Olayın üzerinden 27 yıl geçmesine karşın "gerçek faillere ulaşılamadığından, ulaşılmak istenmediğinden" bahseden açıklamada, "katiller yerine, katillerin yargılanmasını isteyen avukatların yargılandığına" dikkat çekildi.
İHD, "16 Mart 1978 katliamını unutmadığımızı tekrarlıyoruz" diyerek, "herkesi faili meçhul cinayetler karşısında sisteme tavır almaya" davet etti.
Açıklamada, 16 Mart olayının, 12 Eylül sürecinde nasıl yer aldığı anlatılıyor ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için geçmişiyle yüzleşmesi gerektiği söyleniyor:
"16 Mart 1978, İstanbul Üniversitesi'ne yönelik , 'gizli bir el'in yönlendirdiği saldırı sonucu 7 öğrencinin katledildiği gündür.(...)Bu 'gizli el' üniversite öğrencilerinin canlarına kast ettiği gibi, Türkiye demokratik muhalefetini de yok etmeyi amaçlamıştır. Bu olayların ardından aydınlara, muhaliflere, sendikalara yönelik saldırıların artması da bu katliamın da önceden tasarlandığını ortaya koymaktadır.
Sistem, gelişen toplumsal muhalefeti ve talepleri bastırmak için, kendi iç dinamiklerini kullanarak, bazılarını da yönlendirerek toplumda korku ve kaygı yaratmayı amaçlamıştır. Bu süreç 12 Eylül askeri darbesi ile sonuçlanmıştır.
Saldırı sonrasında açılan soruşturmadan bu yana 27 yıl geçmesine karşın, gerçek faillere ulaşılamamış, ulaşılmak istenmemiştir."
"16 Mart İstanbul Üniversitesi katliamı da benzeri binlercesi gibi 'faili meçhul' kalmıştır.Ancak unutulmamalıdır ki, her 'faili meçhul cinayet', her 'faili meçhul saldırı' insan hakları ve demokrasi mücadelesine bir darbe daha vurmaktadır.
Bizler insan hakları savunucuları olarak, Türkiye'nin artık geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu gerçekleşmedikçe Türkiye'de demokratikleşmeden, sivilleşmeden söz etmek mümkün olmayacaktır.
Failleri bulmak yerine, sürekli failleri koruyan mekanizmalar varlığını sürdürdükçe bu karanlık dağılmayacaktır." (TK)