Haberin Kürtçesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Osman Baydemir, TBMM Başkanlığı’na “Barış içinde yaşama hakkının tesisi” hakkında kanun teklifi sundu.
2. Dünya Savaşı sonrası kurulan Nürnberg Mahkemeleri’nin yetki alanına giren ve üç ana başlık altında toplanan suçlardan birinin de “Barışa karşı işlenen suçlar” olduğuna dikkat çeken Baydemir, bu suçların şöyle tanımlandığını hatırlattı:
“Savaş saldırısı planlamak, savaşa hazırlık yapmak ya da savaşı yürütmek veya savaşta uluslararası antlaşma, sözleşme ya da teminatları ihlal etmek veya herhangi birinin yerine getirilmesi için bir komploya ya da ortak bir plana katılmak.”
Baydemir, barış hakkının ilk olarak 15 Aralık 1978’deki BM Genel Kurulu’nda bir insan hakkı olarak kabul edildiğini de belirtti ve ekledi:
“Yine Türkiye’nin2000’de imzaladığı ve 2003’te TBMM ve dönemin Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak taraf olduğu BM Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 20. maddesi, savaş propagandası ve düşmanlığı savunma yasağını içermiş ve ‘Her türlü¸ savaş propagandası hukuk tarafından yasaklanır’şeklinde hüküm belirtmiştir.”
Baydemir, kanun teklifinde ayrıca özetle şu ifadelere yer verdi:
“Behice Boran’lar da barış istedikleri için 15 ay yattılar”
“Türkiye siyasi tarihinden de hatırlanacağı üzere, 14 Temmuz 1950’de kurulan Barışseverler Cemiyeti’nin kurucu başkanı ve Türkiye sosyalist hareketinin önderlerinden Behice Boran ile Adnan Cemgil, Nevzat Kemal, Reşat Sevinçsoy, Naci Ormanlar İstanbul’da 1950 Haziran ayında Türkiye’nin Kore savaşına asker gönderme kararına karşı bildiri dağıtmışlardır.
“Savaş karşıtı bildiri dağıttıkları gerekçesiyle ‘Hükümetin aldığı kararları tenkit etmek, milli mukavemeti kırıcı ve askeri isyana teşvik etmek’ suçlamasıyla askeri mahkemede yargılanarak 3 yıl 9 ay hapis cezası almış ve 15 ay boyunca özgürlüklerinden mahrum bırakılmışlardır.
“Barış diyen akademisyenler önce atıldılar, şimdi yargılanıyorlar”
“İktidarın antidemokratik uygulamalarına itiraz eden muhalif tüm kesimler baskı ve zorla sindirilmeye çalışılmıştır.
“Yüzlerce akademisyen, 7 Haziran 2015 seçimlerinden hemen sonra Kürt kentlerinde uygulamaya konulan sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan hak ihlallerine karşı ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlığı ile bir bildiri yayımlamışlardır.
“Akademisyenler, OHAL ile birlikte yayınlanan KHK’ler ile önce meslekten ihraç edilmiş ve ardından da barış taleplerinden dolayı yargılanmak istenmişlerdir. Bugün hâlihazırda barış isteme hakkı adliye koridorlarında halen yargılanmaya devam edilmektedir.
“12 Eylül’den bu yana demokrasimiz ilerlemedi”
“1980 Askeri Darbesinden hemen sonra Barış Bildirisine imza attıkları için haklarında yıllarca soruşturma yürütülen insanlar ve tarihe Barış Derneği Davası olarak geçen yargılama süreçlerinden sonra bu gün Barış Akademisyenleri başta olmak üzere toplumsal barış için mücadele eden yurttaşın halen yargılanıyor olmaları ülke demokrasisinin zerre kadar ilerlemediğinin birer kanıtı olarak önümüzde durmaktadır.
“Barış imzacısı akademisyenlere yönelik uygulanan hedef gösterme, linç politikası bugün tekrar devreye girmiştir.
“Afrin harekatına karşı çıkan yüzlerce kişi gözaltına alındı”
“20 Ocak 2017 tarihinde Afrin’e yönelik başlatılan savaşa karşı barışın yanında olan sivil toplum örgütlerinden, gazetecilere, siyasi partilere ve bağımsız yurttaşlara kadar muhalif tüm kesimler, önce iktidara yakın medya tarafından hedef gösterilmiş; ardından da iktidarın talimat gibi açıklamalarıyla gözaltı ve tutuklamalar gerçekleşmiştir.
Yalnızca sosyal medya hesapları üzerinden yüzlerce kişi savaşa karşı barışı savunduğu gerekçesiyle gözaltına alınmış ve yine gözaltına alınanlardan ‘örgüt propagandası’ suçlamasıyla tutuklananlar olmuştur.”
Teklifin içeriği
Baydemir kanun teklifinin içeriğinde ise özetle şu maddeleri sıraladı:
* Bu kanunun amacı devletin ülke içinde barışı sağlama ve koruma, dış ilişkilerini barışçıl hedef ve amaçlarla yürütme yükümlülüğüne ilişkin yöntem ve esasları belirlemektir.
* Bu kanunun kapsamı; barış içinde yaşama hakkını sağlamak adınabarış kültürünü geliştirmek, belli bir toplumsal kesime ya da gruba yöneltilmiş nefreti yayan, körükleyen, teşvik eden ya da meşrulaştıran tüm ifade biçimlerinin ve savaş kışkırtıcılığı, militarizm, antisemitizm, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile her türden ayrımcılığın önlenmesi için yasal düzenlemeleri yapmak ve buna ilişkin etkin ve caydırıcı önlemleri almaktır.
* Herkes, barış içinde ve şiddetten korunarak yaşama hakkına sahiptir. Bu hakkın tesisi ve korunması için devlet her türlü tedbiri alır.
* Barışı savunma hakkı; barış içinde yaşama hakkının bir parçasıdır ve bu hakkın korunmasına yönelik her türlü barışçıl gösteriler ile sivil itaatsizlik eylemlilikleri meşrudur. (EKN)