidir.
Geçtiğimiz yıl Polonya hükümetine karşı açılan ve hükümetin vatandaşlarını bu krizden koruyamadığını ileri süren davanın kazanılması tüm dünyadan gençlerin gelecekleri hakkında endişeli ve bu endişelerinde haklı olduğunu kanıtlıyor. Durum böyleyken ve sıcak hava dalgaları bizleri beklerken ormanlarımız göz göre göre yangınlara feda ediliyor. Bu durumun krizi derinleştirdiği, felaketi körüklediği fark edilmiyor mu? En temel haklarımızı, insan haklarımızı savunuyor; karar alıcılardan ormansızlaşmanın önüne geçecek politikalar üretmelerini talep ediyoruz!"
"İklim krizinin aciliyeti"
Maya Özbayoğlu - İklim İçin Gençlik Ekibi - Türkiye’nin 2030'a kadar kömürden çıkması için kampanya
"İklim krizinin aciliyeti göz önüne alındığında ve şu ana kadar yol açtığı can kaybı, sağlık ve çevre sorunları dikkate alındığında, bu karar çok geç görünmektedir. İnsanlar varlığının başlangıcından beri yaşamları için doğaya bağımlılardı. Sağlıklı bir çevre bütün medeniyetlerimizin altyapısını oluşturmaktadır. Biyoçeşitliliği az ya da hiç olmayan bir dünyada, sera gazlarıyla kirlenmiş bir atmosferde insanların hayatlarına normal, sağlıklı bir şekilde devam etme şansları yoktur.
BM’in bu açıklamasının başka bir boş vaat olmaması için, bir an önce fosil yakıtları yakmayı bırakmalı; kömür ön planda olarak global sera gazı emisyon oranımızı azaltmalı ve sürdürülebilir, yeşil çözümleri uygulamalıyız. Türkiye de kendine düşen sorumluluğu uygulaması için öncelikle 2030’a kadar kömürden çıkmalı."
"Kağıt üzerinde kalmamalı"
Melisa Akkuş - İklim aktivisti - İklim acil durumu ilan edilmesi için kampanya
"Bir iklim aktivisti olarak bu kararın verilmesi bana güven verdi fakat haklarımızı gerçekten hakkımız olarak yaşamalıyız. Yani alınan kararlar aksiyona dönüşmeli, sadece kâğıt üzerine atılan bir imzayla kalmamalı.
Ben somut adımların atıldığını 2030’da, 2050'de değil şimdi görmek istiyorum. İklim krizi ile mücadele, 2050’lilere ertelenecek durumda kesinlikle değil.
İklim krizi bugünümüzü ve yarınımızı olumsuz bir şekilde etkiliyor. İklim aktivistleri olarak iklim krizi ile kriz kaynaklı eşitsizliklere ve adaletsizliklere karşı yıllardır mücadele ediyoruz ve aynısını karar alıcılardan da bekliyoruz.
Değişim için çok geç kalmadan hepimiz bugünden çalışmaya başlamalıyız. Bu yüzden, “İklim Acil Durumu İlan Edilsin” çağrımızı yinelemek istiyorum."
"Adım atmalı"
Pınar Vatansever - Bursa'ya Nefes Ol ekibininden - Bursa'da temiz hava eylem planı oluşturulması için kampanya
"Dünya olarak yaşadığımız bu büyük krizde bu kararın verilmiş olması yaptığımız eylemlerin ve çalışmaların harika sonuçlarından biri fakat tabii ki de yeterli değil. Belirlenen insan haklarının oylanıp kabul edilmesinin önemi kadar sürdürülmesinin ve tüm dünyada dayanışmayla var olması da bizim için çok önemli. Birleşmiş Milletler’in haklar konusundaki denetimliliğinin, adaletli bakışının gelişmesi ve artması da bizim gençler olarak beklentilerimizden biri.
