Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar - Başaran, partisinin Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında kadın gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.
“Adalet reformundan söz edenler hukuk uygulamıyor”
Acar – Başaran’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Açlık grevleri: Açlık grevleri sonlandırılırken Adalet Bakanı ve iktidarın sözcüleri açıklamalar yaparak, Sayın Öcalan üzerinde sürdürülen tecridin herhangi bir hukuki temeli olmadığını, görüşme için herhangi bir hukuki engelin olmadığını ifade etmişlerdi.
Yapılan görüşmelerden sonra maalesef ülkenin gündemi tekrar tecrit oldu. Uzun yıllardır ısrarlı bir biçimde ifade etmemize rağmen iktidar bu problemi, bu hakikati görmezden gelerek siyaset üretmeye çalışıyor. Bu ülkenin en temel problemini yok sayarak siyaset üretmeye, bu ülkenin en temel problemini yok sayarak gününü geçirmeye devam ediyor.
Bu ülkede adalet reformundan söz ederken, insanlık suçunu iktidarın, devletin kendisi, AKP-MHP ittifakının kendisi işlemeye devam ediyor. CPT raporlarına, bu ülkenin imzaladığı uluslararası sözleşmelere göre tecrit insanlık suçudur. Bu insanlık suçunu işleyenler bugün ülkeyi yönetme, bu ülkede reformlar yapma iddiasını taşıyor. Ama biz bu yolun yol olmadığını, bu yaklaşımın çözüm getirmediğini, tecridin iktidarı da her gün biraz daha çıkmaza sürüklediğini bir kez daha ifade ediyoruz.
“Eş başkanlık sistemi hedef alındı”
Erkek şiddeti: İçişleri Bakanı Türkiye'de son yıllarda ortaya çıkan kadın katliamlarını görmezden geldi. Bakın, sadece 2020 yılında 300'den fazla kadın katledildi. Bunların büyük bir çoğunluğu birinci derecede yakınları olan erkekler tarafından katledildi. Ama İçişleri Bakanı bir ‘Erkeklik Bakanı’ olarak, her gün bu istatistikleri çarpıtarak, bu katliamları meşrulaştırarak çözüm bulmaya çalışıyor. Toplumu, kadınları sindirmeye çalışıyor.
İçişleri Bakanı, yüzde 21 bir düşüş olduğunu söylüyor ama biz bunun doğru olmadığını biliyoruz. Keşke ifade ettiği bir biçimde olsa. Keşke İçişleri Bakanı görevini yapsa. Keşke erkekliği savunmak yerine kadınları savunsa, koruma sağlasa. Yapmıyor değil yapamıyor, yapamayacak da.
Leyla Güven’in tutuklanması: Leyla Güven suç işlediği için cezaevinde değil, Leyla Güven bu tekçi militarist erkek egemen sisteme karşı mücadele ettiği için yargılandı. Bu mücadeleyi yürüttüğü için şu an cezaevinde rehin tutuluyor.
Benzer bir biçimde Kars Belediye Başkanımız Şevin Alaca ile ilgili 133 sayfalık bir iddianame hazırlanmış Bu iddianamenin tümü eş başkanlık sistemi üzerine kurgulanmış. Eş başkanlık sistemi terörize edilerek hedef alınmış. Ne eş başkanlık sistemi ne bu erkek egemen sisteme, ideolojiye karşı mücadele suç kabul edilemez. İktidar yargısıyla, savcısıyla, polisiyle kadınların mücadelesini ortadan kaldırmaya çalışıyor. Biz bu zihniyeti tarihte çokça gördük.
Orta Çağda kadınlar engizisyon mahkemelerinde yargılandılar. Kadınlar Orta Çağ’da cadı olarak tanımlanıp yakıldılar. Bugünkü 21’inci yüzyıl Türkiye’sinde kadınlar cadı olarak yakılmıyor olabilir ama erkek egemen sisteme karşı mücadele ettikleri için yargılanıp 22 buçuk yıl ceza alıyorlar. Kadın özgürlükçü sistem nefret yaratıyor gibi bir algı yaratıyorlar. (EMK)