Dokunulmazlık fezlekelerinin görüşüldüğü Meclis Anayasa Komisyonu’nda çıkan gerginliğin ardından HDP’li vekiller komisyonu terk etti.
HDP’liler adına son konuşmayı yapan Mardin Milletvekili Mithat Sancar, “Emir geldi, bir an önce bu plan hayata geçecek, darbe planının en kritik kavşağı geçilecek, tek adam yönetimini esas alan bir başkanlık sistemi için bütün zamanlar, bütün imkanlar en etkili şekilde kullanılacak. Size gelen talimat böyle, anladığımız bu” dedi.
HDP’lilerin komisyondan ayrılmasıyla teklif kabul edildi.
TIKLAYIN: DOKUNULMAZLIK KOMİSYONU'NDA HDP SALONU TERKETTİ, TEKLİF KABUL EDİLDİ
“Önerilerimiz oldu, reddettiniz”
Tutanaklara yansıyanlara göre Sancar’ın Komisyon’daki son konuşması şöyle:
“Sevgili milletvekilleri, iki gündür bu Komisyonda pek çok konuyu konuşuyoruz, düzeltelim, konuşmaya çalışıyoruz. Bu Komisyonda fikirlerin ve sözün egemen olmasını, fikirlerin ve sözlerin yarışmasını sağlamak için elimizden geleni yaptık, uzun uzun anlattık bunları. Önerilerimiz oldu, en başta usule ilişkin. Mesela, bu mekanda bu toplantıları yapmanın doğru olmadığını söyledik.
“Bir Genel Kurul havasında yürüyen bir komisyon çalışması için şu Meclis binasında uygun bir komisyon odası, uygun bir çalışma odası bulunabileceğini söyledik, reddettiniz.
“Danışmanlarla ilgili hiç olmaması gereken bir tartışmayı, hiç büyümeyecek bir konuyu kriz haline getirdiniz. Bugüne kadar bu Komisyonun yaptığı bütün toplantılarda uyguladığı bir usulü şu toplantılarda, Anayasa’ya geçici madde ekleme gibi görünen ama Türkiye siyasi hayatının çok kritik bir dönemeci olduğunu ısrarla anlatmaya çalıştığımız şu toplantılarda uygulamamak istediniz, bu da kriz oldu.
“Şeffaf olsun dedik, izin vermediniz”
“Dedik ki: ‘Kim ne derse ve ne yaparsa yapsın kamuoyu görsün, şeffaf olsun, basın izlesin, canlı yayın yapsın, bizim saklayacak bir şeyimiz, anlatamayacak bir meselemiz yoktur. Sözü sonuna kadar, hakkını vererek kullanacağımızdan eminiz, kendimize güvenimiz bu konuda tamdır.’ Ona da izin vermediniz.
“Dedik ki: Kapalı devre yayın yapın, bütün kamuoyu izlesin; kim ne diyor, kim ne yapıyor görelim, toplum görsün.’ Reddettiniz. Mola istedik, onu bile vermemek için elinizden geleni yaptınız. Daha önce molalar mecburi kesintiler olarak yaşandı. Bugün öğlen yemeği de yenmedi, akşam yemeğinde de sandviçler dağıttınız. Tüm bunları ayrıntılı olarak söylememin tek nedeni var: Aceleniz olduğu çok belli, çok aceleniz var.”
“Çok aceleniz var”
“Çok aceleniz var Sayın Başkan, anladık bunu. Siz bizim bütün bu önerilerimizin zaman kazanmaya, şu toplantıları iki gün daha uzatmaya yönelik olduğunu sandınız, bizi bununla itham ettiniz.
“Size açık söyledik, böyle bir niyetimiz yok. Bunu diyalog arayışımızla da kanıtladık. Sayın Şentop’la, Sayın Bostancı’yla bu konuları görüştük. ‘Komisyon toplantılarını nasıl hakkını vererek yürütebileceğimiz konusunda birlikte yöntem arayalım’ önerisinde bulunduk.
“Her krizden sonra diyalog için sizlerle görüştük, görüşmek istedik. Derdimizi uzun uzun anlattık, anlatmak istedik, anlattığımız kanısındayız.
“Hukuk dışı operasyon var”
Anayasa’ya aykırılığa tekrar dönmeyeceğim. Ortada çok açık, hukuk dışı bir operasyon var. Sadece Türkiye Anayasası’na değil evrensel hukuk ilkelerine ve uluslararası insan hakları normlarına tamamen aykırı bir işlem yapmak istediğinizi sizlere uzun uzun göstermek istedik.