BM’nin insan hakkı olarak belirlediği sağlıklı çevrenin etmenlerinden birisi de hava. Biliyoruz ki bizim yerelimizde de dünyanın birçok yerinde şu an hava kirliliği yaşanan büyük sorunlardan birisi. Oysaki bu kriz çözümleri olan bir kriz. Yıllardır karar vericiler bu alanda çalışma yapacaklarına söz vermelerine rağmen bu alanda yapılmış gerçekçi bir adım göremiyoruz. Türkiye’de bir yılda hava kirliliğinden ölen kişilerin sayısı trafik kazalarında hayatını kaybedenlerden yaklaşık 6 kat fazla.
Sebep olduğu hastalıklardan, sosyoekonomik belirsizliklerden anlıyoruz ki sağlıklı çevrenin içerisinde olan temiz hava da bir hak. Türkiye’nin oylamada verdiği ‘evet’ sadece sözde kalmamalı. Bu yüzden sağlıklı çevre için kampanyalarımızı duyup adım atmalı. Biz Bursalı gençler olarak da kendi yerelimizde bu hakkımızı savunmaya devam edeceğiz."
"Hemen harekete geçilmeli ve karar anlamlı kılınmalı"
Fuat Alp Yılmaz - Can Suyumuz ekibininden - Kuraklığın doğal afet sayılması için kampanya:
change.org/KuraklikDogalAfetSayilsin
"Bu haber bizlere artık dünyada yaşanan çevre sorunlarının daha da ciddiye alındığını gösteriyor. Özellikle BM gibi bir uluslararası organizasyonda bu kararın alınması kesinlikle bir dönüm noktası olacak. Bu kararın alınmasıyla da tabii ki devletlere yeni sorumluluklar düşmekte. Artık yetkili kişilerin çevre ile ilgili önemli kararlar alıp bu konuyu ciddiye aldıklarını görmek hem bizler hem de dünya için sevindirici bir gelişme.
Kuraklık özellikle önümüzdeki yıllarda Türkiye’de etkisini daha çok gösterecek. Kuraklık tarımı hem de suya erişimimizi etkileyecek. Kuraklık sonucu oluşacak çölleşmeyle beraber bereketli tarım topraklarımız elverişli olma özelliğini kaybedecek. Ülkemizin şu anda su stresi altında bir ülke olup ileride su fakiri bir ülke olacağını da hesaba katarsak kuraklığın sonuçları bizler için hiç iyi olmayacak. Kuraklığa karşı da artık önlemler almamız gereklidir.
Ülkemizde kuraklık şu anda doğal afet sayılmamaktadır. Bunun sonucunda kuraklığa karşı bir afet planlaması bulunmamaktadır. Kuraklığın doğal afet sayılmasıyla yapılacak afet planlamasıyla kuraklığa karşı mücadele edebileceğiz. Gelecekte ve bugün 'sürdürülebilir bir çevreye erişim hakkı' için, 'su hakkı' için hemen harekete geçmeli ve bu kararı anlamlı kılmalıyız."
"Geleceğe dair umudumu arttırdı"
Aydan Cemre Comba - Genç iklim aktivisti - Sıcak havayla mücadele birimleri kurulması için kampanya
"Oldukça geç alınmış bir karar olsa dahi bir iklim aktivisti olarak bu kararın alınmış olması, gerçekleştiriyor olduğum mücadelede bana motivasyon vererek geleceğe dair umudumu arttırdı. Bu kararın sadece kağıt üstünde alınmış olan bir karardan ziyade, gerçek değişimlere öncülük etmesi adına alınmış bir karar olduğuna inanmak istiyorum.
Her geçen gün etkisini artıran aşırı sıcak hava dalgaları gelecekte özellikle betonlaşmış şehirlerde birçok hastalığa ve ölüme yol açacak, gidişata bakıldığında ise kastettiğim gelecek pek de uzak sayılmaz. Bu durumun farkındayız ve bunun önüne geçip kontrol altına alınabilmesi için belediyelerden acilen sıcak hava dalgaları ile mücadele birimlerinin kurulmasını talep ediyoruz."
(HA)