Haberin İngilizcesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Oluç, konuşmasına görevden alınıp yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Kayapınar Belediyesi Eşbaşkanı Keziban Yılmaz, Bismil Belediyesi Eşbaşkanı Orhan Ayaz ile Kocaköy Belediyesi Eşbaşkanı Rojda Nazlıer’in bu sabah (21 Ekim) polis operasyonuyla gözaltına alınmasına tepki göstererek başladı.
"Toplumsal muhalefete gözdağı"
Oluç’un konuşmasından satırbaşları şöyle:
“İktidar Kürt halkına; ‘Senin iradeni gasp ederim’, ‘Sen seçtiysen sayılmaz’, ‘Senin için hukuk yok’, ‘Kürtsen belediye başkanı olamazsın’, ‘Kürtsen kendi ilini beldeni ilçeni yönetemezsin’ diyor.
“İktidar, savaşı bahane edip halkın iradesini gasp etmeye devam ediyor. Bu aslında çok açık bir siyasi darbe sürecidir. 31 Mart seçimlerini yok sayma süreci devam ediyor. Bu demokratik siyaseti ortadan kaldırma hamlesi, tüm toplumsal muhalefete bir gözdağıdır.
“Buradan toplumsal ve siyasal muhalefete bir çağrı yapmak istiyorum. Belediyelere teker teker kayyım atanmasına bir tutum almadığınız zaman aslında demokratik siyasetin siyasi bir darbe süreciyle ortadan kaldırılmasına göz yumuyorsunuz demektir. Ve bu er ya da geç gelir, bütün toplumsal ve siyasal muhalefeti vuran bir dalga haline dönüşür. O nedenle susmanız ve görmezden gelmeniz kesinlikle doğru bir tutum değildir. Şimdi susma zamanı değildir.
“Bir vekil başına 15 polis düşüyor”
“Baskılar iktidarın savaş politikaları karşısında faaliyetlerimizi engellemek üzere sürdürülüyor. Şurada bir fotoğraf göstermek istiyorum. İbretlik. Kalkanların ve polis ordusunun ortasında 4 tane vekilimiz duruyor. Neredeyse bir vekil başına 15 polis düşüyor. Ne yapmak istiyor vekillerimiz? Açıklama yapmak istiyorlar. Yani demokratik siyasetin nasıl gasp edildiğini ortadan kaldıran tek bir örnek. 'Vekillere bunu yapan halka neler yapar' havasını yaratmak için bu örnekleri yaratıyor.
“Yüzbinlerce insan yerinden yurdundan edildi”
“Bütün bir toplumu kendisiyle birlikte işlediği suçlara ortak etmeye çalışıyor. Sesini yükseltenler, ‘savaşa hayır, barış istiyoruz’ diyenler iktidarın işlediği suçlara ortak olmayı reddedenlerdir. Son derece demokratik ve meşru bir durumdur bu yaptıkları. Şimdi sormak istiyoruz; bu yaptığınız, uyguladığınız politikalarla savaş ve işgal girişimlerinizle beraber Türkiye’ye ne kazandırdınız?
"Hem içeride hem dışarıda düşmanlık tohumları ektiniz. Yüzbinlerce insan yerinden yurdundan edildi. BM’nin verdiği rakamlar 165 binin üzerinde, yerel kaynaklara göre 300 binin üzerinde insan yerinden, evinden oldu. Bu mu Türkiye’ye kazandırdığınız? Türkiye’de yaygın bir milliyetçilik dalgası estirilerek kendi iktidarınızı konsolide etmeye, tahkim etmeye çalışıyorsunuz ama toplumsal barışı her geçen gün bir daha zedeliyorsunuz.
“Emek sömürüsü her geçen gün arttı”
"Peki yolsuzluğu, işsizliği ve ekonomideki kötü gidişi mi engellediniz bu yaptıklarınızla? Yok! Yolsuzluk, işsizlik ekonomideki kötü gidişin konuşulmamasını sağladınız. Zaten bunu yapmak için bu adımları attınız. 2019’un ilk 9 ayında günde 4 bin kişi işsiz kaldı. AKP 9 ayda 1 milyon 65 bin yeni işsiz yarattı. Savaş politikalarınızın işsizlere bir faydası oldu mu? Olmadı. Emek sömürüsü her geçen gün arttı. Zamları durdurabilecek mi savaş politikalarınız? Hayır. Tam tersini yapacak. Şu birkaç hafta içinde yaptıklarınızın Türkiye’ye kazandırdığı hiçbir şey yok ama kaybettirdiği çok şey var.
“Sorunları çatışmayla çözemezsiniz”
Bu ülkenin savaşla, çatışmayla çözeceği hiçbir sorunu yoktur. Bu ülke sorunlarını Kürt sorunu da dahil olmak üzere barışla, konuşarak, müzakereyle çözmek zorundadır. Türkiye’nin tek denemediği yol, barış yoludur ve bu barış yolunun mutlaka denenmesi gerekir. Siz o bölgede, Suriye’nin kuzeyinde ve doğusunda demografik bir değişim yapma planınızdan mutlaka vazgeçmeniz gerekiyor. Suriye’nin kuzeyinde ve doğusunda yaşayan insanların yerlerinden, yurdundan, evlerinden edilerek, oraya başka insanların taşınması hedefinizden vazgeçmeniz gerekiyor. Orada yaşayan Kürtleri Mars’a mı, Afrika’ya mı göndermek istiyorsunuz? Nedir yapmak istediğiniz?” (RT)