Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kapatılmasına yönelik uzun süredir yaptığı açıklamaların ardından dün (17 Mart) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) kapatma davası açtı. Şahin, HDP'nin kapatılmasını talep ederken, 687 kişi hakkında ise siyasi yasak getirilmesi istedi.
Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, Sol Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Hayri Kozanoğlu, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, aylardır süren HDP'nin kapatılması tartışmalarını ve AYM'ye açılan davayı bianet'e değerlendirdiler.
Davanın sonunda HDP kapatılacak olursa bunun Türkiye siyasetine yansımaları ne olacak? Muhalefet ve Türkiye siyasetindeki partilerin tutumu ne olmalı?
bianet'e konuşan dört parti başkanının ortak görüşü, HDP'nin kapatılması halinde siyasi gerilimin artacağı yönünde. Türkiye'nin daha da karanlık bir sürece sürüklenebileceğini ifade eden Torun Öneren, Akdeniz, Kozanoğlu ve Yüce kapatılma kararına karşı ortak mücalede yürütülmesi gerektiğini vurguladılar.
TIKLAYIN-HDP'ye kapatma davası, 687 kişiye siyasi yasak talebi
"Karşı durmazsak bedelini ağır ödeyeceğiz"
Elif Torun Öneren: "Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun vekilliğinin sudan bahanelerle hukuksuzca düşürülmesi ve hemen ardından HDP'ye kapatma davası açılması 6 milyon seçmenin iradesine el koymak anlamına geliyor.
Bunlar tesadüf değil, AKP MHP bloğu bile isteye planlı bir şekilde bütün bunları yapıyor. Buna karşı Birleşik Mücadele Güçleri ve demokrasi mücadelesi veren muhalif tüm güçler sokağa çıkması gerekiyor. Tarihsel bir süreçten geçiyoruz eğer şu an sokağa çıkmazsak faşizme karşı durmamanın bedelini çok ağır ödeyeceğiz.
Kapalı alanlarda basın açıklaması yaparak derdimizi anlatacak süreci geçmiş durumdayız. HDP'ye tüm bu baskılara karşı sokağa çıkma zamanı. Şu an sokaklarda olmalı ve mücadele hattını genişletmeliyiz."
TIKLAYIN-Pervin Buldan: Oyumuz 6 milyondu, 12 milyona yükseldi
"Tepkiler sosyal medya ile sınırlı kalmamalı"
Sol Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Hayri Kozanoğlu: "HDP'nin kapatılması için yapılan başvurulu ile birlikte geçtiğimiz haftalarda açıklanan İnsan Hakları Eylem Planının içinin tamamen boş olduğu görülmüş oldu. HDP'nin kapatılması için açılan dava tamamen siyasi bir karardır. Bu kararla yargının siyasi iradeye tabii olduğu bir kez daha görüldü.
AKP ve MHP'nin başı çektiği cumhur ittifakına karşı ciddi bir muhalefet bloku oluştu. HDP'yi ortadan kaldırınca bu muhalif seçmenlerin başka partilere yöneleceği düşünülüyor. Amaçları Türkiye'yi daha da germek ve bu şekilde seçimi kazanmayı planlıyorlar. Kısacası daha otoriter daha baskıcı bir toplum yaratmak istiyorlar.
İnsan Hakları ve Demokrasi Reformu söylemi gerekse Ekonomi Reformu söylemi yurt dışında pek alıcı bulmadı. Son silahları da boşa gidince tamamen otoriterleşme yönünde dümen kırıldı.
HDP'yi kapatma kararına karşı tepkiler sosyal medya ile sınırlı kalmamalı. Siyasi partiler, meslek odaları, sendikalar, İnsan haklarından yana, özgür bir Türkiye özlemi olanların bu konuda net bir tavır alması gerekir. Bu dava oyunu HDP'ye vermiş insanların iradesine yapılmış bir müdahaledir. Geçmişte de partiler kapatıldı ve sonuç vermediği görüldü."
TIKLAYIN-Türkiye demokrasisinde parti kapatma
"Her cepheden ses yüksetilmeli"
Ercüment Akdeniz: "Bu sadece HDP’yi ilgilendiren bir sorun değil. Biz EMEP olarak Türkiye emek ve demokrasi mücadelesinin bir sorunu. HDP üzerinden bütün toplumsal muhalefete göz dağı veriliyor, sindirilmek isteniyor. Demokratik kazanımlar ve siyasi özgürlükleri savunmak için her cepheden kesimlerin ses yükselmesi gerekiyor.
AKP MHP blokunun yapmak istediği HDP’yi yalnızlaştırmak buna izin vermemeliyiz. Bu Türkiye siyaseti açısından olumsuzluklar doğuracak. Mesela Türkiye’de 19 yıl boyunca 200 bin işçinin grevi yasaklandı, bu yasaklarla siyasete konulan yasaklar arasında doğrudan bir bağ var.
