Çok saygıda gey, lezbiyen ve heteroseksüelin katıldığı çalışmada, homofobinin temel bir ayrımcılık biçimi olduğunu söyleyen Göregenli, homofobi ile iktidar kavramlarının biraradalığına işaret ederek, ortada bir ezen-ezilen ilişkisi olduğunu ifade etti.
Ege Üniversitesi öğretim üyesi, sosyal psikolog Göregenli, homofobinin kişisel bir korku değil, toplumsal bir tavır olduğunun altını çizerken, insanların cinsel yönelimleri, din veya ırklarının ön planda tutulmasının toplumsal biraradalığı zedelediğini söyledi.
"Sosyal bilimler masum değil"
Göregenli, "Homofobi, eşcinselliğin anormal olarak tanımlanmasıyla, tarihin belli bir döneminde ortaya çıkmıştır. Homofobi, yapay bir kavramdır ve toplumsaldır. Fakat homofobinin kişisel, yani köpek veya karanlık korkusu gibi bir korku olmadığı, 80'lerden sonra yapılan tartışmalarla ortaya çıkmıştır. Ayrımcılıkla ilgili ilk çalışmalar 1900, ırkçılıkla ilgili ilk çalışmalar ise 1908'de yapılmıştır. Dolayısıyla sosyal psikoloji de bu konuda çok masum değil. Çünkü sosyal bilimler ve sosyal psikoloji de toplumun genel tutumunu yansıtır" dedi.
"Karşı cinsellerdeki (heteroseksüellerdeki) homofobinin, karşı-cinsel erkek egemenliğinin "tehlikeye" düşmesinden kaynaklanıyor. Eşcinsellerin de karşı-cinsellerin de birbirlerine karşı özcü düşüncelerden ve klişelerden kurtulması gerekir".
"Ayrımcılık çoğunluk davranışıdır"
Ayrımcılığı bir çoğunluk davranışı olarak tanımlayan Göregenli, azınlık ve çoğunluktan söz edilmeye başlandığında, ayırımcılığın da söz konusu olduğunu belirtti.
Homofobik insanların, genelde aynı zamanda otoriter kişilikler olduğuna da dikkat çeken Göregenli, Frakfurt Okulu'nun ayrımcılık ve ırkçılıkla ilgili çalışmalarına da dikkat çekti.
Sosyal üstünlük yöneliminin, homofobiye karşı çıkışı engellediğini söyleyen Göregenli şöyle devam etti:
"Dünyadaki adaletsizliklerin meşru görülmesi eğilimi, 'güçlü olan, zayıf olanı ezer' veya 'büyük balık, küçük balığı yutar' anlayışına dayanır. Çünkü eşcinsellerin karşılaştıkları ayrımcılık, eşcinsellerin eşcinselliklerine dayandırılıyor. Eşcinselliğin doğuştan geldiğine inananlar, daha az homofobik olurlar. Çünkü onlara göre, zaten kişinin elinde olan bir şey yok.
Fakat eşcinselliğin bir tercih olduğuna inananlar, daha homofobik olurlar. İnsanların eşcinsel oldukları için karşı grup olarak nitelendirilmeleri, eşcinseller ve heteroseksüeller arasındaki ortak bağı ortadan kaldırıyor. Ayrımcılık da burada başlıyor".
Melek Göregenli, "ideal" bir dünyanın, kimsenin kendi milli veya cinsel kimliğini önemsemediği bir dünya olduğunu da sözlerine ekledi.(İA/EÜ)