Peki şimdi ne değişecek? Hemcinslerine, kadın milletvekillerinden beklediklerini, seçim sonuçlarında kişisel olarak neye şaşırdıklarını, üzüldüklerini sorduk.
* Kadın milletvekilleri Meclis'te somut olarak neyi değiştirecek?
* Hangi kadın milletvekillerinden ne tür beklentileriniz var?
* Meclis'e girmesine şaşırdığınız ya da giremediği için üzüldüğünüz kadın aday var mı?
"Birikim ve isteği görüyorum"
Banu Güven, TV habercisi
Bu dönemde Meclis'e giren kadın milletvekilleri arasında, kadının aile çerçevesinin dışına çıkarılmasını sağlayacak isimler olduğunu düşünüyorum. Siyasi ve sosyal alanlarda, aday olmadan önce de önemli sorumluluklar üstlenmiş genç isimler var. Beklentim, bu Meclis'teki kadın milletvekillerinin daha çok fikir ve politika üretmesi. Yani yasama sürecinde daha etkin ve üretken bir rol üstlenmeleri. Bu kez bunu yapabilecek birikime ve isteğe sahip daha çok kadın olduğunu görüyorum Meclis'te.
Özellikle 'Bin Umut Adayları' arasından Meclis'e giren kadınlardan, hem bölgelerinde hem de artık Türkiye'nin her yerinde kadınların hayatını tehdit eden namus-töre cinayeti döngüsünü kırmak için işlevsel politikalar üretmelerini bekliyorum.
Zeynep Damla Gürel ve Gülsün Bilgehan'ın Meclis'te bulunmaları ve Avrupa Konseyi'nde çalışmalarını sürdürmeleri, devamlılık açısından iyi olurdu diye düşünüyorum. İkisi de Meclis'e giremedi.
"Asıl mesele nitelikli temsil"
Nihal Bengisu Karaca, gazeteci-yazar
Kadın milletvekileri somut olarak hiçbir şeyi değiştiremeyecek; ancak kimi gündemlere ilişkin 'yaklaşımları' ile bir fark yaratabilirler, bu bile çok büyük bir başarı olur. Zira malum, kuralları ve rutinleri erkekler tarafından belirlenmiş bir Meclis'te ayakta kalabilmenin yolu, çoğunlukla mevcut koşulları sorgulamamaktan, hatta onlara eklemlenebilmekten geçiyor. Bir de elbette kadın vekillerin birbiri aleyhine kurdukları kumpaslar ve tuzaklar söz konusu.
Halihazırda çiçeği burnunda vekiller için bir şey söylemek, şimdiden öngörülerde bulunmak zor. Ancak Nur Serter ve Necla Arat gibi, mitinglerin rüzgârıyla Meclis'e girmiş kadınların 'çağdaş kadın' klişesi üzerinden siyaset yapacaklarını öngörmek hiç zor değil. Hakeza, başarısı geçtiğimiz dönemde kanıtlanmış olan Nimet Çubukçu'nun da çabalarını yineleyeceğini öngörebilir, bu konuda iyimser olabiliriz.
Ben şahsen 'kadınlar Meclis'e girsin' söyleminin kadın eksenli sorunlarda, salt kadın ortak paydasından hareket edilebileceği, böylelikle daha çok ayrışmaya değil çözüme ilişkin bir kapı aralanabileceği iyimserliğinde değildim. 'Kadınların yönettiği bir dünya daha iyi olacak' gibi bir düşüncem de yok. Meclis'te daha çok kadının olması meselesi, çok temel bir insani gereklilikten kaynaklanıyor: Meclis'te neden erkekler varsa, kadınlar da o nedenle olmalı. Erkekler girerken hiçbir yeter ve gerek şart aramayan bir siyasal ortamın, sıra kadınlara geldiğinde, 'Meclis'e mi girmek istiyorsun, o zaman bir sebep göster' demesini ayrımcılık olarak görüyorum.
Öte yandan, Meclis'e giren kadın vekillerin bu ülkenin ayrımcılığa uğrayan, dışlanan kadınlarını temsil ettiğini de düşünmüyorum. Bu ülkede hem başörtüsü nedeniyle insan hakları ihlaline uğramış hem de siyaset yapmayı, Meclis'e girmeyi isteyen bir kadın kitlesi var. Onlar nerede? Doğrusu, bir kadın sorunu olarak da telakki edilebilecek başörtüsü sorununun Meclis'e yansımadığı, Meclis'e giremediği bir ortamda demokratik temsilden bahsedemem. 'Ah ne güzel, kadınların Meclis'teki sayısı arttı' diye sevinmemin önünde de önemli bir engeldir bu durum. Mesele sayı değil, nitelikli temsil.