Bölgede halkın iradesi olan belediye başkanları görevden alındı ve kayyım atandı. Aynı zihniyete Boğaziçi Üniversitesi’ne de kayyım atadı. Peyder pey gelen bu saldırılar aslında toplam bir fotoğrafı gösteriyor. Sadece Kürtlere sadece bir bölgeye yönelik saldırılar değil. Dolayısıyla topyekûn karşı çıkmak topyekûn savunmak gerekiyor. Kürt sorununu çözerim diyerek iktidara gelen bir AKP var ama gelinen noktada 1994 ruhunu diye tabir edilen inkarcı yasakçı tutuma geri döndü. Bir çözümünün olmadığını gösterdi.
TIKLAYIN-1990'dan Bugüne, HEP'ten DTP'ye Kürtlerin Zorlu Siyaset Mücadelesi
"Türkiye'yi karanlık bir tünele götürüyorlar"
Özellikle cumhurbaşkanlığı sistemine geçtikten sonra bir faşist rejimin inşası söz konusu oldu. HDP'yi kapatma çabası da bu sürecin bir parçası. Türkiye’yi daha karanlık bir tünele götürmek de israrlı oldukları görülüyor. HDP’ye yönelik bu tutum aynıı zamanda halkların bir arada yaşama iradesine de vurulan bir darbedir. Gergerlioğlu ve HDP kararında Sivil anayasa nedir, kastettikleri reform nedir, İnsan Hakları Eylem Planı nedir, bu da açığa çıktı. Bunların hepsinin içi boş ve oyalamaya dönük.
İçinde bulunduğumuz bu durum ancak Türkiye’nin iki kutuplu siyasetten çıkması ile mümkün olacak. Yani bir tarafta Cumhur İttifakı diğer tarafta Millet İttifakı duruyor. Sanki başka seçenek yokmuş gibi tutum sergileniyor ve her iki taraf toplumu sadece seçimlere odaklıyorlar. Üçüncü bir seçenek gerekiyor, devrimci demokratik bir halk seçeneği gerekiyor. "
TIKLAYIN-17 Mart'tan 17 Mart'a AKP'den HDP'ye kapatma girişimleri
"Siyasi gerilimler artacak"
Canan Yüce: "HDP'nin neredeyse tüm siyasal yaşamı boyunca nasıl bir baskı, şiddet, sistematik biçimde boğma, hareketsiz kılma operasyonları altında çalıştı. Bunca baskı altında 6 milyon oy alarak olağanüstü bir başarı elde etti.
HDP, aldığı oyun sayısından ve oranından çok ötede siyasal öneme ve etkinliğe sahip bir partidir. HDP, Türkiye'de Türk-Kürt, Alevi-Sünni, dindarlık-laisizm gibi toplumsal yapıdaki gerilimlerin üzerine çıkabilen ve her kesimi özgürlükçü, demokrat bir zeminde kapsayabilen bir partidir. Bu niteliğiyle toplumun çimentosudur.
Bu nedenle, HDP'nin kapatılması için açılan dava basitçe sadece HDP'yle gönül bağı olan yurttaş kitlesinin örgütlenme ve siyaset yapma hakkını ihlal etmeyecek, toplumun çoğunluğunu oluşturan emekçilerin ve ezilenlerin haklarının savunulmasında çok önemli bir mevzinin zayıflaması anlamına gelecek.
TIKLAYIN-Siyasi yasak istenen HDP'lilerin tam listesi
"Muhalefet göz yummamalı"
Bunun dışında, faşizmin kurumsallaşmasının önündeki en büyük, en dinamik siyasal güç olarak HDP'nin kapatılması, faşist diktatörlüğün yerleşmesinin yolunu açacak; toplumsal ve siyasal gerilimlerin artmasına neden olacaktır.
Sol/sosyalist partilere düşen görev açık ve nettir: HDP ile en güçlü dayanışmayı gerçekleştirmek, bugüne kadar olanaklarını sosyalist örgütlenmelerin tümüne açan bu partiye elden gelen en geniş desteği vermektir.
Muhalefet partilerinin HDP'nin kapatılmasına göz yumması diktatörce davranma niyetinde ve kapasitesinde olan bir siyasal gücün kendilerini de ezmesi için önün kırmızı halılar sermesi anlamına geliyor.
Muhalafet partileri, Saray iktidarına biat etmek istemiyor ama siyasi iktidarın "milli beka" kılıfı içinde önlerine sürdüğü tüm zokaları yutmaktan geri durmuyorlar. Umarız ki, bu kez, bu kritik noktada devletçi ve güvenlikçi kodlarının değil, Türkiye halklarının, geniş seçmen kitlelerinin yaşamsal çıkarları doğrultusunda hareket etme basiretini göstersinler." (RT)