Alıntı Danimarka'nın bağımsız, "entelektüel" gazetesi Information'ın Ağustos ayında yayına giren "Türkiye Geriye Sayıyor" başlıklı tema dosyasındaki yazılardan birinin girişi...
Anlaşılacağı gibi, resmi ve gayrı resmi mekanlara yerleşik Atatürk portrelerinden birini tasvir ederek başlıyor gazeteci Anita Brask Rasmussen'un (ANBR) 6 Eylül'de yayımlanan haberi; "Mustafa Kemal Paşa veya Atatürk'ün 'ülkenin babası' olduğu" hatırlatılarak...
Information Gazetesi, Avrupa Birliği (AB) İlerleme Raporunun açıklanacağı tarih olan 6 Ekim'e kadar değişik gazetecileri Türkiye'ye gönderiyor. AB ve Türkiye ilişkileri üzerine halkın, bürokratların, diplomatların, gazetecilerin görüşlerini yansıtan bir dosya hazırlıyor.
Yazılarda AB'ye uyum sürecinde gerçekleştirilen reformların Türkiye için ne ifade ettiği, nelerin eksik kaldığı, değişik kesimlerin görüşlerine başvurularak ele alınıyor. İlki 21 Ağustos'ta yayımlanan yazıların hazırlanması için masrafları karşılayan ise Başbakanlık... Danimarka değil, T.C. Başbakanlık...
Batılı diplomat
6 Eylül tarihli haberini adı açıklanmayan bir batılı diplomattan alıntı yaparak sürdürüyor ANBR:
"AB'ye girmek gerçekte Atatürk'ün 'rüyalarının' gerçek olması. Ama aynı zamanda Türkler AB üyeliği ile Atatürk'ün 'kabusunu' da gerçekleştirmek durumundalar. AB'ye üye olmak, askerin gücünü azaltmak, azınlık haklarının tanınması ve en azından din ve inanç özgürlüğü demek... Atatürk'ün gerçekleştirdiği en kapsamlı ve süreli reform laisizmdi. Atatürk batıya yönelerek Türkiye'yi yüzlerce yıllık karanlıktan uyandırmak istedi.."
"Fes yerine şapka... cüppe yerine takım elbise" v.s. gidiyor örnekler..
Cumhuriyetin sembolü
Batılı diplomatın anlatımlarıyla Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'nin sembolü olduğu girizgahından sonra, yabancı gazetecilerin sıkça başvurdukları bir başka kaynak olan Turkish Daily News bürosuna uğramayı yeğlemiş ANBR.
Batılı diplomatın Atatürk'e ilişkin verdiği bilgileri Turkish Daily News'un Yazı İşleri Genel Müdürü Yusuf Kanlı derinleştiriliyor.
Kanlı, iki tip Atatürkçü portresi çiziyor: "Atatürk'e saygı duyup onun reform politikasını yeniden üretenler, bir de ona sadece bir tanrı imiş gibi tapanlar."
"Atatürk'ün resmini asmak bir işe yaramaz" diyor Kanlı, Atatürk portresi asılı bürosunda... "Benim Atatürk'e olan saygım, onun görüşlerinden ve bilgisinden kaynaklanıyor. Onun düşüncesidir önemli olan, bronz heykelleri değil."
"Teori ve görüşlerini bilmediği halde Atatürk'e tapanlara" karşı çıkıyor; bunun yerine "teori ve görüşlerinin şu andaki reform sürecinde 'yeni bakış açıları üretmesi' gerektiği" inancını ifade ediyor Kanlı..
Dini sembol
"Yeni bakış açıları" üzerine düşünüyor gazeteci ANBR İstanbul sokaklarında:
"Yeni bakış açıları, yeni fikirler... Türkiye AB'ye üye olduğunda, 'din'in toplum yaşamının bir parçası olarak kabul edilmesi kaçınılmaz olacak" yorumu yaparak gözlemlerini şöyle sıralıyor:
"Atatürk'ün fikirlerinin günümüz Türkiye'sinde nasıl devam ettiğine somut bir örnek vermek için İstanbul'un sokaklarına bir göz atmak yeterli. Günümüzde sokaklarda çok fazla sayıda başörtülü kadın görülmüyor; başörtülü kadınlar okula gidemiyor, hastanede veya belediyede başörtülerini açmak zorundalar. Kamusal alanlarda başörtü taşımak yasak."
"AB ülkelerinde demokrasi ve dini özgürlükler birbirinin ayrılmaz parçasıdır. AB'ye girecekse, Türkiye'nin dini özgürlükleri sağlaması gerekir. Bu nedenle, AB üyeliğinin anlamı Müslüman kadınların kamusal alanlarda da başörtü taşıyabilmesi olacaktır" öngörüsünde bulunuyor ANBR.
"Atatürk'ün sistemi dini özgürlüklerin önünde engel" diyor ANBR ve laik Türklerin bu "engel" yıkılırsa ne olacak diye korktuğunu kaydediyor.
Kabus
Laik Türklere örnek olarak Atatürk'ün kurduğu partinin bir üyesini seçiyor gazeteci. Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP), eski diplomat Onur Öymen. ANBR Öymen'in, laikliğin kaldırılması ve dini kıyafetlerin serbestleşmesi fikri karşısında adeta "kabus" gördüğünü yazıyor.
"Laiklik demokrasimizin bel kemiğidir. Başörtü de fundamentalizmin sembolü" diyor Öymen.
Öymen, AB'nin Türkiye'ye karşı süpheci yaklaşımının esas nedeninin de din olduğu, ancak bunun açıkça telaffuz edilmediği görüşünde.
"Biz onlarca yıl üyelik bekledik. Ancak AB genişlediğinde bir kez daha görmezden gelindik. Biz modernleşmeye 1923'de başladık. Yeni üyeler önce 1990'larda başladı. Bizi onlardan ayırt eden ne? Din..."
"AB'ye üye olunduğunda da dini sembollerin kamusal alanlarda yasak olmaya devam edeceği" inancını aktaran Öymen, bunu şöyle ifade ediyor: "Bu da zor olmayacak, çünkü Avrupalıların istediği de gerçekte bu..."
Öymen'le olan sohbetinden sonra şöyle noktalanıyor ANBR'nin yazısını:
"Türkiye'de birçok yerde olduğu gibi Onur Öymen'in koltuğunun üzerinde de ülkenin babası ve partinin kurucusunun bir portresi asılı. Yalnızca biraz daha büyük. Bakışları ona bakan herkesle mesafeli. Bir babaya benzemiyor. Paradoksal şekilde Atatürk'ün portresi kendisinin tüm gücüyle mücadele ettiği şeye benziyor: Bir dini sembol. Bir tanrı."
* Information Gazetesi'nin "Türkiye Geriye Sayıyor" başlıklı tema dosyasının 6 Eylül 2004 tarihli "Fars dag hver dag" "Hergün Babalar Günü" başlıklı yazıdan Yıldız Samer kısaltarak Türkçeleştirdi.