İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ikinci iddianame kapsamında 56 sanığı darbecilik suçlamasıyla yargılamaya başladığı davada, geniş mekanı, bordo perdeleri, dijital mikrofon ve ekran sistemi övgü topladı ancak duruşma salonunda havalandırma sisteminin dışında klima bulunmaması bunalttı.
Bir ara mahkeme başkanı Köksal Şengün, bunalınca tepkisini hissettiren bir sanık avukatına, "Bakmayın şikayet etmediğimize, biz de bunalıyoruz ama ne yapalım" dedi.
Kimlik tespitleri yapılınca sanıklar arasında gazetecilerin çokluğu göz önüne çıktı. Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Merdan Yanardağ, Emcet Olcayto, Ufuk Büyükçelebi, Adnan Bulut ve Fatma Sibel Yüksek'in gazeteci ve yazar oldukları daha önce bilinirken, dünkü (20 Temmuz) duruşma sırasında, sanık Hüseyin Nazlıkul da, Alman Der Spiegel dergisi ve başka yayın organlarına yazılar yazarak serbest gazetecilik de yaptığını söyledi; Mahir Akkar da, "basın kökenliyim" dedi.
20 bin kazanan da var, 800 kazanan da...
Ayrıca, Durmuş Ali Özoğlu yayıncı olduğunu, Hatice Bahtiyar da Toplumsal Dönüşüm Yayınevi yetkilisi olduğunu ifade etti.
"Ergenekon örgütünü kurmak ve yönetmek" ile "hükümete karşı darbe" suçlamasından yargılanan Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, kimlik tespiti yapılırken mahkemeye gelirinin 7 bin TL olduğunu açıkladı.
ATO Başkanı Sinan Aygün aylık gelirinin 20 bin TL, Gürbüz Çapan 20 bin TL, Balbay 5 bin TL, Özkan, 4 bin TL, Halis Işıklar 800 TL olduğunu belirtti. Eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan ise, "Gelir yok, yan gelirim de yok" dedi.
Temiz, avukatını uyardı
Tutuksuz yargılanan sanık Levent Temiz, "tarafsızlık gösteremediği ve sanıkların özel yaşamlarının gazetelerde sergilenmesini engelleyemediği" gerekçesiyle mahkeme heyetinin çekilmesini isteyen avukatı Ahmet Ülger'i "ne yaptın abi?" dercesine uyardı.
Aygün şaşırdı
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Sinan Aygün ve Temiz'in tutuklanmasını istedi. Ancak mahkeme, reddi hakim talebinin görüşülmesinden sonra bu konuların karara bağlanmasına hükmetti. Aygün ise gazetecilere, "Savcının talebine şaşırdım. Üstelik hakkımdaki yurtdışına çıkış yasağı da kaldırılmıştı" dedi.
Tolon'un avukatı Köksal Bayraktar da "mahkemenin verdiği tutuklama kararlarının yüzde 40'ında imzası bulunan" üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun mahkemeden çekilmesini istedi. Aksi taktirde, "üzülerek de olsa" kendisini reddeceklerini söyledi.
"Esir alındım"
Bazı avukatlar da, bazı heyet üyelerinin müvekillerini sorgulayan veya tutuklayan yargıçlardan oluştuğunu, soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin bağımsız olmasının tarafsızlık ilkesi açısından önemli olduğunu kaydettiler; Bayraktar'ın talebini desteklediler.
"Ergenekon örgüt yöneticiliği" ve "hükümeti devirmeye çalışmak" iddiasıyla yargılanan Durmuş Ali Özoğlu, tutuklanmasına tepki göstererek, "Fethullahçı polisler tarafından esir alındım" dedi.
Nezaket de vardı, çıkışma da...
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Kadıköy Şubesi yetkilisi Birol Başaran, adresi sorulunca, "Silivri Cezaevi" diyerek yanıt verdi. Başkan Şengün'in "Cezaevi muvakkatendir (geçici)" sözlerine Başaran da "Öyle umuyoruz" karşılığını verdi.
"Yeni Parti Genel Başkanı ve gazeteciyim" diyen Özkan da önce "Silivri Cezaevi"ni adresi olarak verdi, sonra da "O değişecek zaten. Siz değiştireceksiniz. Yoksa bana kat çıkma izni vermelisiniz" dedi. Salonda dinleyicilerin alkışlamaya devam etmesi üzerine Şengün, son kez uyardığını söyledi.
Özkan'ın "10 aydır görmüyorlar beni. Bu kadarına müsamaha göstermelisiniz" sözleri Şengün'ü tatmin etmedi; salona jandarma davet edilince, alkışlar kesildi. (EÖ)