MLKP/K örgütüne yönelik 1997'de yürütülen bir operasyonda gözaltına alınan ve gözaltına işkence ve tecavüze uğradığını savunan "Atılım" gazetesi çalışanı Asiye Zeybek Güzel'in başvurusunda AİHM, dün (5 Aralık) açıkladığı bu kararında, işkenceyle ilgili kuşkuya yer olmayacak şekilde bir kararın verilemeyeceğini bildirdi ancak "eksik soruşturma"dan Türkiye'yi mahkum etti.
2000 yılında İstanbul Sultanahmet Parkı'nda basın açıklaması yapma girişimleri, polisin "biber gazı" müdahalesiyle kesilen İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi eski başkanı Avukat Oya Ataman, "toplantı özgürlüğünü ihlal ettiği" için Türkiye'yi tazminata mahkum ettirdi.
Cezaevi, Radikal'e gönderilen yazıyı imha etti
Aralık 2000-Mayıs 2001 döneminde cezaevinde bulunan Fazıl Ahmet Tamer (40), avukatına gönderdiği mektuplardaki bazı ifadelerin cezaevi yönetimince karalanarak iletildiği, Radikal gazetesinde yayımlanması isteğiyle gönderdiği "F Tipi Cezaevleri ve Hukuk" başlıklı makalesi ve ona eşlik eden bir mektup ise imha edildiğini savunuyordu.
Tamer, başvurusunda Sözleşmenin 8. maddesi dışında, "adil yargılanma hakkı"nı güvence altına alan 6. madde ve "mahkemelere etkin başvuru hakkı"nı tanımlayan 13. maddenin ihlal edildiğini ileri sürmüştü.
Başvuruyu karara bağlayan AİHM, yazışma üzerindeki denetimin çapını ve buna karşılık bu denetimin kötüye kullanılmasına yönelik olarak uygun güvencelerin bulunmayışını "haberleşmeye saygı bekleme hakkına bir müdahale ve demokratik bir toplumda da gereksiz" olduğuna karar verdi.
Sonuç olarak AİHM, oybirliğiyle, 8. maddenin ihlaline; 6 ve 13. maddelerine dair aykırılık iddialarının ayrıca ele alınmasına yer olmadığına ve Tamer'e mahkeme giderleri dahil toplam 3 bin 500 avro (6 bin 650 YTL) tazminat ödenmesine karar verdi.
Türkiye, "işkenceyi eksik soruşturduğu" için mahkum
MLKP/K örgütüne yönelik 1997'de yürütülen bir operasyonda gözaltına alınan ve gözaltına işkence ve tecavüze uğradığını savunan "Atılım" gazetesi çalışanı Asiye Zeybek Güzel'in başvurusunda AİHM, işkenceyle ilgili kuşkuya yer olmayacak şekilde bir kararın verilemeyeceğini bildirdi ancak "eksik soruşturma"dan Türkiye'yi mahkum etti.
22 Şubat 1997 tarihinde gözaltına alınan Güzel, 27 Şubat'ta ve gözaltı bitiminde 6 Mart 1997'de bir hekime gösterilmiş, yapılan muayene sonucunda Güzel'e şiddet görmediği ve işkence izine rastlanmadığına dair iki sağlık raporu verilmişti.
Ancak İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne çıkarıldığında Güzel, gözaltında tutulduğu süre içerisinde darp edildiği, hakarete uğradığı, ayakların asıldığı, sorguyu yöneten kişinin emriyle şiddet ve tecavüze uğradığını söylemişti.
Ayrıca, Temmuz ve Ağustos 1998'de Güzel'i bir dizi testte geçiren İstanbul Tıp Fakültesi Travma Merkezi'ndeki üç hekimden oluşan kurul, Güzel ile ilgili "travma sonrası stres bozukluğu" teşhisi koymuşlardı. Güzel ve onunla birlikte gözaltında tutulanlar, işkence gördüklerini savunarak Temmuz 1997'de görevli polis hakkında dava açmışlardı.
Güzel'in cezaevindeki doktorlara işkence gördüğünü bildirmediğini ve doktor muayenesini ancak 8 Ekim'de talep ettiğini açıklayan AİHM, doktor raporlarında bir travmadan söz edilse bile, çelişkiye yer vermeyecek şekilde kötü muamelenin yaşandığını, özellikle de tecavüzün gerçekleştiğini ortaya koyamadıklarını bildirdi.
Oybirliğiyle "işkence ve kötü muamele yasağı"nı düzenleyen Sözleşmenin 3. maddesinin ihlal edilmediğine karar veren AİHM, diğer yandan, işkence iddialarını ancak 14 ay sonra soruşturmaya başlayan, işkenceyle suçlanan polislerin ifadelerine de ilk olarak üç yıl sonra başvuran Türkiye'nin, "derin ve etkin soruşturma yürütmeyerek" 13. maddeyi ihlal ettiğini bildirdi. AİHM, Türkiye'nin Güzel'e 5 bini manevi tazminat olmak üzere toplam 8 bin avro (15 bin 200 YTL) tazminat ödemesine hükmetti.
"Cezaevleri protestosuna biber gazıyla müdahale haksız"
22 Nisan 2000 tarihinde İstanbul Sultanahmet Parkı'nda basın açıklaması yapma girişimleri, polisin "biber gazı" müdahalesiyle kesilen İHD'li Oya Ataman, Türkiye'yi "toplantı özgürlüğünü ihlal ettiği" için tazminata mahkum ettirdi.
Güvenlik kuvvetlerinin taşkınlık durumlarında topluluğu dağıtmak için başvurdukları "biber gazlı" müdahalelerin Avrupa Konseyi'ne bağlı ülkelerde kullanıldığını bildiren AİHM, bu gazın, 1993 yılına ait Kimyasal Silahların Üretimi, Depolanması, Kullanılması ve Yok Edilmesine Dair Sözleşme'de (CAC) sıralanan gazlar arasında yer almasa bile, kişilerin üzerinde solunum problemleri gibi olumsuz etkiler yaratabileceğini bildirdi.
Ataman'ın başvurusunda durumuyla ilgili hiçbir sağlık raporu sunmadığını ve serbest bırakıldıktan sonra doktor muayenesi de talep etmediğini belirten AİHM, bu nedenle, "kötü muamele" iddialarını destekleyecek kanıt bulunmadığını açıkladı.
Ancak AİHM, eylemin izinsiz yapıldığını kabul etmekle birlikte, F Tipi Cezaevlerinin protesto edilmesi gibi güncel bir olayla ilgili kamuoyunun dikkatini çekmek için yapılan ve 50 kadar kişinin katıldığı basın açıklamasına müdahaleyi haksız buldu.
AİHM, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda öngörülen kısıtlamanın, düzensiz bir eylem de söz konusu olsa, 39 kişiyle birlikte gözaltına alınan Ataman'ın "toplanma hakkına bir müdahale" olduğunu kaydetti; Ataman'a mahkeme gideri karşılığında bin avro (bin 900 YTL) ödenmesine hükmetti. (EÖ/TK)