"83 yaşında vekil lüksümüz yok"
Şirin Payzın, TV habercisi
Maalesef geçmiş dönemlerde Meclis'e giren kadın milletvekilleri kimi zaman bekleneni veremediler. Bunun bir sebebi de vitrine kadın koyma zorunluluğu hisseden ve biraz da 'lütfen' bu işi yapan genel başkanların birikim yerine sadece kadın olmalarını ön planda tutmaları. Yeni milletvekilleri arasında gerçekten birikimli, modern hayata ve gelişmelere daha geniş açıdan bakabilen isimler var.
Özellikle genç kadın milletvekillerinin ezber bozmasını istiyorum. Erkek siyasetçiler maalesef çoğu zaman demode siyaset yapıyorlar. Genç kadın milletvekillerinin dünyadaki gelişmeleri yakından takip edip, daha modern bir siyaset çizgisi izlemeleri onları başarılı kılacak.
DTP'nin desteklediği bağımsız adayların Meclis'e girmelerine çok memnunum. Özellikle Aysel Tuğluk'tan çok şey bekliyorum. CHP'den Güldal Mumcu, bağımsızlardan Pervin Buldan, TBMM'ye yeni soluk getirecek. Kadın milletvekillerinin sadece 'Kadınlardan Sorumlu Bakan' yapılması beni çok rahatsız ediyor. Umarım yeni kabinede Çevre, Adalet ya da Kültür ve Turizm bakanlıklarına da kadınlar getirilir. Özellikle Çevre Bakanı'nın kadın olmasını arzu ediyorum. Yeni kadın bakanlar da sadece bakmakla yetinmeyip icraat yaparlar inşallah.
CHP'nin İstanbul'dan listeye koyduğu adayların yaş ortalaması neredeyse 70. Zeynep Damla Gürel gibi bir ismi İstanbul'dan devre dışı bıraktı. Onun gibi pek çok kaliteli kadın milletvekili liste sonuna konuldu. İnanması güç. Gülsüm Bilgehan, Meclis dışında kaldı. Ben en çok CHP'yi eleştiriyorum. AKP gençleşmeye çalıştıkça CHP tersini yapıyor. Türkiye'nin yüzde 50'si genç. Meclis'e 83 yaşında milletvekili sokma lüksümüz artık olmamalı.
"Sadece kozmetik bir durum"
Nuray Mert, siyaset bilimci-yazar
Kadınların siyasete daha yüksek sayıda katılması konusunda görüşlerimi birçok vesile ile dile getirdim. Bu çerçevede, mevcut durumda, Meclis'e giren kadın milletvekili sayısının artması, benim açımdan sadece kozmetik bir durumdur. Bunun ötesinde, muhafazakâr bir partinin yüzde 47 oy aldığı bir seçimde, başörtüsü yasağı dolayısı ile Meclis'te sadece başı açık kadınlarla temsil edilmek izah edilemeyecek bir haksızlıktır.
Meclis'e giremeyen milletvekillerine gelince... Diğer adayları tanımıyorum, ancak geçen dönem AKP milletvekili olan Zeynep Karahan'ın bu dönem aday gösterilmemesi dolayısıyla haksızlığa uğradığını düşünüyorum. Zira eş durumundan veya vitrin gerekçesiyle aday olan kadınlar varken, bu derece donanımlı ve artık deneyimli bir ismin milletvekili olmamasını partisi için bir kayıp olarak görüyorum.
"Ayşe Tükrükçü'ye üzüldüm"
Zeynep Tanbay, dansçı
Her şeyden önce kadının duygusal zekâsının ve aklının olduğu bir Meclis olacak. Kadın haklarının ön plana çıkabilme şansı olacak: Töre cinayetleri, kadınlara taciz, iş hayatında kadınlara yönelik fırsat eşitliği gibi konuların gündeme gelmesi somut değişiklikler arasında olmalı.
Yeni kadın milletvekilleri arasında bir ayrım ve tasnif yapmıyorum. Her kadın kendi mağdur olduğu konuda katkı sunabilir. DTP'li kadın milletvekillerinden çok büyük umudum var.
Meral Akşener'in Meclis'te olması şaşırtıcı. Ayşe Tükrükçü'nün giremediğine üzüldüm. Genelde seçim sonuçlarından memnunum, uzun yıllar sonra kadınların çoğaldığı ilk Meclis.
"Batı cephesi için pozitif"
Ahu Özyurt, TV habercisi
Şu anda en hissedilen değişiklik, sayısal artışın Batı tarafından, özellikle AB cephesinden pozitif algılanması. Başbakan 'pozitif ayrımcılığa' karşı çıktı ama pek çok kadın adayı kendisi seçilebilecek yerlere koydu. Bu siyasetin taze isimlerinin, önümüzdeki dönemde özellikle AKP içindeki 'kurt siyasetçilerle' nasıl çalışacağını ilgiyle izleyeceğim.
