* Resim: Gerd Altmann, Pixabay
İnsan Hakları Derneği (İHD) Dokümantasyon Birimi’nin verilerine göre, Çözüm Süreci’nin bitirildiği son beş yılda güvenlik güçleri ve siviller dahil 5 bin 365 kişi hayatını kaybetti, 7 bin 986 kişi yaralandı.
Bugün “Barış ve Çözüm Süreci Sonrası Silahlı Çatışmaların Başlamasının Beşinci Yılı Değerlendirmesi” başlıklı basın açıklaması yapan dernek, “Türkiye’nin yeni bir barış sürecinin inşasına ihtiyacı vardır” dedi.
İHD, çözüm sürecinin sona erip silahlı çatışmaların başladığı 24 Temmuz 2015’ten bu yana yaşananları şöyle sıraladı:
* 16 Ağustos 2015: Türkiye’de ilk defa uygulanmaya başlayan, 24 saati aşan uzun ve kesintisiz sokağa çıkma yasakları dönemi başladı. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerleşim yerlerinde silahlı çatışmaların en ağır biçimde yaşandığı ve çok sayıda sivilin yaşamını yitirdiği yeni bir kanlı süreç başladı.
* 10 Ekim 2015: KCK tarafından tek taraflı çatışmasızlık kararı alındığı açıklansa da aynı gün saat 10.04’te Ankara Tren Garı önünde Barış Mitingi yapmak amacıyla toplanan KESK-DİSK-TTB-TMMOB ile onları desteklemek için orada bulunan siyasi parti ve DTÖ üyesi barış yanlısı insanlara yönelik Türkiye tarihinin en büyük intihar saldırısı gerçekleştirildi.
* 1 Kasım 2015: Tekrarlanan genel seçimlerle AKP yeniden tek başına iktidar oldu.
* 14 Aralık 2015: Diyarbakır’ın Sur ve Şırnak’ın Cizre ilçelerinde aylarca sürecek kesintisiz sokağa çıkma yasakları ilan edildi, askeri birliklerin her türlü ağır silahla operasyon yapmasına imkan tanındı. Sokağa çıkma yasağı süren Cizre’de 20 Ocak 2016 ile 12 Şubat 2016 tarihleri arasında üç bina bodrumunda sayıları hâlâ tam olarak bilinmeyen 140 ila 170 olduğu tahmin edilen sivillere yönelik ağır yaşam hakkı ihlalleri gerçekleşti.
* Mayıs 2016: Anayasa’ya eklenen geçici madde ile milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırıldı.
* 15 Temmuz 2016: Askeri darbe girişimi gerçekleşti, darbe girişimi bastırıldı.
* 20 Temmuz 2016: Adeta bir karşı darbe yapılarak tüm Türkiye’de kesintisiz olarak 2 yıl sürecek OHAL ilan edildi. OHAL sürecinde yaşananlar sıkıyönetim dönemini aratmayacak düzeydeydi.
* 25 Ağustos 2016: Türkiye, Suriye’nin Cerablus kenti üzerinden Bab ve Azez’i kapsayacak şekilde askeri operasyon başlattı ve bölgeyi fiilen askeri kontrolü altına aldı.
* 25 Ekim 2016: Seçilmiş Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş-Başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı gözaltına alınarak seçilmişlere yönelik gözaltı ve tutuklama operasyonları başlatıldı.
* 4 Kasım 2016: dokunulmazlıkları kaldırılan HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte çok sayıda milletvekili gözaltına alınıp tutuklandı. Bu süreç halen devam ediyor.
* 16 Nisan 2017: Referandumla Türkiye tek kişi yönetimine dayalı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak tanımlanan otoriter bir anayasa düzeyine geriledi.
* 20 Ocak 2018: Türkiye, Suriye’nin Afrin bölgesine askeri operasyon başlattı, 18 Mart 2018 tarihinde bu bölgeyi askeri kontrolü altına aldı.
* 19 Temmuz 2018: OHAL sona erdi, ancak çıkarılan 7145 sayılı kanunla OHAL 3 yıllığına uzatılacak şekilde kanunlarda değişiklikler yapıldı. Türkiye halen uzatılmış OHAL rejimini yaşıyor.
* 19 Ağustos 2019: Seçilmiş belediye eş-başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyım atanması süreci yeniden başlatıldı.
* 9 Ekim 2019: Türkiye bu sefer Suriye’nin Kuzeydoğusuna askeri operasyon gerçekleştirdi, bu operasyonda daha önceki ÖSO olan paramiliter grupların ismini SMO olarak değiştirerek operasyona dahil etti.
* 16 Haziran 2020: Türkiye, Kuzey Irak’ta kapsamlı bir askeri operasyon başlattı, operasyon halen sürüyor.
Neler yapılmalı? |
İHD, devam eden silahlı çatışma ve savaş halinin sona ermesi ve yeniden bir barış sürecinin inşa edilmesinin zorunlu olduğunu ifade etti ve bunun için atılması gereken adımlar da şöyle sıraladı: “Siyasi iktidarın Kürt Sorunu’nun varlığını kabul ederek en az cumhuriyetle yaşıt bu sorunun çözümünün demokratik ve barışçıl yollarla olacağını kabul etmesi ve buna uygun bir siyasi irade oluşturması gerekir. “Çatışmasızlık ortamının sağlanması için herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli. “İmralı Hapishanesi’nde tecrit altında tutulan Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sona erdirilmesi ve yasal haklarının kullandırılarak avukatları, ailesi ve talep eden heyetlerle görüştürülmesi sağlanmalı. “Kürt Sorunu’nu TBMM nezdinde siyasi muhatabı HDP’dir. HDP’nin dışlanmasına dayalı siyasetin terk edilerek iktidarın HDP ile yapıcı bir diyaloğa girmesi sağlanmalı. “Hapishanelerde tutulan başta Kürt siyasetçiler olmak üzere seçilmişler ve diğer tüm siyasi mahpuslar tahliye edilmeli. “Siyasi iktidar seçilmiş belediye eş-başkanlarını görevden alıp yerlerine kayyım atama uygulamasına son vermeli.” |
(AS)