Bilgen, "Hükümet yasal bazı iyileştirmelere imza atmasına rağmen işkence davalarında idari soruşturma mekanizmasını işletmekten imtina ediyor; işkence sanığı durumundaki kamu görevlileri duruşmalara getirilemiyor" dedi.
Bilgen, hükümet tarafından geri çekilen TCK Tasarısının, nispi iyileştirmeler içerse de "yakın ve açık tehlike" gibi çok ciddi problemleri de barındırdığını; Tasarının geri çekilmesinin ise "hayret uyandırdığını" ifade etti.
Sorun ciddi boyutlarda
Bir basın açıklaması yapan Bilgen, Türkiye 'de işkencenin sistematik olup olmadığı ile ilgili tartışmada takınılan tavır bile problemin ne derece ciddi boyutlarda olduğunu göstermeye yetmektedir" dedi.
Bilgen "sistematik işkence" tartışmasında hükümetin sanki sistematik olmayan işkenceyi olağan ve kabul edilebilir bir durummuş gibi savunma yaptığını belirterek, bu durumun da konuya yaklaşımdaki çarpıklığı ortaya koyduğunu kaydetti.
Bilgen, hükümete yönelik eleştirisini şöyle sürdürdü:
* İnsan hakları örgütlerinin düzenli olarak yayınladıkları raporlar ve bizzat yetkili birimlere sundukları dosyaları yeterince ciddiyetle ele almayanların, bu raporlarda dile getirdikleri tespit ve önerilerine tepki göstermeleri dikkate değer bir durumdur.
* Bu tartışmaların zamanlanması, sebebi bile hükümetin insan hakları örgütleri ile ilişkilerinde yeterince sağlıklı bir zemin oluşturamadığını göstermektedir.
Basit düzenlemeler dahi yapılmadı
"İnsan Hakları savunucularının Avrupa Birliğine karşı, ya da taraftar olmak gibi bir zorunlulukları yoktur. İnsan hakları savunucularının olmazsa olmazları haklar ve özgürlüklerdir" açıklaması yapan Ayhan Bilgen, "sistematik işkence" tartışmalarının "hükümetin işkenceye karşı tutumunun etkin, kararlı ve belirleyici olup olmadığı" noktasında odaklandığını ifade etti.
Hükümeti "yargının bağımsızlığı" ya da "bürokrasinin direnç gösterdiği" iddialarının arkasına saklanmakla suçlayan Ayhan Bilgen "İşkence konusunda gerçekleştirilebilecek basit düzenlemelerin bile hala söz konusu edilememesi hükümetin kararsızlığını gösteriyor" dedi.
TCK eleştirildi
Bilgen açıklamasında geriye çekilen TCK tasarısını ve Türkiye'deki tartışılmayan "tabu"ları da eleştirdi:
* İşkence bir sonuçtur. Bu sonucu doğuran tehdit tanımlamaları, düşman algılamaları, terörle mücadele vs. gibi sebepler ise hala tartışma konusu bile yapılmamaktadır.
* Bu açıdan hükümet tarafından geri çekilen TCK tasarısı nispi iyileştirmeler içerse de "yakın ve açık tehlike" gibi çok ciddi problemleri de -örgütün amaçlarını propaganda etmek, temel milli yarar gibi- bünyesinde barındırmaktadır.
* Ceza kanununun, ceza mahkemeleri usulü ve ceza infaz sistemi ile bir bütün olduğunu birçok çevre ile birlikte uzun süredir ifade ediyor olmamıza rağmen 344 maddesi onaylandıktan sonra bu gerekçe ile tasarının geri çekilmesi hayret vericidir. Bunu zina tartışmalarının gölgede bıraktığı gerçeklerle yüzleşme olarak yorumlamak mümkün gözükmemektedir.
Ayhan Bilgen açıklamasının sonunda, "AB ya da zina" tartışmalarından çok daha önemli insan hakları sorunlarının çözülmesini Türkiye'nin "olmazsa olmazı" kabul eden bir siyasi iradenin neden ortaya konulamadığını" sorarak "Ayıplı uygulamalar ve mevzuatın devam etmesinin sorumluluğunu hiçbir mazeret meşrulaştıramaz" dedi. (YS/EÜ)