İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Sekreteri Osman İşçi’ye, Avusturya İnsan Hakları Derneği'nin 2017 İnsan Hakları Ödülü verildi. Üniversiteden ihraç edilen Barış için Akademisyenler’den İşçi, Viyana’da, 9 Aralık’ta düzenlenen törene yurtdışına çıkış yasağı bulunduğu için katılamadı.
İşçi, Viyana’ya gönderdiği, “OHAL Koşullarında İnsan Hakları Savunucuları” başlıklı yazıda, Türkiye’de insan hakları savunucularının yaşadığı hak ihlallerinden bahsetti.
Olağanüstü Hal’in kaldırılması gerektiğini altını çizen İşçi’nin yazısı özetle şöyle:
“Baskının artması, hak savunucularına da yansıyor”
“Mevzuat bakımından geniş ve muğlak terörizm tanımı ve bu mevzuatın beslediği uygulama pratiği insan hakları savunucularının günlük faaliyetleri nedeniyle baskı, tehdit ve ihlallere maruz kalmalarına yol açıyor.
“İnsan hakları savunucularının birey olarak karşılaştıkları ağır ihlallerin yanı sıra faaliyet yürüttükleri kurumlar da uygulanan güvenlik politikasından etkileniyor.
“Ülkemiz gibi ağır insan hakkı ihlallerinin yaşandığı bir ülkede insan hakları savunucularına yönelik baskıların olmaması çok mümkün değil. Esasen, ülkemizdeki genel ortamın baskı altına alınması ve bahse konu baskı türlerinin çeşitlenmesi ve düzeyinin artması arasında paralellik bulunuyor.”
“Hak savunucuları gözaltın alındı, tutuklandı, ihraç edildi”
“Ülkemizin yeniden yoğun şiddet sarmalına girdiği 24 Temmuz 2015’ten bu yana insan hakları savunucularının faaliyet alanları da daralıyor. Bu eğilimin özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından 20 Temmuz 2016’da ülke genelinde ilan edilen OHAL ile daha da arttığı gözlemleniyor.
“Bu süre zarfında düşünce ve ifade özgürlüğüne, toplantı ve gösteri hakkına yönelik hak ihlalleri sonucu insan hakları savunucularına yönelik çok sayıda idari ve adli soruşturma açıldı, bazı hak savunucuları gözaltına alınırken onlarcası da cezaevlerine konuldu, kamudaki görevlerinden ihraç edildi.”
“İtibarsızlaştırma ve kriminalize etme politikası”
“İtibarsızlaştırma ve kriminalize etme politikası da uygulanıyor. Bu baskıcı politikalar ve uygulamaların insan hakları savunucularına olumsuz yansıması sadece OHAL’de değil aynı zamanda silahlı çatışma ve şiddet ortamıyla da ilgili.
“Örneğin, kıymetli insan hakları savunucusu, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi 28 Kasım 2015’te -yani OHAL’den önce - silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi.
“İnsan hakları savunucularını kriminalize eden kişi, kurum ve kuruluşlar, hak savunucularının faaliyetlerini bireysel ve kolektif bir şekilde yürütebileceği noktasını akıllarından çıkarmamakta. Bu bağlamda, bir insan hakları örgütünde faaliyet yürütse de bireysel olarak kriminalize edilen kişilerin yanı sıra doğrudan insan hakları örgütleri de benzer uygulamalara maruz kalıyor. OHAL kapsamında çıkarlan KHK’larla kapatılan insan hakları örgütleri bu kapsamda değerlendirilebilir.
“Bu nedenle insan hakları savunucuları olarak diyoruz ki, OHAL değil insan hakları!”
Osman İşçi hakkında |
2006’den beri İnsan Hakları Derneği Genel Merkezinde görevli, şu anda İHD Genel Sekreteri. Aynı zamanda Avrupa Akdeniz İnsan Hakları Ağı (EuroMed Rights) Yönetim Kurulu üyesi. Hacettepe Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde Araştırma Görevlisiyken KESK yöneticileri ve üyelerine açılan KCK adı altındaki soruşturma kapsamında tutuklandı ve sekiz ay tutuklu kaldı. Dava halen devam ediyor. Doktora tez konusu, Kuzey İrlanda çatışması ile şiddetin şiiri nasıl etkilediği ve şiirde nasıl temsil edildiğiyle ilgiliydi. Ocak 2016’da birçok akademisyenle birlikte barış metninin imzaladı, Barış için Akademisyenlerden oldu. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde araştırma görevlisiyken, 30 Nisan 2017 tarihli, 689 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edildi ve kamu görevinden men edildi. Pasaportuna el konuldu, yurtdışına çıkış yasağı var. |
(AS)