Hükümet adına toplu görüşmeleri yürüten Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, memurlara önerilen maaş artışının son teklif olduğunu belirterek, "Kimse iş bırakırız diye devleti tehdit etmesin" dedi.
Memurların grev ve toplu sözleşme hakkına kavuşmasının en büyük savunucularından biri olduğunu söyleyen Şahin, bunun önündeki en büyük engelin sendika ve konfederasyonlar olduğunu iddia etti.
"Toplu sözleşme grev hakkının önündeki en büyük engel, maalesef şu andaki sendika ve konfederasyon yönetimlerinin anlayışıdır. Onlar bu anlayışla devam ettikleri sürece bu amaçlarına ulaşmayı zorlaştırırlar. Bu tavırlar, uzlaşmaz tutumlar, adeta hükümetin şahsında devleti tehdit eden davranışlar, şöyle bir izlenime yol açıyor: Bize grevli, toplu sözleşmeli sendikal hak verirseniz, devleti kilitleriz, çalıştırmayız... Bu anlama gelen söz ve davranışlar, Türkiye'nin yakın bir gelecekte arzu ettiği grevli, toplu sözleşmeli sendikal hakka kavuşmayı zorlaştırır."
Tombul bianet 'e Bakan Şahin'in tutumunun antidemokratik olduğunu ve hükümetin kamu çalışanlarının taleplerini görmezden gelmek için gündem değiştirmeye çalıştığını söyledi.
"Bakan Şahin, 'devlet sendikacılığı' yaparsanız haklarınızı veririz diyor. KESK bunu, geçmişte olmadığı gibi, bugün de kabul etmeyecektir. Haklarımızı şimdiye kadar kimse vermedi biz mücadele ederek kazandık ve mücadelemiz sürecektir."
Hükümetle memur sendikaları arasında 15 Ağustos'ta başlayan, yaklaşık 2.5 milyon kamu emekçisini ilgilendiren toplu görüşmeler üçüncü turda tıkandı.
Hükümet bir önceki turdaki yüzde 5 önerisini yüzde 3'e çekti. Hükümet, ek ödeme almayan 1 milyon 377 bin memura birinci ve ikinci altı aylık dönemler için 40'ar milyon lira ek ödeme ile yüzde 1.5'er zam; ek ödeme alan yaklaşık 450 bin memura ise aynı dönemler için yüzde 1.5 oranında zam önerdi.
KESK, hükümetin önerisinin kabul edilemez olduğunu belirterek eylem kararı aldı. Memur-Sen, Kamu-Sen ise öneriyi olumlu bulduklarını yetkili kurullarında değerlendireceklerini açıkladılar.
Tombul: Sorun kaynak değil
KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, hükümetin öne sürdüğü gibi kamu emekçilerinin sorunlarının çözümü için kaynak diye bir sorunun olmadığını belirtti.
"Temel problem siyasi iradenin tercihidir. Kayıtdışı ekonomiye göz yumulduğu, faiz gelirlerinin önemli oranlarda vergilendirilmediği, kaynakların iç borca akıtıldığı, vergi aflarının, vergi adaletsizliğinin yaşandığı bir süreçte kaynak yok diye geliyorlar. Siyasi irade artık tercihini rantiyeden yana değil, emekçilerden ve halktan yana kullanmalıdır. Yoksa yüzdelik sefalet artışları ile kamu emekçisinin sorunlarının çözülmesi mümkün değildir."
İsteklerinin sadece mali haklarla sınırlı olmadığını hatırlatan Tombul, kamudaki tüm iş kollarının ortak endişesinin, iş güvencesinin kaldırılması ve sözleşmeli personel uygulaması olduğuna dikkat çekti.
Tombul, hükümetin geçen yıl kabul ettiği 50 maddeden 19'unu kısmen de olsa gerçekleştirdiği 33 maddeyle ilgili ise Anayasa değişikliğini gerekçe göstererek ve Kamu personel yasa tasarısına havale ederek hiçbir adım atmadığını söyledi.
"Kamu personel yasa tasarısı, kamu emekçilerini iş güvencesini kaldırıyor, performansa dayalı ücretlendirmeyi ve esnek istihdamı getiriyor. Bu üç temel konuda bir değişiklik olmazsa sonuna kadar demokratik direniş hakkımız kullanacağız."
Hükümetin iddiaları - KESK'in tespitleri
KESK görüşmelerle ilgili tespitlerini "hükümetin bazı iddiaları ve gerçekler" başlığıyla şöyle sıralıyor:
* "Toplusözleşme ve grev hakkı için anayasa değişikliğine ihtiyaç var"
Anayasa'nın 90. Maddesi değişikliğine göre ILO'nun 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri iç hukukta üstündür. Anayasa değişikliğine gerek yoktur, toplusözleşme ve grev hakkı uygulanmak zorundadır.
