Fotoğraf: MA
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven ve HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Hülya Alökmen, Kürtçe şarkı söyleyip halay çekmekten verilen iletişim ve görüş yasağı kararına karşı tutuklu bulundukları Elazığ İnfaz Hakimliğine itirazda bulundu.
Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi idaresinin kararına karşı yapılan itiraz, bugün (15 Eylül) duruşmalı olarak incelendi.
MA'nın haberine göre, duruşmalı incelemeye katılan Güven ve Alökmen, Kürtçe savunma yapma talebinde bulundu. Ancak, hakim Güven ve Alökmen'in Türkçe bildiğini ve tercüman ücretinin kendileri tarafından karşılanması koşuluyla Kürtçe savunma yapabileceğini belirtti. 2 kadın siyasetçi de tercüman ücretini ödemeyi kabul etmedi.
"Türkçeyi bildiği görüldü"
Hakim, tercüman ücreti ödemeyi kabul etmeyen Güven ve Alökmen'in "susma hakkını kullandığını" kabul ederek, bunu tutanak altına aldı:
"Hükümlü savunmasında: 'Kürtçe ifade vermek istiyorum, tarafıma tercüman atanmasını istiyorum, ancak tercüman ücretini karşılamak istemiyorum' dedi. Hükümlüye tercüman ücretini ödemesi halinde CMK 202. maddesi gereğince Hakimliğimize tercüman getirileceği, tercüman ücretini ödemek istememesi ve Kürtçe konuşmak istemesi halinde susma hakkını kullanmış sayılacağı konusunda ihtarat yapıldı. Hükümlünün infaz hakimin Türkçe olarak sorduğu soruları anladığı ve dosya içerisindeki dilekçelerinden de görüleceği üzere resmi dil olan Türkçeyi bildiği görüldü. Hükümlü Türkçe bildiği, sorulan sorulara Türkçe olarak cevap verdiği, disiplin soruşturması esnasında alınan savunması ve Hakimliğimize hitaben yazmış olduğu dilekçesinin Türkçe olduğu anlaşıldığından tercüman ücretini karşılamak istememesi nedeniyle susma hakkını kullandığı kabul edildi."
Hazır edilen tercümana izin verilmedi
Tercüman talebini öncesinde bildirdiklerini ifade eden Güven ve Alökmen'in avukatı Serdar Çelebi, yanlarında tercümanlık yapabilecek yetkinlikte bir kişiyi de getirdiklerini ve duruşma salonu dışında hazır ettiklerini aktardı.
Hakim, duruşma dışında hazırlanan tercüman aracılığı ile Güven ve Alökmen'in savunmasının alınması talebini reddetti.
"Savunma hakkı ihlali"
Av Çelebi, talebin reddedilmesinin savunma hakkı ihlali olduğunu belirterek şöyle dedi:
"Duruşma salonu dışında hazır olan tercüman dışında başka bir tercüman hazır edilerek tercümanlık ücretinin de müvekkile yükletilmek istenmesini kabul etmiyoruz. Bu savunma hakkının ihlalidir. Bizce keyfidir, zira birçok mahkemede biz avukatlar dahil yeri geldiğinde yemin ederek tercümanlık yapmaktayız. Bunun için bir devlet memuru olmak, adliyenin herhangi bir kaleminde çalışmak zorunluluğunu düzenleyen yasal bir durum yoktur.
"Müvekkil beyan etti, savunma yapmak istemektedir. Bu nedenle mahkeme bize sırf tercüman ücretini ödetmek istemesinden kaynaklı bunu susma hakkı olarak kabul etmesini kabul etmiyoruz. Bu konuda açık hüküm vardır. Anayasaya göre mahkeme huzurunda kendisini ifade etme hakkına sahiptir."
Av. Çelebi, suçun şahsiliği ilkesine işaret ederek, gereksiz marş söylemekten verilen iletişim cezasının, kimin eylemi yaptığına bakılmaksızın koğuşta bulunan tüm tutuklulara verildiğini hatırlatarak, bunun suçun şahsiliği ilkesine aykırı olduğunu ve bu disiplin cezasının kaldırılmasını talep etti.
Hakimlik, kamera kayıtlarının incelenmesi için istenmesine, bu karar yerine getirildikten sonra dosyanın mütalaa için savcılığa gönderilmesine karar verdi.
Ne olmuştu?
Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi'nde aralarında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Eşbaşkanı Hülya Alökmen Uyanık ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkan Yardımcısı Fethiye Ok Çiçek'in de bulunduğu 9 kadın mahpus hakkında 15 Ağustos günü Kürtçe şarkı söyledikleri gerekçesiyle disiplin soruşturması başlatıldığı öğrenilmişti.
Başlatılan soruşturma kapsamında haklarında hazırlanan tutanakta, kadın mahpusların söyledikleri Kürtçe şarkılar ve sözler "anlaşılmayan bir dilde sözlü halay çektikleri", "anlaşılmayan dilde marş okudukları" şeklinde yazılmıştı.
Soruşturma kapsamında 9 kadın tutukluya 1 aylık iletişim ve görüş yasağı cezası verilmişti. (KÖ)