HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, "Demokrasinin Güçlendirilmesi İçin Uluslararası Sözleşmelerin Tanınmasına ve Bazı Temel Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ni TBMM Başkanlığı'na sunduğunu söyledi.
İç güvenlik tasarısı
Teklifin yasalaşmasının çözüm sürecinde "bir alan temizliği" olacağını belirten Kürkçü, iç güvenlik yasa tasarısına da değindi.
Tasarının kabulüyle Türkiye’nin kesin olarak bir polis devletine döneceğini söyledi. Tasarının görüşülmesinin ertelenmesini de değerlendirdi.
“Bu paket gündemdeyken bir çözüm sürecinin işletilmesi eskisi gibi kolay olmayacaktır. Hangi sebeple geciktiriyorlarsa sonsuza kadar geciktirmelerini tercih ederiz."
Kanun teklifi
Ertuğrul Kürkçü’nün verdiği kanun teklifinin genel gerekçesinde, AKP hükümetlerinin “12 Eylül darbeci generallerinin çıkarttığı kanunlarla yönetmeyi, siyasal rejimin çerçevesini bu kanunlarla belirlemeyi, bu askeri diktatörlük rejiminin kurduğu devlet aklı doğrultusunda uluslararası sözleşmeleri kabul etmemeyi ve sözleşmelerdeki çekinceleri korumayı” sürdürdüğü belirtildi.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin modern demokrasiler içinde saygın bir yer edinebilmesi için, öncelikle bu temel kanunları değiştirmesi ve siyasal demokrasinin evrensel standartlarının görünür olduğu uluslararası sözleşmeleri imzalaması, imzaladığı ama çekince koyduğu uluslararası sözleşmelerdeki çekinceleri kaldırması bir gerekliliktir.”
Kanun teklifinde, öngörülen reformlar barış ve çözüm sürecinin ilerletilmesi açısından güven inşasını sağlayıcı ilk adımlardan biri olarak tanımladı.
Çözüm süreci
Genel gerekçede, çözüm sürecinde varılacak çözümün “yeni bir yaşamı, yeni toplumsal, kültürel ve siyasal ilişkileri ve buradan doğacak olan ortak yaşamı güvence altına alacak yeni bir anayasal düzeni gerektireceği” vurgulandı.
“Bu tasarı bambaşka bir yasama süreci gerektirecek olan bu ihtiyacı ikameyi değil, ‘çatışma çözümü’ için gerekli siyasal ve hukuki iklimin inşası bakımından elzem olduğu halde on yıllardır birbirini izleyen hükümetlerce ötelenen bazı temel düzenlemelerin gerçekleştirilmesini hedeflemektedir.
“16 Temmuz 2014’te yürürlüğe giren 6551 sayılı “Çözüm Yasası” hükümeti bu doğrultudaki önlemleri almakla yükümlü kılmıştır. Buna karşın, hükümetin yasanın çıkışını izleyen aylardaki yürütme ve yasama pratiği özgürlük-güvenlik dengesini güvenlik yönünde çökertmiş, geçtiğimiz ay TBMM’ye dayatılan ‘iç güvenlik’ paketiyle toplum bir polis devletinin inşası ihtimaliyle yüz yüze bırakılmıştır. “
Çekinceli sözleşmeler
Teklifte şu sözleşmelere koyulan çekincelerin kaldırılması istendi.
* Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme
* Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme
* Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 1 No'lu Ek Protokol
* Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı
* Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi
Teklifte ayrıca “Kyoto Protokolü ile Cochobamba Doğa Ana ve Yerli Hakları Bildirgesi’nin bir bütün olarak uygun bulunarak onaylanması için yürütmeye yetki verilmesi” de düzenleniyor.
UCM
Teklif Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) kurulmasını içeren Roma Statüsünün kabulünü de içeriyor.
“Türkiye Cumhuriyeti, en yetkili ağızlarından bu Statü’ye taraf olacağı taahhüdünde bulunmuş ama taraf olmamıştır.
“UCM’nin yargı yetkisi, uluslararası toplumu bir bütün olarak ilgilendiren en ciddi suçlar ile sınırlıdır. Mahkeme, bu Statü’ye uygun olarak, (a) Soykırım suçu; (b) İnsanlığa karşı suçlar; (c) Savaş suçları; (d) Saldırı suçu halinde yargı yetkisine sahiptir.