* "Kamu emekçilerini enflasyona ezdirmedik"
Ülkemizde ortalama hane halkı harcaması 889 YTL iken; kamu emekçilerinin ortalama ücretleri 700 YTL'de kaldı. Kamu emekçileri halkın yüzde 60'ından daha yoksul! Kamu emekçilerinin ücretleri son 4 yıldaki iç borç faiz oranları kadar artsaydı, ortalama ücret 1 milyar 300 milyon TL olacaktı.
* "Ekonomi iyiye gidiyor, enflasyon düştü, büyüme yüzde 10'u buldu"
Halkın ve emekçilerin gelirlerine yansıyan reel bir büyüme yaşanmadı. Türkiye ekonomisi son 25 yılda 3 kat büyüdü; bu büyüme ücretlere yansımış olsaydı, ortalama ücretler 700 YTL yerine 2 bin YTL olacaktı. Ücret dağılımındaki eşitsizlik de katlanarak büyüdü. Eğer ekonomi iyiye gidiyorsa, kamu emekçilerinin ücretleri insanca yaşanacak bir düzeye yükseltilmelidir.
* "2004 yılında mutabakata varılan hususların büyük bir bölümünü hayata geçirdik"
Mutabakata varılan konuların önemli bir bölümü hayata geçmediği gibi, anlaşma sağlanan konular, Başbakanlık Genelgesi'nde değiştirildi. Üstelik hükümet bazı konuları, Kamu Personel Rejimi Yasası kapsamında ele alacağını açıkça söyledi.
"Ekonomik programı biz yapıyoruz, IMF değil"
IMF ekonomiye yön vermeye ve hükümet bunu uygulamaya devam ediyor. Yapılan anlaşmalar, borçları ödemeyi, kamu harcamalarını kısmayı öngörüyor ve yapısal önlemler, koşullar öne sürüyor. IMF, asgari ücretin bile yüksek olduğunu iddia ederken; kamu emekçilerine yapılacak ücret zamlarına karışıyor, emeklilik yaşının yükseltilmesini ve emekli aylıklarının düşürülmesini istiyor.
"Kamu Personel Rejimi Yasa Taslağı'na ilişkin önerilerinizi alacağız"
İş güvencemizi elimizden alan, ücretleri, yükselmeleri ve iş güvencesini "performans" adı altında keyfi kurallara mahkum eden bir yasal düzenlemeyi asla kabul etmeyiz, tartışmayız. Kamu Personel Rejimi'yle kazanılmış haklarımızı elimizden almayı amaçlamayan, sendikal ve demokratik haklarımızı yok saymayan demokratik bir değişimi tartışmaya hazırız.
KESK'in talepleri
Kamu emekçilerinin talepleri ise şöyle:
* Hükümet, Anayasa'nın ve ILO sözleşmelerinin gereğini yerine getirerek, toplusözleşme ve grev hakkımızı uygulamalıdır.
* Hükümet, imzasına sahip çıkmalı; 2004 yılında anlaşma sağladığımız konuları yaşama geçirmelidir.
* Başta eğitim ve sağlık hizmetleri olmak üzere kamu hizmetlerinin paralı hale getirilmesi girişimlerinden vazgeçilmelidir. Özelleştirmeler durdurulmalı; özelleştirilen işyerlerindeki emekçilerin mağduriyetine son verilmelidir.
* Emeklilik yaşını yükseltme, emeklilik aylıklarını düşürme, primlerin süresini ve miktarını artırma girişimlerinden vazgeçilmelidir. Emeklilerin sorunları giderilmelidir.
* İş güvencemizi elimizden almak isteyen, çalışma koşullarını belirsiz hale getiren Kamu Personel Rejimi Yasa Taslağı çalışmalarına son verilmelidir. İş güvencesiz ve sözleşmeli istihdam biçiminden vazgeçilmeli; bu kapsamda çalışanlar "kadroya" alınmalıdır.
* Sürgünler durdurulmalı; yükselmeler ve atamalar objektif kriterlere bağlanmalıdır.
* Ayrımcılık önlenmeli ve istihdamda kadın-erkek eşitliği sağlanmalıdır.
* Yönetime katılma hakkı, sendikal haklar, disiplin kurulları, iş güvenliği ve meslek hastalığı, izinler, lojmanlardan ve sosyal tesislerden yararlanma, fiziksel engellilerin sorunları, çalışma saatleri, kreşler, hizmet içi eğitimler gibi kamu emekçilerini ilgilendiren çok sayıda konuda somut taleplerimiz vardır.
* Ücretler insanca yaşanacak bir düzeye yükseltilmeli; ücretler arasındaki adaletsizlik giderilmeli ve sosyal haklar günün koşullarına göre belirlenmelidir. (KÖ)