Ergenekon soruşturmasında Türkan Saylan'ın evi aranıp, ÇYDD'nin bilgilerine el konulunca eleştirilen hak ihlalleri, aynı gün DTP'ye yönelik operasyonda olunca gündeme getirilmedi. Ankara Barosu, İnsan Hakları Merkezinden avukat Hakan Akarken, usul hukukunun suçlanan insanların haklarının korunması açısından vazgeçilemez olduğunu söyledi.
"Geçmişte, Hürriyet ya da Cumhuriyet, muhaliflerin -bırakın evinin aranmasını- kapılarının kırılarak evlerine baskın yapılmasını, hatta yargısız infazları gündeme getirseydi, şimdi sıra onlara gelmezdi."
Saylan, pazartesi günü derneğin belgelerine kendilerine kopyası verilmeden el konulduğunu söyledi. Yasada belirtilmesine rağmen, örneğin Saylan'ın evinin aranmasına gerekçe olan arama kararında suçlamalar somut değil. Danıştay cinayetinden Ümraniye bombalarına bir dizi olay anılıyor ama Saylan'ın bunlarla ilişkisi somut olarak belirtilmiyor.
Savcı, polis, dinleme, el koyma...
Akarken soruşturmalarda genel olarak insan haklarına aykırı durumları sıraladı:
Soruşturmayı yürüten: Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 251. maddesine göre organize suçlarda örgütlere karşı soruşturmayı bizzat cumhuriyet savcısı yürütmeli. Ergenekon'a kadar tüm soruşturmaları kolluk kuvvetleri üstlendi.
El konulan belgeler: Aramalarda bütün belgelerin, el konulan malzemelerin Cumhuriyet savcısı veya hakim tarafından incelenmesi, toplanılan verilerin mühürle torbalara konulması gerekir. DTP'ye yapılan operasyonda görmedik bunu örneğin. Sadece Türk-Metal Sendikası aramasında yapıldı. Belgeler açılırken şüphelinin avukatın bulunması gerekli. Bu hiç gözetilmedi.
Telefon dinleme: Başka delil elde etme imkanı yoksa telefon dinleme yoluna gidilebilir. DTP'nin iki yıldır dinlenildiğini basından öğreniyoruz. Telefon dinleme vakayı adiyeden oldu.
Bilgilerin kopyalanması: Ancak başka delil elde etme imkanı yoksa bilgisayara el konulabilir. CMK 134. maddeye göre bilgilerin hemen kopyalanması ve sahiplerine verilmesi gerekli. Ne Ergenekon ne DTP ne de İzmir'de yapılan ESP baskınlarında bu hak gözetildi.
Yasaların amacı
Akarken, Ceza Kanunu'nun "millete ve devlete karşı genel suçlar" başlığı altındaki maddelerinin solu kontrol altına almak üzere düzenlendiğini ama şimdi -o zaman kendini devletin asıl sahibi olarak sunanların yargılandığı- Ergenekon soruşturmasında kullanıldığını vurguladı.
Usul hukukuyla ilgili de şunu ekledi:
"1991'deki CMUK değişikliğine kadar gözaltında kayıplar gündemdeydi. 2005'de CMK değişikliğiyle iyileşme oldu; mesela soruşturmada avukat müvekkiliyle görüşebiliyor hale geldi. Ancak 2007'de polisin yetkisini genişleten değişiklikle Baran Tursun, Engin Çeber gibi örneklerden de anlayacağımız üzere hak ihlalleri arttı."
Avukatlara yönelik baskı
Akarken, avukat bürolarına yönelik operasyonların sıklaşmasını eleştirdi. "Ergenekon'da polis bunu kolayca yapabileceğini keşfetti ve mesela DTP operasyonunda Asrın Hukuk Bürosu'na girebildi. Şimdi karşı çıkılmazsa bu yaygınlaşacak."
Baroların üyelerine sahip çıkmamasını da eleştiren Akarken şüpheliler üzerinden edinilemeyen bilgileri avukatları üzerinden elde etmeye çalışmanın hukuka aykırı olduğunu savundu.(EZÖ/EÜ)