Kadın vekillerin Meclis'teki sayısının artması, önümüzdeki dönemde gündeme gelecek Sosyal Güvenlik Yasası, AB Reform Paketi gibi konularda özellikle önemli. Kadınların sosyal ve siyasi hayattaki yerinin daha da sağlamlaşması, istihdam, eğitim ve sağlık gibi politikaların şekillenmesi açısından sayının artması anlamlı. Benim beklediğim gerçekten söylemi de kuvvetli, bilgi birikimini kullanan kadınların Meclis'te 'lider vitrini' olmanın çok ötesine geçerek söyleyecek sözlerinin olması. Yine Kürt siyaseti açısından, Güneydoğu kökenli çok sayıda kadın milletvekilinin Meclis'te olmasını büyük bir şans olarak niteliyorum. Gerçek barış için kadınların partiler üstü siyasetine çok ihtiyaç var.
Yine de Gülsün Bilgehan'ın Meclis'te olmaması büyük şanssızlıktır.
"Görevleri Meclis'i temizlemek değil"
Kezban Arca Batıbeki, ressam
Öncelikle benim de bazı projeler dahilinde içinde yer aldığım kadın milletvekili aday sayısının artırılması ve kadın adayların desteklenmesi çalışmalarının bir ölçüde başarılı olması beni çok mutlu etti. Kadın milletvekilleri en başta Meclis adabını olumlu yönde değiştirecektir. Belki Meclis bu sayede mahalle kahvesi halinden bir ölçüde kurtulacak, insan ilişkileri biraz daha çağdaş bir boyuta geçecektir. Kadın milletvekili sayısının artmasına sevinip buradaki tuzakları da görmezden gelemeyiz. Çünkü bu olasılıklar bir açıdan 'cinsiyetçi' bir bakış açısı olarak da nitelenebilir. Meclis'teki kadının 'görevi' evini tuttuğu gibi, Meclis'i de temiz tutmak değildir. Bunu unutmamalı ve en kısa sürede beyinlerimizdeki cinsel ayrımcılıktan sıyrılmalıyız.
Bu seçimde kadın adayların pek çoğu sadece 'kadın' oldukları için destek gördüler. Kadın milletvekillerimizin bu açmazı aşıp, bir an önce yerlerini hak etmelerini bekliyorum. Meclis'in Doğu ve Güneydoğulu kadınlarından, çağdaş toplumun sorunlarının ırkçı yaklaşımlarla çözülemeyeceğini unutmamalarını, evlat acısına son verecek her türlü çabayı göstermelerini, aile içi şiddet, töre cinayetleri, sığınma evleri gibi kadın sorunlarıyla ilgili sosyal politikaları bir an önce gündeme getirmelerini bekliyorum.
En çok Salih Memecan'ın eşinin AKP'den Meclis'e girmesine ve Şanlıurfa'nın Behice Boran'dan 42 yıl sonra ilk kadın milletvekilini AKP'den seçmesine şaşırdım.
"Karşılarında 500 erkek var"
Nadire Mater, gazeteci-yazar
Önce 'kota' diyorum. Farklı siyasi yapılardan bakışları farklı 50 kadın! Bu kadarı bile bizleri heyecanlandırdı ama somut değişiklikler kotarabilmek o kadar kolay görünmüyor. Hepsinin kadın bakış açısına sahip olduklarını düşünsek bile, ki değiller, önlerinde hem kendi partileri, hem 500 erkek engeli var. Yine de, Meclis'in erkek dilli, şiddet dilli ortamını değiştireceklerini ummak istiyorum. Siyasi partilerde ve Meclis'te konuşma hakkı da dahil bütün kademelerde kadın katılımı ve kadın temsili için 'kota'nın yasalaşmasını sağlamalarını bekliyorum. Feministler 'Etkili olabilmek için kadın bakış açısı ve yüzde 33 temsil gerekli' demiyor boşuna. O halde fiilen bir 'Kadın Grubu' oluşturmalılar. AKP'li kadın milletvekillerinin, kadın üyesi çok bir hükümetin oluşmasındaki başarıları bir ilk adım olsun.
Kadınlar değişik alanlardan ve hayli gençler. Kişisel beklenti sıralamak için çok erken. Yine de gazeteci kökenli olması nedeniyle Diyarbakır bağımsız milletvekili Gültan Kışanak'tan özellikle ifade özgürlüğü ve medyada kadın üzerine çalışmalar beklediğimi söyleyebilirim.
Kadınlar da erkekler gibi farklı nedenlerle partilerin kendi iç dengeleri ve oy dengeleri hesaplarıyla seçildiler. O yüzden kim için neden şaşırayım ki! Öte yandan kadın mücadelesindeki öncülükleri ve katkılarıyla tüm Türkiye'nin bildiği isimlerin en başta aday adayları arasında yer almamaları, alabilmeyi başaranların da erkek parti yöneticilerince aday bile olamamalarına üzülmekten ziyade öfkeleniyorum. Bunları değiştirmek de 50 kadına kalıyor. İzleyeceğiz, destekleyeceğiz, eleştireceğiz, önereceğiz. Hepsini kutluyorum.(EÜ)