İstanbul Beyoğlu'ndaki Gümüşsuyu Mahallesi'nin muhtarı Çiğdem Nalbantoğlu'nu, kimlik kontrolü sırasında direndiği ve hakaret ettiği iddiasıyla yargılatan polisler, Nalbantoğlu beraat edince şimdi "darp" ve "hakaret"ten mahkemeye çıkacak.
11 Ağustos 2006 gecesi bir bar önünde kimlik kontrolü yapan polisin konuşma üslubunu eleştiren ve arama kararını göstermeden zorla çantasının aranmasına tepki veren Nalbantoğlu'nun elleri kelepçelenerek darp edildiği, Taksim İlkyardım Hastanesi'ne götürülürken de aşağılayıcı muameleyle karşılaştığı ifade edilmişti.
Doğan: Huzur ne poliste ne avukatta; hukuk devletinde!
Nalbantoğlu'nun avukatı Erdal Doğan, süreci değerlendirirken bianet'e, "Polis Haftası'nın bu kadar görkemli kutlanarak huzurumuzun polise bağlı olduğuna dair yazılan sloganları ve bu yönde verilen demeçleri, bir bakıma bu keyfilikleri ve suç işleme imtiyazlarını kapatma girişimi olarak görüyorum. Huzur ne polistedir, ne avukattadır. Gerçek hukuk devletindedir" dedi.
Nalbantoğlu'ua beraat, iki polise dava
Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı'nın 12 Mart 2008'de polis memurları Işıl Tufan ve Mahinur Akbulut ile ilgili verdiği takipsizlik kararının Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nce kaldırılması üzerine Beyoğlu Başsavcılığı iddianame düzenlemek zorunda kalmıştı.
Mayıs 2008'de de Beyoğlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi, iki yıl önce kimlik kontrolü yapan polislere direndiği ve hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan Gümüşsuyu Mahallesi'nin kadın muhtarı Çiğdem Nalbantoğlu hakkında beraat kararı vermişti.
Polisler 17 Haziran'a zorla getirilecek
Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı iki polis, Beyoğlu 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde dün (9 Nisan) ikinci duruşmasına devam edilen yargılamada "zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması" ve "hakaret" iddiasıyla sekiz yıla kadar hapis ve memuriyetten men cezasıyla karşı karşıya bulunuyor.
Mahkeme, duruşmaya katılmayan iki sanık polisin 17 Haziran'da görülecek duruşmaya zorla getirilmesine karar verdi.
Avukat Doğan, "Polisin vatandaşa karşı yapmış olduğu keyfi uygulamaları ve yetki aşımı konularında savcılarımız genellikle harekete geçmede direnç gösteriyorlar. Halbuki, şüphelilerin polis veya asker olması, onlara suç işleme imtiyazı ve dokunulmazlığı sağlamaz" açıklaması yaptı.
Davanın üç yıllık yoğun çabaları sonucu açılabildiğini vurgulayan Doğan, "Mağdur olan şahıs önce sanık oluyor, suç işleyense müşteki oluyordu. Biz de bu süreci yaşadık. Müvekkilim berat etti, müşteki olanlarsa şimdi sanık sandalyesindeler" şeklinde konuştu.
O dönem bianet'e bir İlçe Emniyet Müdürlüğü yetkilisi, Nalbantoğlu'nun "içkili" olduğunu, işlemlere karşı direndiği ve "Siz kim oluyorsunuz da beni arıyorsunuz. Ben muhtarım. İstesem sizi sürerim" dediğini ileri sürmüştü. (EÖ)