Bir Kereden bir şey olmaz
Konuşurken iş, kanuna dönüşmüş, sonuna bir de ödemeyenler için sürgün ve ödenmeyen miktar kadar, devlet işlerinde çalışma konulmuş.
Savcılar aslan kesilmiş, maliyeciler kartal, komşular muhbir olmuş ve Türk sosyal yaşamında izleri hala geçmeyen bir "Varlık Vergisi" sendromu yaşanmış. Geçen yıllarda "Salkım Hanım'ın Taneleri" isimli filmde konu ele alınmıştı.
Sonrasında 1960 ihtilali oldu. Henüz 10-11 yaşlarında idim, bu defa milletten yüzük ve altınlar istendi. Hiç unutmam Çeşme Belediye binasının önüne bir kasa konuldu, zavallı Çeşmeli garibanlar, balıkçısı, esnafı sıraya girip, yüzük, kolye, ne buldularsa, gelip sandığa attılar. En çok da "alyanslar" gitti.
Helal olsun devlet kurtulacaktı ya, vatan sağolsun! Sonra o yüzük paralarıyla Ankara'da "Alyans Apartmanları" yapıldı, "Bizim alyanslar boşa gitti" diye çok dedikodu duydum.
Vatan yine kurtulmadı maalesef, ülkenin huyundan mıdır, suyundan mı, yoksa insanından mı bilinmez, bir türlü iki yakamız bir araya gelmedi.
Bu varlık vergisi işi daha sonra, "Vergi Barışı" olarak lanse edildi. "Verdiğin vergiyi yüzde 10 artır, seni denetlemeyeceğim" diyerek, pek de ahlaki olmayan şekilde yine ek vergiler salındı. Rahmetli Özal, başka bir şey yaptı. Yok ülkede altın miktarı şu kadarmış, yok yastık altında şu kadar döviz varmış, Almanya'daki işçilerin 50-60 milyar doları, bankalarda yatıyormuş derken, "Tamam şimdi buldum!" diyerek, işgalci gecekondulara tapu sağlayan "İmar Affı Yasası"nı çıkardı.
Terör vergisi dediler
Sözüm ona, hazine dolup taşacak, devletin hiç borcu kalmayacaktı. Uzun hikaye; Tansu Hanım geldi, bu defa "terör vergisi" diye net aktif vergisi ödendi, velhasıl giden vurdu, gelen vurdu.
Bugünlerde Ankara'nın iki şen şakrak ve nev-i şahsına münhasır oda başkanları, herhalde hükümetle anlaşıp, "Herkes servetinden bir şeyler versin, kriz tahvili çıkarılsın" gibi dillerinin altında bir şeyler geveleyip durdular.
Her şeye derman Sinan Aygün, yine sahneye çıkıp, başladı ilginç fikirler üretmeye. Sen misin bunları söyleyen! Hele bir de Petkim'e talip Konukoğlu, "Ben servetimin yüzde 20'sini vereyim" demez mi! Herhalde tüm parası, Petkim'e gidince serveti kalmayacak ve vergi ödemeyecek.
Eh, vatandaş "Aman benim paramı alın" diye yalvarıyorsa, hükümet de bu işe sahip çıkar, hatta balıklamasına dalar.
Nitekim, dün bu "paket" ile ilgili laflar konuşulmaya başlandı. Ben bu konuya, hiç de akıl veren oda başkanları gibi bakmıyorum. Vergisini ödemiş, emekli maaşıyla bir ev, araba sahibi olmuş insanlardan, varlık vergisi almak, bu iktidarı sarsar. Şirketleri ise ayrıca ek finans yükü altına sokarak zorlar ve yurtdışına bir kere daha servet transferi yapılır.
Böyle bir iş ancak, gönüllü olarak yapılabilir ve isteyenler alsın diye, uzun vadeli, yabancı para birimine bağlı bazı kağıtlar çıkarılabilir. Aksi halde, iyi işler yapma potansiyeline sahip hükümete güven azalır. Benden söylemesi!...(NK/BB)