“Türkiye, özellikle en son IŞİD örneğinde görüldüğü gibi, kendi toprakları içinde de savaş suçlarının işlendiği, kadınlara yönelik ‘köle ticareti2 gibi ağır suçların kendi topraklarında işlendiğinin ileri sürüldüğü bir ülke konumundadır. Yurttaşların temel hak ve özgürlüklerinin güvencelerinin güçlendirilmesi için UCM statüsünün derhal tanınması gerekmektedir.
“Bu madde ile UCM kurulmasını içeren Roma Statüsünün bir bütün olarak uygun bulunarak onaylanması için yürütmeye yetki verilmesi düzenlenmektedir.”
Gerekçede, “bu uluslararası sözleşmelerin kabulü tüm halkımız için, bir siyasal birliğin yurttaşları olarak birlikte yaşama demokratik iradesinin kökleşmesi bakımından önem taşımaktadır” denildi.
Gösteri özgürlüğü
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun anayasanın toplantı ve gösteri özgürlüğünü düzenleyen maddesine açıkça aykırı olduğunu anlatan teklifte, mevcut kanunun “hakkın özüne müdahale içerdiğini” vurgulandı ve kaldırılması düzenlendi.
İnternet yasası
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun için de “ifade özgürlüğünü açıkça sınırlamaktadır” denildi. Teklifte bu yasanın da kaldırılması öngörüldü.
Siyasi Partiler Kanunu
2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nu da yürürlükten kaldıran teklifte şu ifadeler yer aldı.
“Siyasal katılımın güvencesi siyasal partiler yanında, sendikal örgütler, toplumsal dayanışma örgütleri ve genel olarak demokratik kitle inisiyatiflerinin toplantı ve gösterileri yaşayan bir demokrasinin nefes borularıdır. 12 Eylül Rejimi getirdiği Siyasal Partiler Kanunu, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ile demokrasinin nefes borularını tıkamıştır.
“Siyasi Partiler Kanunu, parti içi demokrasiyi de sağlamaktan uzaktır.
Seçim barajı
Kanun teklifinde aynı zamanda genel seçimlerde uygulanan barajın kaldırılmasına da yer verildi.
“Milletvekili genel seçimlerinde uygulanan barajın seçme ve seçilme hakkının özüne müdahale eder nitelikte olduğu, tüm toplumsal kesimler tarafından kabul edilir hale gelmiştir.
Telifte 2839 sayılı Kanun’un 33. maddesinin şöyle değiştirilmesi öngörüldü.
“Madde 33 - Genel seçimlerde ülke genelinde, ara seçimlerde seçim yapılan çevrelerin tümünde, siyasi partilerin aldıkları geçerli oylar Yüksek Seçim Kurulu tarafından aşağıdaki şekilde tespit edilir:
“İl seçim kurulları, yukarıdaki maddeye göre, birleştirme tutanağını düzenledikten sonra sonuçları kamu yönetiminde kullanılan en hızlı ve en güvenli iletişim olanaklarıyla en seri şekilde Yüksek Seçim Kuruluna bildirirler.
“Yüksek Seçim Kurulu, bütün illerden bu şekilde alınan bilgilere göre, Türkiye genelinde geçerli oyların toplamını yapar ve her siyasi partinin aldığı geçerli oy toplamını genel geçerli oy toplamına bölerek, siyasi partilerin ülke genelinde aldığı oy yüzdesini hesaplar ve siyasi partilerin ülke genelindeki oy oranlarını ilan eder.
“Bu ilandan sonra, bir veya bir kaç seçim çevresinde, seçimin iptaline karar verilmesi ülke genelinde alınan oy yüzdesinin yeniden tespitini gerektirmez.”
İbadethaneler
Teklifte Aleviler’e uygulanan ayrımcılığa da değinildi ve bu konularda düzenleme yapılması gerektiği belirtildi.
“Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları arasında önemli bir yer tutan Alevi toplumunun inançları üzerindeki baskılar ve Alevilere uygulanan ayrımcılık dayanılmaz boyutlara gelmiş olup, bu baskıların bir nebze olsun hafifletilmesi ve ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına yönelik ilk adımların atılması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda bazı temel düzenlemeler yapılması gerekliliktir.”
“Alevi inancı ile diğer inançların ibadet yerlerine ibadethane statüsü” başlığı altında ilgili kanunlara “cemevleri gibi Diyanet İşleri Başkanlığı gözetim ve denetimi dışında ibadet yerleri” ifadelerinin eklenmesi öngörüldü. (YY)
HDP'nin kanun teklifine buradan ulaşabilirsiniz.