Mısır’da darbe yönetimine karşı çıkan halka yönelik devlet güçleri tarafından gerçekleştirilen saldırılara Türkiyeli insan hakları örgütleri İnsan Hakları Derneği (İHD) ve İnsan Hakları ve Mazlumlarla Dayanışma Derneği’nden (MAZLUMDER) kınama geldi.
İHD’den yapılan açıklamada darbenin insanlığa karşı suç olduğu dile getirilirken uluslararası yargı mekanizmaları harekete geçmeye çağrıldı.
MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal’ın kaleme aldığı metinde ise Mısır halkının darbeden bu yana barışçıl şekilde iradesine sahip çıktığını, Sisi başta olmak üzere darbeci şeflerin uluslararası mahkemelerde yargılanması gerektiğinin altı çizildi.
İHD: Haksız yönetime direnmek haktır
“14 Ağustos 2013’te Mısır güvenlik güçlerinin, başkent Kahire'de Rabiat'ül Adevi’ye Camii önünde ve Nahda Meydanı’nda toplanan ve oturma eylemi yapan göstericilere, ateş açarak müdahale ettiğini yüzlerce insanın yaşamını yitirdiğini, binlercesinin de yaralandığını öğrendik. Mısır’daki yaşam hakkını ihlal ve tehdit eden, barışçıl toplantı ve gösteri hakkını, ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran bu müdahale gerekçesi ne olursa olsun kabul edilemez ve meşrulaştırılamaz.
“Askerî darbeler, hiçbir zaman var olan sorunların çözümü için bir araç olamaz. Türkiye halklarının da iyi bildiği gibi askeri darbe yapılan bütün ülkelerde insan hak ve özgürlükleri ayaklar altına alınmış ve ağır insan hakları ihlalleri gerçekleşmiştir.
“İnsan Hakları Derneği olarak 3 Temmuz 2013 günü Mısır’da gerçekleştirilen askerî darbeyi yapmış olduğumuz basın açıklamasıyla kınamış ve Mısır’da demokrasi ve insan hakları ekseninde çözüm bulunması mümkün iken, emperyalist güçlerin onayıyla bu durumu fırsat bilip askeri darbe yapılmasını lanetlemiş ve askeri darbelerin demokrasi ve insan haklarının ölümü demek olduğunu ifade etmiştik.
“İnsan hakları savunucuları olarak Mısır halkının temel hak ve özgürlüklerinin yanı sıra siyasal karar alma süreçlerine/yönetime katılma haklarının ihlal edilmesini kınıyoruz.
“Demokrasi ve insan haklarından taviz verilemez. Mısır’daki katliam bir insanlık suçudur ve UCM dahil uluslararası yargı mekanizmaları harekete geçmeli ve bu katliamın soruşturulması sadece Mısır’daki yargı mekanizmalarına bırakılmamalıdır.
“Darbe ile iktidara gelenler derhal görevden çekilmeli ve görevi seçimle işbaşına gelen bir hükümete bırakmalıdır. Haksız yönetime karşı direnmek sadece Türkiye’de değil tüm dünyada bir haktır.
MAZLUMDER: Darbeciler uluslararası mahkemelerde yargılanmalı
“Mısır’ın seçilmiş tek cumhurbaşkanı olan Mursi’nin ABD, İsrail, Suud ortak yapımı darbe ile devrilmesinden bu yana Nahda ve Adeviye meydanlarında toplanan halk 1,5 aydır şiddetten özenle kaçınarak iradelerine sahip çıkıyor ama yine yüzlerce kişinin öldüğü binlerce kişinin yaralandığı bir vahşi saldırıya maruz kaldılar.
“Batılı ülkeler, 1991de Cezayir’de FIS’in seçimleri kazanmasından bu yana alışkanlık haline getirdikleri bir çifte standart olarak, her fırsatta kötüledikleri darbeleri, İslam dünyası söz konusu olunca utanmaz bir ikiyüzlülükle destekliyorlar.
“Mısır halkı protestolar boyunca şiddetten özenle kaçınarak bu senaryoyu boşa çıkaran bir akıl, irfan ve sabır göstermiştir. Mısır halkı, BM, AB ve İİT gibi uluslararası yapıların Mısır darbesinde mağdurdan yana açıktan taraf tutmayarak darbeci zalimleri desteklemeleri sonunda maruz bırakıldıkları yalnızlık çemberini sokaklarda kurdukları silahsız direniş siperleri ile parçalayacak ve herkese hukuk ve iradeye sahip çıkma dersi verecektir.
“Sivil silahsız kişilere karşı hedef gözetmeksizin silah kullanmak ve katliam yapmak gerek BM’nin kabul ettiği sözleşme ve anlaşmalara göre, gerekse TCK hükümlerine göre insanlığa karşı suç niteliğindedir.
“BM, üzerine düşmüş olan katliama rıza gölgesinden kurtulmak, problem çözebilme potansiyelini göstermek ve fuzuliye düşmemek için tıpkı Mloşeviç’i, Kraciç’i, Mladiç’i olduğu gibi Sisi ve darbeci şefleri de uluslararası mahkemede yargılamalıdır.” (EKN)