İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Hüsnü Öndül, birkaç gündür gazetelerde yer alan ve Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun Türkiye ile ilgili raporunu yalanlayan yazılarla ilgili basın açıklamasında, Adalet Bakanlığı'nın yukarıdaki verilerine yer verdi.
Türkiye'nin Katılım Yönünde İlerlemesi Üzerine 2001 Düzenli Raporu'nun 21. sayfasında, "Kimi resmi kaynaklarca ifade özgürlüğü ile bağlantılı suçlardan dolayı yaklaşık 9 bin kişinin hapiste olduğu kabul edilmiştir" yazdığını hatırlatan Öndül, "ifade özgürlüğü ile bağlantılı suçlar" ifadesine dikkat çekti:
Terör suçu ya da siyasi suç
"Bu niteleme bizi Türkiye'de resmi makamların 'terör suçu' olarak nitelendirdiği, 'siyasi suç' kavramına ulaştırır. 'Siyasi suç" kavramının ise ifade özgürlüğü hakkı ile bağlantısı izahtan varestedir."
"Türkiye yargı pratiğinde hiçbir şiddet eylemine başvurmadığı halde, TCK 168. madde uyarınca 'silahlı çete mensubu olmak' suçundan ve sırf dilekçe verdiği ya da bir panelde konuşma yaptığı için TCK 169. maddeden cezalandırılanların sayısı azımsanamayacak boyutlardadır" diyen Öndül, bu kişilerin Adalet Bakanlığı verilerine "terör suçu" olarak yansıtıldığını hatırlattı:
"2002'nin ilk yedi ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve üniversitelere verdikleri dilekçe nedeniyle en az 572 kişi TCK 169. maddesi uyarınca tutuklandı. Bu veriler, Adalet Bakanlığı istatistiklerine "terör suçu" olarak yansıdı."
"AB organlarına ya da konu ile ilgili eleştirel yaklaşımlarda bulunanlara kızmak, gerçeklerin ve sorunların özünün üstünü örtmek için çeşitli yollara başvurmak yerine; demokratik standartları yükseltmek için çalışmak gerekmez mi?" diye soran Öndül, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
AB'nin açığı
* Birkaç gündür, AB'nin geçen yılki raporundaki "açığı" yakalandı ve "Cezaevlerinde 9 bin fikir suçlusu bulunduğunu iddia ediyorlar" diye yazılmaya, söylenmeye başlandı.
* Tartışmayı başlatan Sayın Taha Akyol, Milliyet'teki yazısında sayfa numarasını da verdi; ancak AB 2001 İlerleme Raporunda ne yazıldığını ve nasıl yazıldığını aktarmadı. Metinden alıntı yapmadan, yorumunu sundu okurlarına. Okurları ise çok çeşitliydi. Gazeteciler, bakanlar gibi.
* Oysa alıntıda da görüldüğü gibi, "ifade özgürlüğü ile bağlantılı suç" nitelemesinde bulunulmaktadır. "Resmi kaynaklar"a hem göndermede bulunulmakta, hem de bu bağlantının "kabul edildiği" ifade edilmektedir.
* İHD, 1999 yılında 166, 2000 yılında 418, 2001 yılında 3473, 2002 yılında da 2260 kişi hakkında düşüncelerini açıkladığı için dava açıldığını raporları ile açıklamıştır. Haklarında dava açılanların tümünün tutuklandığını kabul etseniz bile sayı 9 bini bulmaz. Ama bu sayılar bize, Türkiye'de düşünce özgürlüğü hakkının son derece sınırlandırıldığını ve düşüncelerini açıklayanların ceza tehdidi altında tutulduğunu gösterir.
* Son üç buçuk yılda, 6317 kişinin düşüncelerini açıklamak suretiyle suç işlediği iddiası ile yargılanması hafife alınacak bir olay mıdır? Ayrıca bu sayılar, haklarında dava açılanları ifade ediyor. Soruşturma sırasında gözaltına alınmak suretiyle özgürlüğü kısıtlanan insan sayısı bundan kat kat fazladır. (BB/NK)