Doktor Sadık Çayan Mulamahmutoğlu beraat etti. Mulamahmutoğlu hakkında dava açılmasına neden olan olay 29 Aralık 2010'da yaşanmıştı. Midyat Devlet Hastanesi'nde hasta bir mahkumu, hasta mahremiyetine aykırı diyerek jandarmaların yanında muayene etmeyen Mulamahmutoğlu hakkında görevli Midyat Jandarma Komutanlığı şikayetçi olmuştu. Kaymakamlık doktoru kusurlu görmediği için savcılığa soruşturma izni vermedi. Buna rağmen Midyat Savcısı Selim Uzun, kaymakamlığın kararını idare mahkemesine başvurup bozdurmuş ve 5 Mayıs 2011'de hazırladığı iddianamede, TCK'nin 257. maddesi gereğince, 'görevini kötüye kullandığı' iddiasıyla üç yıla kadar hapis cezası isteyip dava açmıştı.
Savcılığın iddiası Mulamahmutoğlu'nun "hekimlerin tutuklu ve hükümlüleri muayenelerinde hasta ve hekimin yalnız kalmasını önleyen" Adalet, İçişleri ve Sağlık Bakanlıkları arasında imzalanan "Üçlü Protokol"e uymayarak öncelikli görevi olan hastasına tıbbi müdahalede bulunmayarak suç işlediği yönündeydi. İlk duruşma 27 Temmuz'da yapılmış ve 2 Kasım'a ertelenmişti. Mahkeme Mulamahmutoğlu hakkında beraat kararı verdi.
Mulamahmutoğlu savunmasını şu sözlerle yapmıştı: "Mahkûmun makattan kanaması olduğu için görevlilerin muayene odasından çıkmasını istedim. Mahkûmun suçunun niteliği gereği üçlü protokol uyarınca dışarı çıkmayacaklarını söylediler.
Görevliler bu protokolden söz edinceye kadar böyle bir protokolden haberim yoktu. Böyle bir protokolü de hasta mahremiyetine engel olmayacağını düşünüyorum. Jandarma görevlileri dışarı çıkmak istemeyince, hasta ile görüştüm. Durumun acil olmaması nedeniyle başhekimle görüşerek tutanak tuttum ve hastayı muayene etmedim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum"
Sendikadan açıklama
Mahkemenin beraat kararını değerlendiren Sağlık ve Sosyal Hizmet Elemanları Sendikası (SES) Merkez Yönetim Kurulu bir bildiri yayımladı. "Adalet, İçişleri ve Sağlık Bakanlıkları arasında imzalanan hasta ve tutuklu hakları gibi tıbbi etiği de yok sayarak keyfi bir şekilde düzenlenen Üçlü Protokol bugüne kadar yaşam hakkının kaldırılmasından, sağlık hakkının engellenmesine kadar bir dizi olumsuzluğa yol açan uygulamaların gerekçesi olmuştur.
Bizler, tutuklu ve hükümlülerin sağlığa ulaşma hakkını ihlal eden, meslek sırrını hiçe sayan, savunma hakkını ortadan kaldıran, hekim ve sağlık emekçilerinin onurunu zedeleyen bu protokolün kaldırılması amacıyla ilk duruşma öncesi bir dizi eylem gerçekleştirdik. Bu eylemler üzerine üçlü protokolde bazı değişiklikler yapılmak zorunda kalındı. Ancak bu düzenleme bizim için yeterli değildir. Bu tür durumlar için böylesi bir protokole de gerek yoktur. Sağlık Bakanlığı'nı insan hakları temel değerlerini hiçe sayan ve meslek etiğini ortadan kaldıran bu protokolden imzasını çekmeye davet ediyoruz." (HK)