Halkların Demokratik Partisi (HDP), Bakırköy Halk Pazarı’nda “Darbeye Karşı Demokratik Direniş” mitingi düzenledi.
Mitinge HDP’li vekillerin yanısıra, HDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel de katıldı.
Darbeye Karşı Demokratik Direniş mitingi, geçen sene HDP’nin Diyarbakır mitingine düzenlenen bombalı saldırıda hayatını kaybedenler için saygı duruşuyla başladı.
Miting öncesi polis güvenlik önlemleri alırken, alanda bomba araması yapıldı ve Bakırköy Metro giriş çıkışlarında vatandaşlar arandı.
Mitingin ardından kitle dağılırken, polis birçok kişiyi gözaltına aldı.
Tuncel: 1 Kasım’dan bu yana darbe söz konusu
DBP Eş Başkanı Tuncel, sokağa çıkma yasakları nedeniyle zarar gören vatandaşlarla dayanışma çağrısı yaparken, şöyle knuştu:
“Bugün 5 Haziran, tam bundan bir yıl önce meydanlar ‘başka bir dünya mümkün’ mitinginde, seçime iki gün kala Amed’e bomba patlattılar. Biz bunu aslında demokrasiye atılmış bir bomba olarak görüyoruz. 5 Haziran’da demokratik siyasete atılan bombalarla Türkiye’yi yeni bir sürece sokuldu.
“Diyorlar ki ‘Ne oldu da birden savaş başladı, savaş şehirlere neden geldi?’ Kürtler parlamentoda temsil edilmesin, ezilenler temsil edilmesin diye bu savaş başlatıldı. Bu seçim sonuçlarını yok saydılar ve darbe yaptılar. 1 Kasım seçimlerinden bu yana bir darbe söz konusu.
“Biz demokrasilerde, özgürlüklerde ısrar ediyoruz. Eş Genel Başkanımız Kamuran Yüksek, konuştuğu için, halk ile birlikte olduğu için cezaevinde. Yöneticilerimiz Seve Demir, Mehmet Tunç’u katlettiler. Hurşit Kütler’in nerede olduğunu bilmiyoruz. Bunları saydığımız yerde demokratik siyaset var diyebilir miyiz?”
Demirtaş: AKP dini diye bir şey var
HDP Eş Başkanı Demirtaş, 7 Haziran’dan bu yana yaşananlara değinirken, 7 Haziran seçimleri öncesi 160 teşkilatlarının saldırıya uğradığını hatırlattı. Demirtaş, dokunulmazlıklarının kaldırılmasına, Gezi direnişine, sokağa çıkma yasaklarına ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üniversite diplomasıyla ilgili tartışmalara değindi.
“Onlarca yıldır gizli ajandaları ile sinsi bir şekilde saraydaki zatın öncülüğünde hareket eden bir grubun hazırlık yaptığını da biliyoruz. Sivil toplum alanında kendine bağlı sivil toplum örgütü oluşturmuş. Devlet içinde devlet oluşturmuş. Bir din devleti hazırlığı değil bu. Bu şekilde tanımlarsak eksik kalır. AKP dini diye bir şey var. Haşa kendine has bir peygamberlik yarattı.
“Çay toplamaya giden Yargıtay Başkanı bizi adil yargılayabilecek mi?”
“Dokunulmazlıklar da bundan bağımsız bir şekilde ele alınamaz. Buradan bir kez daha, Adalet Sarayı altında miting yaparken, bugün yargı sesini çıkarmayacaksa, bir daha da sesini çıkarmasın. Yargıtay Başkanı’nı mevsimlik işçi gibi çay toplamaya götürüyor. Bugün sesinizi çıkaramıyorsanız, ne zaman sesinizi çıkaracağınızı bilmiyorum.
“Önümüzdeki günlerde yargılamalarımız başlayacak. Biz yargılanmaktan korkmuyoruz. Çay toplamaya giden Yargıtay Başkanı bizi adil yargılayabilecek mi? Bazı savcılar, hepsi değil, bizi yargılamak için hazırda bekleyenler var, biz de sizi sabırsızlıkla bekliyoruz. Bakalım kim kimi yargılayacak. Yargılama yapamazsınız, AKP’nin komisyonu haline gelmişsiniz. Asıl sanık sandalyesine Saray’daki zatı oturtacağız.
“Diploma olsaydı, caddelerde sallanıyordu”
“Şimdi öylesine tuhaf bir durumla karşı karşıyayız ki, bunun diploması gündem konusu oldu. Diploman var mı yok mu açıklamanı istiyoruz. Dün verdiği cevaba bir bakın. Rektöre çağrı yapıyor. Diplomanın sende olması lazım. Sen belediye başkanı adayı, milletvekili, Başbakan ve cumhurbaşkanı oldun. Sen bir dosya hazırladın. Bu yoksa… Vardıysa şimdi pankart haline getirilmiş ülkenin caddelerinde sallanıyordu.
“Niyetim yoktu ardına düşmeye ama bugün başvuru yapacağız. Dosyasını açsınlar. Bir insanın üniversite diploması olması onu daha değerli yapmaz. Ancak, bir kişinin Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için üniversite diploması gerekiyor. Biz senin Cumhurbaşkanı olmak için ‘ehliyetin var mı yok mu?’ onu merak ediyoruz”
“Ülkenin garantisi direnenler olacak”
“Biz çocuklarımıza özgür yarınları bırakma sözü verdiysek, Nusaybin’de, Cizre’de özgürlük sözü verdiysek bunun bir bedeli var. Buna yürek verenler bu bedeli vermeyi göze alacaklar. Ama bu bedeli verecek olan son nesiller biz olmalıyız.
“Bu ülkenin geleceğinin garantisi sizsiniz. HDP’yi tek kastetmiyorum, HDP’nin dışında da direnenler var. Bir mücadele birliğinin oluşması gerekiyor. Hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Bugün yapamazsak yarın yapacak takat bile kalamayabilir. Bugün yapacak gücümüz var. Bu kadar gücümüz var ise tuttuğumuzu koparmamız lazım. Saraydakinin kabuslarını bitirmeliyiz. Nasıl Saray’dakini alaşağı yapacağız. Bu ülkenin başka kurtuluşu yok. Biz gücümüzü sizden aldıysak, ilkelerinize bağlı kalacağız. Sadece mitingde bir araya gelmemiz yetmez, her yerde direnişi büyütmemiz lazım.” (ÇT)
* Fotoğraflar: Filiz Kerestecioğlu / Facebook