İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) bugün Türkiye’nin sınır dışı ettiği ya da başka yollarla ülkeyi terk etmeye zorladığı Suriyelilerle ilgili bir açıklama yaptı.
Türkiye’nin 2017'den bu yana Suriyelilere ‘gönüllü geri dönüş formu’ imzalatarak Suriye'nin kuzeyine geçmeye zorladığını belirten HRW 2023’teki geçişlerin 2022’nin iki katı (57 bin 519) olduğu bilgisini verdi.
Türkiye’nin insanları ülkenin kuzeyinde işgal altında tuttuğu Tel Abyad'a gönderdiğini anlatıp bölgede insani koşulların çok kötü olduğunu söyledi.
HRW Orta Doğu Direktör Yardımcısı Adam Coogle, "Türkiye'nin 'gönüllü' dediği geri dönüşler, genellikle tehlike ve çaresizlik bataklıkları olan 'güvenli bölgelere' zorla yaptırılan geri dönüşler oluyor" dedi.
Coogle, "Suriyeliler Tel Abyad'daki insanlık dışı koşullardan kaçmak için tehlikeli yolculuklara çıkmak zorunda kaldıkça, Türkiye'nin 'güvenli bölgeler' oluşturma vaadinin hiçbir anlamı kalmıyor" diye konuştu.
Sınır dışılar aileleri bölüyor
HRW konuyla ilgili Tel Abyad'dan sınır dışı edilen yedi kişiyle, bir insan hakları araştırmacısıyla, bir sınır kapısı yetkilisiyle, Tel Abyad'da sınırdışı edilen kişilere barınma imkanı sağlayan yerel bir STK'nın başkanıyla ve bir gazeteciyle görüştü.
Sınır dışı edilen altı kişi, Türkiye'de yaşadıkları dönemde zorla geri gönderilmeye karşı yasal dayanak olan ‘geçici koruma kimlik belgesine’ sahip olduklarını söyledi. Ayrıca ‘gönüllü geri dönüş formlarını’ imzalamaya zorlandıklarını, ya da bu yönde baskı gördüklerini anlattı. Görüşülen kişiler Suriye'nin başka bölgelerinden geldiklerini ve Tel Abyad ile anlamlı bir bağlarının olmadığını ekledi.
Bu kişilerden biri, Türkiye'nin güneyi ile Suriye'nin kuzeyini yerle bir eden Şubat 2023 depreminde eşi ve üç çocuğunun hayatını kaybettiğini, bundan bir ay sonra da Antakya'da polis tarafından sokakta yakalanarak alıkonulduğunu anlattı.
Geri gönderilen kişi "Bana Türkçe yazılmış belgelere imza attırdılar ama ben Türkçe bilmiyorum. Tercüme etmediler. Gönüllü geri dönüş gibi göstermek için bizi bu belgeleri imzalamaya zorluyorlar” dedi.
Sınır dışı edilen iki kişi de ailelerinden ayrı düştüklerini söyledi. Birisi, "Eşim ve iki çocuğum hala İstanbul'da, benim ise burada ne bir akrabam ne de gidecek bir yerim var; ailemi de Suriye'ye geri getiremem. Burada kısıldım, kaldım” diye konuştu.
Tel Abyad'da sınır dışı edilenlere geçici barınak sağlayan bir kuruluşta çalışan bir insani yardım görevlisi bölgedeki ekonomik koşulların çok kötü olduğunu anlattı. Bölge sakinlerinin iş bulmakta zorlandığını ve birçoğunun kendi yiyeceklerini yetiştirecek kadar tarımla uğraşmak zorunda kaldığını söyledi. Sınır dışı edilmiş pek çok kişinin sınırlı dış yardıma muhtaç olduğunu belirtti.
Bir kişi, "Burada günde bir öğün yemekle hayatta kalmaya çalışıyorum, o da bunun masrafını karşılayabilicek parayı bulabilirsem. Çoğu gün aç uyuyoruz" dedi.
"Temel ihtiyaçlarını karşılamaktan mahrumlar"
Direktör Yardımcısı Coogle bu durum karşısında "Tel Abyad'a sınır dışı edilenlerin , Türkiye'nin 'güvenli bölge' dediği yerde hüküm süren koşullara ilişkin çizdikleri tablo vahim; barınma ve beslenme başta olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılamaktan mahrumlar ve bölgeden ayrılmak için tehlikeli seçeneklere başvurmak zorunda kalıyorlar" diye konuştu.
Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (MSHUS) ve 1951 Mülteci Sözleşmesi'ne taraf. Bu nedenle ve uluslararası teamül hukukunun bir gereği olarak Türkiye; bir kimsenin gerçek bir zulüm, işkence veya diğer zalimane muamele riski veya yaşamına yönelik bir tehditle karşı karşıya kalacağı bir yere geri gönderilmesini yasaklayan geri göndermeme ilkesine riayet etmekle yükümlü.
Nisan 2013 tarihli, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu da (YUKK) Suriyelilere Türkiye'de geçici koruma sağlıyor, geri gönderilmemelerini temin ediyor ve kendi ülkelerinde güvenlikleri sağlanıncaya kadar kalışlarını garanti altına alıyor.
(HA)