Son olarak Ankara Barosu avukatlarından Oya Aydın'ın davasının da iç hukuk açısından örnek bir karar olduğunu söyleyen Ünal, "İlk kez bir mahkeme kararında, Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesine Dair Sözleşmesi'ne (CEDAW) atıfta bulunulmuştur" dedi.
Yeni yasa tasarısı yakında TBMM'nde
Ünal, Soyadında Ayrımcılığın Önlenmesi İnisiyatifi olarak Ankara'da Adalet Bakanlığı'nda ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) çalışmalarının önümüzdeki günlerde sonuç vereceğini söylüyor.
"Ankara'daki görüşmelerimiz sırasında Medeni Kanun'da soyadıyla ilgili değişiklik yapmak için çalışmakta olan Adalet Bakanlığı Komisyonu'yla görüşmüştük. Bu yasa tasarısı TBMM'ye önümüzdeki günlerde gelecek. Bazı önerilerimizin kabul edildiği bize iletildi. Çocuğun annenin soyadını taşımasıyla ilgili sıkıntımız sürüyor."
Tekeli'nin "Ünal" olma mücadelesi
Kocasının soyadı "Tekeli"yi kullanmamak için uzun bir hukuk mücadelesi veren Ayten Ünal tüm iç hukuk yollarının tıkandığı noktada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu.
AİHM, Türkiye hükümetinin "uygulama aile birliğini koruma amacı güden bir geleneğin yansımasıdır" savunmasını kabul etmedi.
Mahkeme, Ünal'ın 10 yıl süren mücadelesini haklı bularak ""Sadece kızlık soyadının kullanılmasına izin verilmemesi ayrımcılıktır" dedi ve Türkiye'yi, Ayten Ünal'a mahkeme masrafları karşılığı bin 750 avro ödemeye mahkum etti.
İzmir nüfus müdürlüğü görüş istedi
Ünal, AİHM'nin bu kararı üzerine, İzmir Nüfus Müdürlüğü'ne kızlık soyadı "Ünal"ı kullanmak için başvuruda bulundu. Elinde AİHM kararıyla müdürlüğe yaptığı başvuru, bu kez bürokratik yazışmalara dönüştü.
Müdürlük "Ünal'ın AİHM kararına göre, evlenmeden önceki soyadını kullanıp kullanamayacağının bildirilmesi"ni, İçişleri Bakanlığı, Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği yazıyla istedi.
İçişleri Bakanlığı'nın yanıtı
Yazışma bununla da kalmadı. Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığının ilgili birimleriyle sürdürülen yazışmalar sonunda, Ayten Tekeli, kızlık soyadı "Ünal"ı kullanma hakkını, AİHM bağlantılı, Türkiye'nin imzaladığı kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesine Dair Sözleşme (CEDAW) gereğince kazandı.
İçişleri Bakanlığı'nın, İzmir Nüfus Müdürlüğü'ne verdiği yanıt da bu yönde oldu.
"Medeni kanun değişmese de, uluslararası sözleşme ve yasalar Anayasa'nın 90. maddesi gereğinde iç hukukun önündedir."
Bakanlığın, müdürlüğe yanıtı şöyleydi:
"....yeni kanunların kabul edildiği ve Anayasa'nın bazı hükümlerinin değiştirildiğine işaretle Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesine Dair Kanun'la (CEDAW) onaylanan yeni sözleşmenin göz önünde bulundurulmasıyla, AİHM'nin Tekeli-Türkiye davası ile benzeri davalarda vermiş olduğu kararları dikkate alan mahkemelerin 4721 sayılı Medeni Kanunun 187. maddesinde herhangi bir değişiklik yapılmasa bile anılan sözleşme hükümlerini doğrudan uygulanmasının olası görüldüğü ifade edilmektedir." (AD/TK)