Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu üyeleri, 3 Nisan 2019 Çarşamba günü Ankara’da bir araya geldi. Toplantıda, 31 Mart Seçimleri, tecrit ve açlık grevleri değerlendirildi. Toplantının sonuç bildirgesi HDP’nin web sayfasında yayımlandı.
Bildirgede, “Geleceğimiz, bizleri 31 Mart’a taşıyan bu dayanışmanın, kolektif zekânın ve çalışmanın gelişerek sürmesine; demokrasi, özgürlük, eşitlik ve barış mücadelesine bağlıdır.” denildi.
14 maddeden oluşan bildirge özetle şöyle:
“Her anlamıyla adaletsizliğin ve eşitsizliğin, baskı ve saldırıların yaşandığı bir seçim sürecini geride bıraktık. AKP-MHP ittifakı, güvenlik bürokrasisi başta olmak üzere devletin tüm maddi ve kurumsal imkânlarını kullanarak partimize karşı ağır bir saldırı kampanyası yürütmüştür.
“Hem AKP-MHP ittifakı tarafından yaratılan ve toplumun kutuplaştırıldığı, terörize edildiği, gerginliklerin körüklendiği ortam, kullanılan nefret dili ve üslubu, hem de seçim güvenliğinin sağlanmaması açısından demokratik ve adil bir yerel seçim süreci yaşanmamıştır.
“Partimiz üzerinde mutlak bir medya ambargosu uygulanmış, halklarımızın vergisi ile çalışmalar yürüten ve kamu kurumları olan TRT ve Anadolu Ajansı aracılığı ile partimiz aleyhine kara propaganda yapılmıştır. Kişisel Verileri Koruma Kanunu ve Anayasa çiğnenerek, İçişleri Bakanlığı ve İstihbarat Teşkilatı’nın marifetiyle adaylar hakkında fişler yayınlanmıştır. Partimize, seçmenlerimize, Kürt halkına, tüm muhalefete ve demokrasi güçlerine yönelik türlü saldırı, baskı, hakaret yapılmış, ülkeden kovma tehditleri savrulmuştur.
‘Halkımız nefret söylemine karşı oy kullandı’
“31 Mart Yerel Seçimleri ve sonuçları en az genel seçimler kadar iktidarı, muhalefeti, ekonomiyi, toplumu etkileyecek bir seçim olmuştur. İktidar tarafından halklar ve inançlar kutuplaştırılmak istenmiş, farklı düşünen herkese “terörist” damgası vurulmuş, beka propagandası ile toplumun korkularından oy devşirilmeye çalışılmıştır. Bütün bunlara rağmen, Türkiye halkları AKP-MHP ittifakının toplumu karşı karşıya getiren ve bölen siyasetine, yaygınlaştırdığı nefret söylemine karşı oy kullandı.
“AKP-MHP ittifakının durdurulabileceği, geriletebileceği ve demokrasi, adalet, hukuk, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin kazanılabileceği umudu tekrardan yaygınlaşmış, korku yerine cesaret büyümüştür.
“Batı’da kazandığımız belediye meclis üyelikleri ve temsil imkanları ile halkımız adına en doğru olan kararları uygulayacağız, bütün adaletsizlikler karşısında kararlı olarak duracağız ve bir denetleyici güç yaratacağız.
‘Kürt düşmanı politikalar iflas etti’
“Halkımız iradesine sahip çıkarak gaspçı kayyımlardan, AKP-MHP ittifakından belediyelerini geri almıştır. Savaş, kayyım, asimilasyon, kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı ve Kürt düşmanı politikalar seçim sonuçlarıyla birlikte tamamen iflas etmiştir.
“Halkımızın kayyımcı anlayışa karşı demokrasiden yana olacağını anlayan AKP-MHP ittifakı seçim hileleri, seçmen mühendisliği ile garnizonlardan ve tankların gölgesinden sonuç devşirmeye çalışmıştır. Özellikle Şırnak’ta tanklarla, zırhlı araçlarla sandık başına götürülme sahnelerini tüm Türkiye ve dünya izlemiştir. Siirt ve Şırnak gibi birçok kentte otobüslerle dışarıdan taşınan polisler canlı yayınlarda görülmüştür. Bu durum kayyımcı anlayışın başka bir yüzüdür. Kayyımcı anlayış kaybetmeye mahkûmdur. Sonuçlar da bunu göstermiştir.
‘Özeleştirel yaklaşım en temel ilkemiz’
“Elbette ki, partimizin bu seçimlerde kimi kayıpları da olmuştur. Kaybettiğimiz yerleri, halkımızın partimize yönelik verdiği mesajları da yetkili kurullarımızda değerlendirip, eksiklerimizi ve yanlışlarımızı saptama konusunda kararlıyız. Halkımızın şüphesi olmasın ki, eksiklerimizi ve yetmezliklerimizi görerek verilen mesajın gereğini mutlaka yerine getireceğiz. Özeleştirel yaklaşım en temel ilkelerimizdendir. Halkımızın bize verdiği iradeyi sonuna kadar savunacak, eksiklerimizden çıkaracağımız derslerle kendimizi de kentlerimizi de hep birlikte yöneteceğiz.
‘Ortak mücadele hatları güçlendirilmeli’
“Türkiye tarihinin en kitlesel, uzun erimli ve ortaya çıkaracağı sonuçlar itibariyle de en kritik açlık grevi eylemleri devam etmektedir. Bütün çabalara rağmen şimdiye kadar bu açlık grevlerine ilişkin yeterince toplumsal gündemleştirme, hassasiyet ve duyarlılık geliştirilememiştir.
“Açlık grevi eylemleri açısından tarihsel olarak en kritik olan yerler cezaevleridir. Hem koşulların ağır olmasından hem de dört duvar arasında yürütülmesinden dolayı bu tür eylemlerin kalıcı hasar gibi sonuçları ortaya çıkmaktadır. Tecrit politikasında ısrar, cezaevlerinde yaşama son verme eylemlerine sebep olmaktadır. Bu ölümlerin birinci dereceden sorumlusu tecridi uygulayan ve yapılan eylemleri görmezden gelen iktidar ve yöneticilerdir.
“Bu seçimlerde ortaya çıkan sonuç toplumsal muhalefete ve demokrasi güçlerine birlikte mücadele etme görev ve sorumluluğunu yüklemiştir. Unutulmamalıdır ki, AKP-MHP ittifakını geriletmenin yegâne yolu, ortak mücadele hatlarını güçlendirmekten geçmektedir.
“Gidişatı değiştirdik, nefes alınmasını sağladık, ama unutmayalım ki, bu bir yerel seçimdir. Şimdi demokrasi, barış, hukuk ve adalet mücadelesini büyütmek, ortak davranış zeminlerini geliştirmek için adım atma zamanıdır.
“Geleceğimiz, bizleri 31 Mart’a taşıyan bu dayanışmanın, kolektif zekânın ve çalışmanın gelişerek sürmesine; demokrasi, özgürlük, eşitlik ve barış mücadelesine bağlıdır. Yolumuz açık olsun. Umudumuz, cesaretimiz ve emeğimiz bol olsun." (EMK)