Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
Yıldırım, tutuklu milletvekilleri, HDP’li vekil Alican Önlü’nün aracını aramak isteyen astsubay, Uğur Kaymaz’ın heykelinin kaldırılması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen öğretmenin başvurusunu reddi konularında konuştu; gazetecilerin açlık grevinin 96. Günündeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile bedelli askerlik konularındaki sorularını yanıtladı.
“Hukuk garabeti devam ediyor”
Yıldırım’ın konuşmasında öne çıkan ifadeler şöyle:
“Eş genel başkanlar ve milletvekilleriyle ilgili hukuk garabeti devam ediyor. Baluken, 30 Ocak’ta asıl mahkemesinde üç üyenin ortak oyuyla tahliye edildi. Ancak herhangi bir atama dönemi olmamasına rağmen şu anda Baluken’i tahliye den mahkemenin yerinde yeller esiyor.
“Şırnak Milletvekilimiz Ferhat Encü, tutuklu olduğu dosyadan tahliye edilmiş ancak birkaç gün sonra tekrar AKP’nin talimatıyla bitişik odadaki başka bir hakim tarafından tutuklanmıştı. Geçen hafta da dört yıl yedi ay hapis cezası verildi. Ferhat Encü neye binaen dört yıl yedi ay ceza aldı? İktidarın kuyruğuna takılmış, korku politikalarına boyun eğmiş basında belirtildiği gibi ne bir örgüt bağlantısı ne de silah taşıma vardır. Encü sokakta yürüyüşe katıldığı için, halkıyla birlikte olduğu için ceza almıştır.
Alınan cezalar daha önce temyiz edilir ve Yargıtay’da görülürdü. Ama şimdi, bölge istinaf mahkemeleri bir ay gibi kısa bir sürede, şekli bir incelemeyle bu cezaları onaylıyor. Bölge istinaf mahkemeleri partililerimizi cezalandırmak üzere kurgulanmıştır.”
“Meclis Başkanının çavuştan haberi var mı?”
“Dün Dersim Milletvekilimiz Alican Önlü’nün aracı ne olduğunu anlamadığımız, örgütsel bağlantısını çözemediğimiz bir çavuş tarafından durdurulmak istendi. Biz araçlarımızı bir ulaşım mekanizması olarak kullanırız. Küstahça tavırlarla, ruhunu 15 Temmuz darbeci zihniyetten alan, örgütsel bağlantısı da oraya tekabül eden astsubay cesaretini nereden almaktadır?
“Bu saatten sonra bu çavuşun Gülenci olup olmadığı noktasıyla ilgili değiliz. Çünkü tüm Meclis çalışmalarında açığa çıkan cevaplarda da görülmüştür ki mesele Kürtler olunca AKP ve Gülenciler ortaktır.
“Bu çavuşun arkasında kim var? Arkasındaki ilk kişi Vali. Dersim’i Tuncelileştirmek ve AKP’lileştirmek üzere görevlendirilmiş. O çavuşun arkasında duranlar 15 Temmuz’un arkasında duruyor demektir.”
“Bu çavuştan Meclis başkanının, İçişleri Bakanının haberi var mıdır? Eğer bu çavuşla ilgili etkin soruşturma yürütülmez, işlem yapılmazsa bir gün bunun arkasındaki bağlantılar yargı önünde sorulacaktır.”
“Üçüncü heykeli de yıktılar”
“Van Çatak’ta yapılan köprü kayyum tarafından yıkıldı. Halkın ihtiyacını gören, kentle kırsal arasında bağlantıyı sağlayan bir köprü niye yıkılır?
“AKP’li kayyumlar üçüncü heykeli de hafta sonu yıkmıştır. Kızıltepe kayyumu 12 yaşında 13 kurşunla öldürülen masum bir çocuğun heykelini yıkmıştır. Uğur Kaymaz’ın öldürülmesine ilişkin dava ise cezasızlıkla sonuçlanmıştır. Orhan Doğan Anıtı, Uğur Kaymaz Anıtı, Roboski Anıtı literatürde olmayan kayyumlar eliyle yıkılmıştır.”
“Şekli bir komisyon”
“Yedi kişilik bir OHAL komisyonunun kurulmuş olması 11 aylık sonu gelmez hukuksuzlukların mağduriyetlerini kapatmak için asla şifa olacak bir hukuki yapı değildir. Herhangi bir derde deva olmayacaktır bu komisyon. Yedi kişi 100 binin üzerindeki dosyayı nasıl inceler, hangi sürede bitirir, ne kadar sağlıklı olur. Şekli bir komisyondan başkaca bir şey değildir.
“Bugün AİHM’in verdiği karar da alabildiğine problemlidir. Meclis’in kapatılmak istenmesi AKP’nin ülkeye dair akış açısının sorunlu olduğunun göstergesidir. Biz Meclis’in kapanmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü ülkenin gündemi AKP’nin suni gündemi değildir. Ülkenin gündemi ekonomik, diplomatik krizlerin ülkeyi sarmalamış olmasıdır. Meclis’in açık tutularak toplumsal meselelere çözüm bulunması gerekmektedir.”
"Gülmen ve Özakça serbest bırakılmalı"
Gazetecilerin soruları:
* AKP Genel Başkan Yardımcısının eşinin, Cumhurbaşkanı ile sohbeti sonrası bedelli askerlikle ilgili Twitter'da bir paylaşımı oldu. Sizin bedelli askerlikle ilgili düşünceniz nedir?
“Askerlik zorunlu olmaktan çıkmalıdır. Zengin, yoksul kim istiyorsa gitsin. Askerlik gönüllülük temelinde olmalıdır.”
* Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 95. Gününe geldiler. Bu konudaki değerlendirmeleriniz nedir?
“Kendilerinin direnişi, mücadelelerinin büyüklüğü önünde mahcubuz. Onların dışarıdayken açlık grevlerine başlama gerekçeleri tüm vicdanları sızlatmıştır. İşimizi istiyoruz dediler ki bundan daha meşru bir şey olamaz. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutukluluk hali hepimizin tüm siyaset kurumunun mahcubiyeti ve utancıdır. Bir an önce serbest bırakılmalılar. Kritik aşamaya varmadan önce tedavilerinin yapılması ve elbette taleplerinin kabul edilmesi gerekir.” (BK)