Tahliyesi, ancak üç yıl sonra gündeme gelecek olan gazeteci Horuz, cezaevinden gönderdiği mesajında, nakli, "Operasyon gerçekleştirildi. 30 Temmuz şafak vakti hücrelerimiz basıldı ve çoğumuz yataktan karga-tulumba çıkartılarak kaçırıldık. Haber verme gereği bile duyulmadı" sözleriyle anlattı.
Horuz : Ani baskınla Bolu'ya gönderildik
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu'na (TGDP) göre, mektubunda tutukluluk koşullarıyla ilgili şikayetlerini aktaran Horuz, Ceza İnfaz Kanunu'nun (CİK) çıkmasından sonra saldırıların yoğunlaştığını savunarak, nakli şöyle eleştirdi :
"Her gün iki kez sayım yapılan, havalandırma kapısını istediği zaman açıp-kapatan, arama yapan, neredeyse 'nefesi aşırı aldın' diyerek disiplin cezaları verip uygulayabilen devlet, kendini hakim hissedememiş olacak ki, 30 Temmuz sabahı ani baskınla yataklardan don-atlet derdest edip 30 kişiyi sürgüne yolladı..."
Devletin güvenlikten mahkumların güvenliğini kastetmediğini ifade eden Horuz, F Tipi Cezaevlerine nakilleri eleştirdi :
"Güvenlik, devletin istediği şeyi istediği kişiye, istediği zamanda yapabilme özgürlüğünden başka bir şey değildi. Koğuşlar kalabalıktı bunları yapamıyordu, tek ve üç kişilik hücrelerde bunu rahatlıkla yapabilirdi, mantık böyle çalıştırıldı. Kamuoyu yalanlarla aldatıldı."
Cezaevinde yayın yasağına da değinen Horuz, cezaevlerinde oluşturulan Eğitim Kurulları'nın, mahkemelerin üstünde yetkilerle donatıldığını iddia ederek, "Mahkemelerce yasaklanmamış olsa bile yayınları yasaklayabiliyor. CİK'in 62/1-3 maddesi mahkemelerce toplatılmamış yayınların sadece "müstehcen" olan ve "kurum güvenliğini tehlikeye düşüren" yayınları engelleme yetkisi verirken, Kurul "tutuklu ailelerinin mücadelesini meşru gösteriyor" gerekçesiyle yayınları yasaklayabiliyor" dedi.
"İtirafçı" sözleri hapse gönderdi
İstanbul Çemberlitaş semtinde 17 Haziran 2001'de gözaltına alınan Horuz, Tokat'a götürülerek aleyhinde ifadeler bulunduğu iddiasıyla tutuklanmıştı. Önce Sincan F Tipi Cezaevi'ne ardından da Tekirdağ F Tipi Cezaevi'ne nakledilen Horuz'un Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) yaptığı başvuru ise kabul edildi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün "hapisteki tek gazeteci" olarak nitelendirdiği; Basın Konseyi'nin de "yargılanmasında fayda" gördüğü Horuz, Haziran 2002'de, Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce (DGM), 15 yıl hapse mahkum edilmişti.
Gazeteci, ceza almasına gerekçe gösterilen "itirafçı" Erol Çetin'in ifadelerinin düzmece olduğunu savunarak, "politik kimliği ve düşünceleri nedeniyle kendisine bir komplo kurulduğu"nu söylemişti. (EÖ)