Halkların Demokratik Partisi Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi önünde bugün yaptıkları açıklamada, partinin eş genel başkanları ve vekillerinin 143 gündür tutuklu olduğunu hatırlattı, mahkemeye kendi içtihadına uyması çağrısında bulundu.
TIKLAYIN – HDP’Lİ VEKİLLERE TUTUKLAMA VE GÖZALTILARIN KRONOLOJİSİ
HDP Parti Sözcüsü Osman Baydemir ile HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar yaptıkları konuşmalarda, uygulamanın hukuksuzluğuna ve Anayasa Mahkemesi’nin altı ay geçmesine rağmen halen karar verememiş olmasına dikkat çekti.
“143 gündür hukuk çiğneniyor”
“Bir kez daha adalet arayışımızı ortaya koymak üzere Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde bulunuyoruz” diyen Baydemir sözlerine şöyle devam etti:
“143 gündür eş genel başkanlarımız, grup başkanvekillerimiz, milletvekillerimiz hukukun çiğnenmesi suretiyle aramızdan alındı.
“Dokunulmazlıkların kaldırılması HDP fikriyatına saldırıydı. 55 HDP milletvekilinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Fezlekelerin hepsi sadece kendimizi ifade etmemizden kaynaklı.
“Düşünün, bir siyasi partinin eş başkanları grup başkanvekilleri ve milletvekilleri grup toplantıları salonunda ifade etmiş olduklarını dışarıda da ifade ettikleri için cezaevindeler.
“Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ve Anayasa’nın ihlalidir. 143 gündür adalet arıyoruz. Adalet 143 gündür çiğneniyor.”
“Gecikmiş adalet, adalet değildir”
“Bir kez daha AYM başkan ve üyelerine çağrıda bulunuyoruz. Gecikmiş adalet, adalet değildir.
“AYM'nin daha önce verdiği Mustafa Balbay kararı ortadayken, bir içtihat kararı varken halen mahkemenin karar vermemiş olmasının önündeki engel nedir? Kim bu kararlaşma sürecini önlüyor?
“Eğer bir önlem mekanizması yoksa mahkeme neden hala karar vermedi?
“Referandum sürecinden geçiyoruz. 6 milyon oy almış bir partinin başkanları, milletvekilleri cezaevindedir. Bu bile başlı başına, referandum sürecinin gayrı meşru olduğunu gösterir.”
“AYM siyasi baskılara boyun eğiyor”
Mithat Sancar da şunları söyledi:
“Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla başlayan siyasi darbe operasyonu AYM’nin tavrıyla kolaylaştı. Biz tutuklamalardan yaklaşık iki hafta sonra başvurumuzu yaptık. AYM’nin yapması gereken çok açıktı. Derhal o başvuruları gündeme almak ve gecikmeden karara bağlamak.
“Önümüzde içtihat var. Balbay ve Haberal kararları. Bu kararlar olumlu ve isabetli kararlar olarak tarihe geçti. Can Dündar ve Twitter gibi konularda da yine özgürlük lehine yorum yaparak hızla karar verdi.
“AYM’nin yapması gereken, başvuru yapıldıktan en fazla bir hafta sonra kendi içtihadını örnek göstererek karara bağlamaktı.
“AYM siyasi baskılara boyun eğiyor. Kendi içtihadını, tarihini, misyonunu inkar ediyor.
“AYM’nin başkanı ve değerli üyelerine çağrı yapıyoruz. Her geciktiğiniz gün kendinizi inkar etmeye devam ediyorsunuz. Buna hakkınız yok. Bu topluma karşı sorumluluğunuz var. Kendi verdiğiniz kararların gereğini yerine getirmenizi talep ediyoruz, daha fazlasını değil.”
Balbay ve Dündar kararları
Anayasa Mahkemesi (AYM) Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili gazeteci yazar Mustafa Balbay'ın adil yargılanmadığı yönündeki itirazını 4 Aralık 2013’te karara bağlamıştı.
TIKLAYIN - ANAYASA MAHKEMESİ VE TUTUKLULUK SİYASETİ
Balbay'ın tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasıyla ilgili, Anayasa'nın seçme ve seçilme hakkını düzenleyen 67. maddesinin 1. fıkrasıyla bağlantılı olarak, Anayasa'nın 19. maddesinin 7. fıkrasındaki şu hakkın ihlal edildiğine karar verilmişti:
“Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişinin, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkı.”
AYM ayrıca, milletvekili olan Balbay’ın seçilme hakkının ihlal edildiği iddiasıyla ilgili de Anayasa'nın 19. maddesinin 7. fıkrasıyla bağlantılı olarak, 67. maddesindeki seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğine hükmetmişti. Balbay'a 5 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verilmişti.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, MİT TIR’ları haberi nedeniyle tutuklanan Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün yaptığı bireysel başvurularını 25 Şubat 2016’daki oturumunda görüşüp karara bağlamış, 3'e karşı 12 oyla Gül ve Dündar’ın tutukluluğunu hak ihlali olarak kabul etmişti. iki gazeteci, ertesi gün tahliye edildi. (AS)