Bugün başlayan Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası nedeniyle İHD, Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Yakay-Der) ve İCAD öğle saatlerinde Galatasaray'da basın açıklaması yaptı.
Açıklamaya katılan kayıp yakınları "gözaltında kaybedilen yakınlarının bulunmasını ve sorumlu kişilerin yargılanmasını; Özel Harp Dairesi ve JİTEM'in varlığının kabul edilerek tartışılmaya başlanmasını" istedi.
Keskin, 31 Mayıs'a kadar sürecek hafta boyunca hükümeti "bu gizli teşkilatlar hakkında halkı bilgilendirmeye ve kayıpların akıbeti hakkında açıklama yapmaya" çağırdı.
100'den fazla kişinin katılımıyla yapılan açıklamada kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Keskin "Türkiye Cumhuriyeti devleti 'gözaltında kaybetme' olayları nedeni ile AİHM'de defalarca mahkum edildi. Ancak bu topraklarda halen 'toplu mezarlar' ortaya çıkıyor ve bu toplu mezarların gerekçesini sorgulayan kesimler hala ordu komutanları tarafından tehdit edilebiliyor" dedi.
"Geçmişle yüzleşmek gerekli"
İHD Genel Merkezi de "demokratikleşme için geçmişle yüzleşmenin gerekli olduğunu" vurguladı:
"Türkiye'de halen 850'ye yakın insan kayıp ve akıbetleri bilinmiyor. Türkiye'de 1980 sonrası dönemde siyasal muhaliflere karşı sistemli olarak uygulanan zorla kaybetme vakaları 1990 yılından itibaren hızla tırmanmaya, hukukun ve insan haklarının askıya alındığı doğu ve güneydoğu Anadolu bölgesinde yoğunlaşmaya başladı. İHD kayıtlarına Muş Varto'da 20 Kasım 2002 tarihinde Sıdık Kaya son kayıp olarak not edildi".
Birleşmiş Milletlerin 1992'de yaptığı kayıp tanımı şöyle:
"...hangi görev ya da düzeyde olursa olsun, devlet görevlilerinin devlet adına ya da devletin dolaysız ya da dolaylı desteği ile izin vermesiyle ya da rızasıyla hareket eden örgütlü grupların ya da kişilerin insanları gözaltına alması, tutuklaması, iradeleri dışında kaçırması ya da diğer herhangi bir biçimde özgürlüklerinden yoksun bırakması ve daha sonra bu kişilerin akıbetini ya da bulundukları yeri açıklamayı veya özgürlüklerinden yoksun bırakıldıklarını kabul etmeyi reddetmesi ve böylece onları yasanın koruma alanından çıkarması...".(EÜ)