Haberin İngilizcesi için tıklayın
İnsan Hakları Deneği (İHD), 17 Temmuz 1986’da 98 kişinin imzasıyla kuruldu. Derneğin kuruluş amacı “İnsan hak ve özgürlükleri konusunda çalışmalar yapmak” olarak ifade edildi.
Kurucular arasında mahpus yakınları, aydınlar, yazarlar, gazeteciler, yayıncılar, akademisyenler, avukatlar, hekimler, mimar ve mühendisler, öğretmenler vardı. Bugün, İHD’nin 33.kuruluş yıl dönümü.
İHD’den yapılan yazılı açıklamada, insan hakları mücadelesinde yaşamını yitirenler anıldı. Kürt Sorunu’nu demokratik ve barışçıl yollardan çözmenin zorunlu olduğunun hatırlatıldığı açıklama özetle şöyle:
* Türkiye’nin demokratikleşebilmesi için gerçek bir çatışma çözümü gerçekleştirmesi ve geçmişi ile yüzleşmesi gerekmektedir. Türkiye’nin, Kürt sorununu kabul edip çözecek yeni bir barış sürecine ihtiyacı bulunmaktadır.
* Bununla birlikte, başta Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı talepleri olmak üzere ötekileştirilen tüm toplum kesimlerinin insan hakları taleplerini kabul edecek yeni bir siyasi iradeye ihtiyaç vardır.
* Türkiye’nin gerçek bir çatışma çözümü ile birlikte yeni ve demokratik bir Anayasaya ihtiyacı bulunmaktadır. Yeni ve demokratik Anayasa yapılmadığı sürece darbeci generaller tarafından yapılmış 82 Anayasası üzerinde yapılacak değişikliklerin çözüm getirmesi mümkün değildir. Şu anda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Modeli diye isimlendirilen değişikliklerin bariz özelliği anti demokratik tek kişi yönetimi olmasından ibarettir.
'Her türlü ayrımcılığa mücadele sürecek'
* İfade özgürlüğü demokrasinin temelidir. Demokrasiye giden yolun açılabilmesi için ifade özgürlüğünün mutlaka sağlanması gerekir. Düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğü sağlanmadan demokrasiye giden yolun açılması olası gözükmemektedir.
* Başta toplumsal cinsiyet eşitliği alanında yaşanan ihlaller olmak üzere diğer ayrımcılık türlerinin yol açtığı ihlallerin ve her türlü ayrımcılığa yol açan politikaların, pratiklerin ortadan kaldırılmasının son derece önemli olduğunu vurgulamak isteriz. Her türlü ayrımcılığa yönelik mücadelemiz kesintisiz bir şekilde devam edecektir.
* Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi devlet içi çete yapılanmalarının tasfiye edilmemiş olmasıdır. Kontrgerilla gerçeğinden sonra Fethullah Gülen örgütünün devlet içindeki varlığının askeri darbe girişimine kadar kendisini göstermesi tehlikenin ne kadar büyük olduğunu ortaya koymuştur. Ancak tasfiye edilen yapıların yerine yeni yasa dışı yapılanmaların oluşmaması için demokratik yönetim şarttır. Bununla birlikte cezasızlık politikası ve kültürüne son verilerek, suç işleyen devlet görevlilerinin korunmasından vazgeçilmelidir.
'Cezasızlık politikasına son verilmeli'
* İşkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden pratiklerde bilhassa OHAL’in ilanından sonra ciddi bir artış olduğu hak ihlalleri raporlarımızla belgelenmektedir. Benzer şekilde, zorla kaybedilme vakaları da tekrar yaşanmaya başlamıştır. Cezasızlık politikası bu ihlallerin incelenmesinin önünde engel teşkil etmektedir. Cezasızlık politikasına son verilerek etkili, kapsamlı ve bağımsız idari ve adli soruşturmalar yürütülmelidir.
* Siyasi iktidar, darbe girişiminin bastırılmasına rağmen ilan ettiği OHAL’i 2 yıl uygulamış ardından 7145 sayılı yasa ile OHAL’i adeta 3 yıllığına uzatmıştır. OHAL’in etkilerinin silinmesi için başta OHAL İhraçları olmak üzere tüm haksız ve hukuksuz uygulamaların geri alınması ve mevzuatın gözden geçirilerek normalleşmeye geçilmelidir.
* İnsan hakları savunucuları üzerindeki yargı yolu ile baskı politikasına son verilmelidir. İnsan hakları savunucularının İHD çatısı altındaki 33 yıllık mücadelesi insan onuruna dayanan özgürlük, eşitlik, adalet ve barış talebi ile artarak devam edecek ve Türkiye’nin demokratik bir rejime kavuşması mücadelesi sürdürülecektir. (EMK)