“Bunun vebalinin ağır olacağını, tarih karşısında, toplum karşısında, vicdanı olanlar için de vicdanlarına karşı bu hesabın mutlaka verileceğini de anlatmaya çalıştık. En son, milletvekillerine söz hakkı konusunda süre kısıtlaması getirdiniz. Üstelik bunu hiç tartışmaya açmadan oylamaya sundunuz.
“Derdimizi tutanaklar yazdı, tarih değerlendirecek”
“Anlaşılıyor ki gerçekten aceleniz var ve sanıyorsunuz ki bizim geciktirme niyetimiz var. Yok Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarımın ve bizim geciktirme niyetimiz yok, bizim bir şeyden korkumuz yok. Yanlış yaptığımız, adaletsiz yaptığımız, haksızlık yaptığımız herhangi bir şey olmadığından adımız gibi eminiz.
“Adalet için, barış için, burada demokrasi için, bunun canlı kalması için, bunun darbe yememesi için bütün gücümüzle uğraştık. Sözlerimizi söyledik, derdimizi tutanaklar yazdı ve tarih, halklar değerlendirecek.
“Ne anlatmak istedik?”
“Biz ne anlatmak istedik, neden buradaydık? Bizim ne dokunulmazlıklar kalkınca yargılanmaktan ne de tutuklanıp cezaevine atılmaktan yana herhangi bir korkumuz yok. Bunu sizlere defalarca anlatmamıza gerek yok.
“Bizim kaybedecek bir şeyimiz yok; bizim kaybedecek en önemli değerimiz, bu toplumun barışı, barış umudunu, demokrasi umudunu kaybetmesidir. Bizim en büyük değerlerimiz bunlardır, ne malımız mülkümüz var, ne makamımız var, ne ikbal şehvetimiz var. Hiçbir şey kaybetmeyeceğiz.
“Adaletsizliğe direnmeye çalıştık”
“Değerli yoldaşlarım, milletvekili arkadaşlarım söylediler. Bizim buradan çıkacak bir kararla yargılanmamız ve cezaevlerine atılmamız olsa olsa bizim için bir şeref madalyasıdır. Bu kadar büyük adaletsizliğe, haksızlığa direnmeye çalıştık. Kendimiz için değil barış için, demokrasi için ve bunların umudunun canlı kalması için yaptık bunu.
“Ama siz fiziksel olarak –şu Komisyonun haline bakın- ortamı en elverişsiz hale getirdiniz. Kapı polis dolu, saldırıların hepsi kayıttadır, kim ne yaptı hepsi tek tek görüntülenmiştir. Sindirmeye çalıştınız, hukuku ihlal ederek bizim burada sözümüzün etkili bir şekilde çıkmasını engellemeye çalıştınız. Sadece Komisyon üyelerinin konuşması yeterli değil, dokunulmazlıkla ilgili görünen bu tartışma, buradaki bütün vekilleri tek tek ilgilendiriyor.
“Size gelen talimat böyle”
“Nedir aceleniz?’ diye sorduk, açıklamadınız ama biz biliyoruz acelenizin neden olduğunu: Emir geldi, bir an önce bu plan hayata geçecek, darbe planının en kritik kavşağı geçilecek, tek adam yönetimini esas alan bir başkanlık sistemi için bütün zamanlar, bütün imkanlar en etkili şekilde kullanılacak.
“Size gelen talimat böyle, anladığımız bu.
“Biz bu tiyatronun figüranı olmayacağız”
“Biz sözlerimizi söyledik, bundan sonra bütün çabamızla bir demokrasi platformuna çevirmeye çalıştığımız bu atmosfer, bu ortam, bu akşam itibarıyla müsamereye dönüşmüştür, bir tiyatroya dönüşmüştür. Biz bu tiyatronun figüranı olmayacağız.
“Biz, herhangi bir korkumuz olmadığını da şimdi göstereceğiz size. Sizleri vicdanınızla, burada size destek verecek diğer vekillerle, halkın vicdanında, tarihin bilincinde mahkûm edecek davranışlarınızla baş başa bırakmak için komisyon toplantılarını terk ediyoruz. Hiçbir zaman boyun eğmedik, eğmeyeceğiz, bunu bilin!
“Sevgili CHP’li dostlarımızın hepsini tenzih ederim. Bülent Tezcan’a da cevap vermeyeceğim. Onu da kendi vicdanıyla baş başa bırakıyorum. Bu oyun sizindir!” (BK)