İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu'nun "Temmuz Ayı Cezaevlerindeki Hak İhlalleri Raporu"nda İç Anadolu Bölgesi'ndeki cezaevlerinde tutulan mahkumların sorunları ile cezaevi yönetimlerinin mahkumlara karşı tutumları yer alıyor.
İHD, ilgilileri birçok mahkumun çeşitli hastalıklarla karşı karşıya olması nedeniyle uyarıyor.
Rapor, "engellemeleri" örneklerle sunuyor.
Mektuplar engellenerek imha ediliyor
Örneğin, Sincan 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nde hükümlü Selahattin Ünay'ın, Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Ataol Behramoğlu ve Hikmet Çetinkaya ile Radikal gazetesinden Nuray Mert'e yazdığı mektuplarda, "içeriği itibariyle cezaevini karalayıcı ve ölüm orucunu destekler nitelikte ifadeler görüldüğünden," tüzüğün 147. maddesine göre mektupların imhasına karar verilmiş.
Temmuz ayında İHD'ye ulaşan bilgilerden derlenen raporda, cezaevi yönetimlerine yapılan şikayetlerin bir çoğunun geri çevrildiği de örnekleniyor.
Doktorun tanısı: Önemli bir şey yok
İHD, Sincan F Tipi Cezaevi'ndeki tutuklu ve hükümlülerin sağlık sorunlarına dikkat çekiyor.
"Hastalık geçiren pek çok mahkuma gerekli tedavi uygulanmıyor. Tedavi için cezaevi revirine başvuran mahkumlar, 'önemli bir şey yok' gerekçesiyle geri çevriliyor, yönetimler hastalara duyarsız yaklaşıyor. "
Amasya E Tipi
Rapor, avukat F. Belgün Baba'nın, cezaevi ziyareti sırasında müvekkillerinden ve ailelerden aldığı bilgilere dayanarak Amasya E Tipi Cezaevi'ndeki sorunları şöyle sıralıyor:
"Tecrit artacak" endişesi
* Cezaevinde 15 kadın mahpus var. Erkeklerin koğuşları bölünmüş. 9-14 kişilik koğuşlar yapılmış. Kadın koğuşu da ikiye bölünecek. Şu an yaşadıkları tecridin daha da artacağından endişeliler. Kadın mahpuslar hiçbir kurs ve sosyal faaliyete katılamıyor, diğer koğuşlardaki arkadaşlarıyla görüşmelerine izin verilmiyor.
* Yemek sorunları var. Sürekli kuru gıdalarla besleniyorlar. Meyve hiç yok, sebze ise çok az.
* Tutuklu ve hükümlülerin onayı olmadan, ailenin yatırdığı paradan elektrik parası kesiliyor.
* Ailelerle görüşmelerde Kürtçe konuşulmasına izin verilmiyor. Kürtçe konuşulduğunda görüşmeye idarece son veriliyor.
* Yazılı her tür çalışmaya (şiir, hatıra, araştırma vb.) el konuluyor ve imha ediliyor.
* Dışarıdan gelen mektuplar en erken 20 gün sonra veriliyor. Mahkumların normal posta gönderdikleri mektuplar ulaşmıyor. İadeli taahhütlü mektup göndermek zorunda kalıyorlar. Ancak bu da pahalı olduğundan, ailelerine sırayla mektup yazıyorlar.
* Mahkumların teyp ve kasetlerine el konmuş. Teyplerinin geri verilmesini talep ediyorlar.
* Evrensel ve İktisat dergisi aboneliği var ama ellerine ulaşmıyor. Gündem gazetesi alamıyorlar ve üç kitaptan fazla kitap bulundurmalarına izin verilmiyor.
Birsen Melek Hoşver yaşamını yitirdi
Ankara Numune Hastanesi'nde kalan tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumlarının da aktarıldığı raporda, ölüm orucunda zorla müdahaleye maruz kalanlar da yer alıyor.
Perşembe günü, ölüm orucunda yaşamını yitiren Birsen Melek Hoşver'in adı, denge problemi, şiddetli kas ağrıları ve yürümekte zorlanma gibi sorunlar yaşayan mahkumların arasında anılıyor.
Rapora göre; ölüm orucunu sürdüren ve Hoşver'le benzer rahatsızlıklar gösteren diğer mahkumların isimleri şöyle: Talat Şanlı, Serdar Karabulut, Feride Harman ve Tanju Mete... (HA/BB)