Örgütün müdürü Kenneth Roth, "Amerika Birleşik Devletleri (ABD) insan hakları en çok darbe vuran ülke olmaktan uzak. Ama ABD'nin elinde şu an o kadar güç var ki, bu ülke insan hakları ilkelerini çiğnediği zaman dünya sahnesinde insan hakları davasına darbe indiriyor" dedi.
HRW Raporu 58 ülkeyi kapsıyor
İnsan Hakları İzleme Örgütü, 558 sayfalık raporunda, 58 ülkenin 2002 yılındaki insan hakları durumuna ilişkin bilgilere yer verdi.
Angola, Sudan ve Sierra Leone'de şeklen de olsa savaşın son bulmuş olmasına değinen rapor, Sri Lanka'da barış görüşmelerine başlanmış olmasını da olumlu birer işaret olarak kaydetti.
Rapor buna karşılık, Hindistan'da bulunan Gujarat'ta topluluklar arası ağır saldırılar, ayrıca, Kolombiya, Çeçenistan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Filistin-İsrail çatışmalarında sivillere karşı cinayetlerin sürmesini de yılın olumsuz gelişmeleri arasında gösterdi. Bu arada, Miyanmar, Çin, İran, Irak, Liberya ve Vietnam'da son derece baskıcı politikaların uygulamaya konulduğuna dikkat çekildi.
"Antiterör mücadeleye destek zayıflıyor"
HRW raporunda şu tespitler yer aldı:
* Terörizme karşı verilen savaşa destek gitgide zayıflıyor. Bunun bir nedeni de, ABD'nin savaşı idare ederken çok sık insan haklarını ihlal etmesidir.
* Teröristler insan haklarına ilişkin temel ilkeleri çiğnerler çünkü eylemlerinde sivilleri hedef alırlar. Ama ABD, terörle mücadele adına ittifak oluşturduğu Pakistan, Çin, Suudi Arabistan ve Afgan savaş şeflerini de aşarak adına terörle mücadele ilkelerinin oluşturduğu temelleri de sarsıyor.
"ABD insan hakları davasına darbe indiriyor"
Örgütün müdürü Kenneth Roth, "ABD insan hakları en çok darbe vuran ülke olmaktan uzak. Ama ABD'nin elinde şu an o kadar güç var ki, bu ülke insan hakları ilkelerini çiğnediği zaman dünya sahnesinde insan hakları davasına darbe indiriyor" dedi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, raporunda Bush Yönetimi ile ilgili şu tespitlere yer verdi:
* Bush yönetimi, ulusal güvenlik stratejisi dahilinde, baskı ile terörizm arasında var olan ilişkiyi kavramış gözüküyordu. Bu yönetim, teröre karşı doğrudan mücadele edilen Mısır ve Özbekistan gibi ülkelerde insan haklarının geliştirilmesi için önlemler almıştı.
* ABD, savaş yaşanmayan Myanmar, Beyaz Rusya ve Zimbabwe gibi ülkelerde insan haklarının geliştirilmesine dönük çalışmalar da yaptı.
"Tavsiye ettiği ilkeleri kendisi çiğniyor"
Bu arada, bu yönetimin insan haklarına ilişkin kararlılığı, önemli bazı partnerleriyle karşı karşıya gelmek istememesi ve başka hükümetlere tavsiye ettiği ilkelere kendisi saygı göstermemesi nedeniyle zarar gördü.
HRW müdürü Roth, "Terörle mücadele edebilmeniz için, bu mücadeleyi yürüttüğünüz ülkelerdeki insanların desteğine de ihtiyacınız var" dedi. "Baskıcı hükümetlere yumuşak gözükmek, bu tür ittifakları kurmak konusunda herhangi bir katkı sağlamaz" dedi.
Örneğin, 1999'da bir darbe ile işbaşına gelen General Pervez Müşerref'i kayırsız şartsız desteklemesi nedeniyle, Pakistan halkı ABD'yi dışlıyor.
Bush ise kendisiyle ilgili "Terörle mücadelede her zaman bizim yanımızda yer alıyor, bunu takdir ediyorum" diyor.
ABD'nin çabaları ve yanlışları
Çin'in Xinjiang Bölgesi'nde Müslümanlara baskıyı en aza indirmeyi başaran ABD yönetimi, bölgede önemli bir aktör durumundaki Suudi Arabistan yönetiminin insan hakları ihlallerine karşı pek az ses çıkarıyor.
ABD yönetimi, ağır ihlaller yaşanan, ordunun güvenliği tehlikeye sokmak için milisleri kullandığı Endonezya ile ilişki kurmaya çalışıyor. Afganistan'da kalıcı barış gücünü artırmak konusunda çekingen davranan ve insan haklarını geliştirilmesinin karşısında duran yerel din adamlarına bel bağlayan ABD, Taliban sonrası durumun daha iyiye gitmesine engel oldu.
"Cenevre Sözleşmesi" ve "Uluslar arası Ceza Mahkemesi"
Ayrıca Washington, terörle suçlanan kişilere karşı uygulamalarında temel insan hakları ilkelerini inkar etti. Afganistan'dan getirilen savaş tutsaklarına muamelelerde Cenevre Sözleşmesi hükümlerini uygulamayı reddeden ABD, "düşman savaşçı" kavramını kötüye kullandı. Bununla birlikte ABD, suça karışmakla suçladığı kişilere haklarını tanımamak için göçmen yasalarını kötüye kullandı.
2002'de ABD, etkin bir şekilde Uluslar arası Ceza Mahkemesi gibi insan hakları kararlarını sabote etmeye kalkıştı.
"HRW, olası Irak Savaşı'na taraf değil"
HRW, olası bir Irak Savaşı'yla ilgili taraf tutmuyor. Örgüt, savaşın yol açtığı acıların azaltılmasına dönük en önemli katkıyı, savaşa katılan tarafların uluslar arası insani hukuka saygı göstermelerini gözetmekle gösterebileceğine inanıyor.
* ABD'li yetkililer, Saddam Husseyin'in insan hakları bilançosunu onu devirmek için açıkladıkça, Irak'ta bir savaş durumunda insan hakları için potansiyel bir tehdit oluşturan muhtemel sonuçları da en aza indirmek zorundadırlar.
"Türkiye kapılarını sığınmacılara açmalı"
* ABD, Iraklı sivilleri Saddam Hüseyin'in öç duygusuyla girişeceği saldırılardan, bu arada bir kitle imha silahlarından korumak için mümkün olan tüm önlemleri almalıdır.
* En azından ABD, katliam uygulamalarına girişen veya bunları yönlendiren kişilerin yargılanacaklarını, mahkemelerin yalnızca bir avuç Iraklı subayı yetkili için geçerli olmayacağını en azından açıklamalıdır.
* ABD, Irak'ta her türlü savaşa karşı kendisiyle ittifak kuran yerli güçlerin öç duygusuyla sivillere karşı cinayet veya baskı uygulamalarına başvurmayacaklarına dair güvence almalı.
* ABD, ayrıca, sığınmacılara kapılarını açık tutmaları için Irak'ın komşuları, örneğin Türkiye, Ürdün ve İran'a baskı yapmalıdır. (EÖ/BB)