Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun çalışmalarını tamamlamasından sonra yaptığı açıklamada, 1 Ocak 2005'ten itibaren geçerli asgari ücretin, 16 yaşından büyük işçiler için brüt 488 milyon 700 bin Türk Lirası, net 350 milyon 153 bin 550 Türk lirası olarak belirlendiğini söyledi.
Komisyonun önceki toplantısında Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), asgari ücretin aylık net 422 milyon 59 bin 64 liraya yükseltilmesi yönünde görüş bildirmişti.
Açlık sınırının altında açıklanan asgari ücreti değerlendiren Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nilüfer Narlı , "Yokulluk sınırının altında asgari ücretle geçinen aileler, çocuklarını eğitimden alarak çalıştırmak, çocuklarını suç çetelerine itmek, yaşlıları ve kadınları çalıştırmak, köyünden mevsimlik yiyecek getirmek ve cemaatlere girmek gibi hayatlarını ikame etme stratejileri geliştiriyorlar" dedi.
Türkiye'de birçok ailenin tek bir kişi tarafından geçindirildiğini belirten Narlı, "Bu kişi asgari ücretle çalışıyorsa bu aile açlık sınırının altında yaşamak zorunda kalıyor" diye konuştu
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'ndan (DİSK) Tonguç Çoban, "Asgari ücretin belirlenmesi temel standartlara uygun değil ve bir işçinin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak. 'Pazarlık yapıyoruz ve bunun sonunda açıklıyoruz' yönündeki açıklamalar da kandırmaca" dedi.
Asgari ücretin değil belirlenme biçiminin tartışılması gerektiğini ifade eden Çoban, asgari ücretin bütün sosyal kesimlerin katılımıyla belirlenmesi gerektiğini belirtti.
Pazartesi dergisi çevresinden Handan Koç da, "İster dışarıda ücretli çalışsın, ister tarımsal alanda çalışsın, isterse evde çalışsın, yoksullardan da yoksul olanlar kadınlardır" dedi.
Koç, kadınların yoksulluğunun ve kayıt dışı istihdamla emeklerinin sömürülmesinin bir realite olduğunu ve değişmesi gerektiğini söyledi.
"Yoksulluğa karşı yan yollar geliştiriliyor"
Prof. Dr. Nilüfer Narlı, Türkiye'de birçok ailenin tek bir kişi tarafından geçindirildiğini belirterek, "Bu kişi asgari ücretle çalışıyorsa bu aile açlık sınırının altında yaşamak zorunda kalıyor" diye konuştu
Ailelerin hayatlarını idame ettirme stratejileri içerisinde çocukları eğitimden alarak iş gücüne sürmelerinin önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Narlı, "Yoksullukla boğuşan aileler çocuklarının eğitimini keserek erken yaşta çalıştırmak zorunda kalıyorlar. Meşru yollardan hayatını idame edemeyeceğini anlayan ailelerin bir kısmı da çocuklarını suç çetelerinin içine itiyorlar. Kapkaç ve araba hırsızlığında daha çok çocukların kullanılması bu durumun açık sonuçlarının göstergesidir" diye konuştu.
Narlı, kırsal alanla bağlantıları süren ailelerin köyünden mevsimlik yiyecek getirmek koşuluyla gıda harcamalarını asgari seviyede tutuğunu fakat son dönemlerde yiyecek getirenlerin sayısında giderek düşüş gözlendiğini ifade etti.
Bir başka konunun da ailelerdeki yaşlıların çalıştırılması olduğunu söyleyen Narlı, "Yoksulluk sınırındaki ailelerdeki yaşlıların çalıştırılması daha çok kayıt dışı istihdamla oluyor. İmalat sanayisindeki taşeron işler yapan küçük atölyeler daha çok yaşlıları kullanıyorlar" dedi.
Kadınlar daha fazla sömürülüyor
Kadınların kayıt dışı istihdamda daha çok çalıştırıldığını vurgulayan Narlı, "Taşeronlaştırmayla kadınlar çok daha fazla sömürülüyorlar. Kente göç eden modern pazarın gerektirdiği bilgi ve beceri donanımına sahip olmayan çok sayıda kadın işsiz kalıyor. İşsiz kalan kadınların önemli bir bölümü kayıt dışı olarak istihdam ediliyor. Emekleri ne tanınan ne de ücretlendirilen kadınlar çifte sömürüye uğruyorlar" diye konuştu.
"Bireysel olarak hayatını idame ettirmekte zorlanan, açlık sınırının altında ücret alan yoksullar bir cemaat içerisinde kaybolmayı tercih ediyorlar" diyen Narlı şöyle devam etti:
"İlksel bağlara dayalı bir hemşehri derneğine veya dini derneklere üye olarak o cemaat içinde kayboluyorlar. Kentte ekonomik ve sosyal çıkarlarına göre örgütlenerek sorunlarını çözmek yerine, cemaatlere yönelerek hayatta kalmaya tutunmaya çalışıyorlar.
Bunun sonucunda örgütlü bireyler olarak siyasi taleplerde bulunmak yerine hayatlarını idame ettirecek stratejiler geliştirerek sorunlarına çözüm arıyorlar. Post-modern nitelikli örgütlenmeler aracılığıyla aranan çözüm arayışlarında patronaj ilişkileri devam ettiği için kent yoksulu kendi cemaati tarafından sömürüye açık hale geliyor. Buna örnek olarak kendi hemşerisinin yanında düşük ücretle ve sigortasız çalıştırılan işçiler gösterilebilir".
Asgari ücret bütün sosyal kesimlerin katılımıyla belirlenmeli
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'ndan (DİSK) Tonguç Çoban, "Asgari ücretin belirlenmesi temel standartlara uygun değil ve bir işçinin temel ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak" dedi.
Asgari ücretin en büyük toplu sözleşme konumunda olduğunu belirten Çoban, "Resmi rakamlara çalışanların yüzde 40'ı asgari ücrete bağlı çalışıyor; bense bu oranın yüzde 50 olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık 6 milyon kişi asgari ücrete bağlı çalışıyor.
Asgari ücret dışında, sosyal ücret diye tanımladığımız elektrik, su, telefon gibi giderleri karşılanmıyor. Asgari ücret ulusal gelirin bölüşümüne göre belirlenir. Bu da emek sermaye arasındaki güç ilişkisine bağlıdır" diye konuştu.
Asgari ücretin değil, belirlenme biçiminin tartışılması gerektiğini ifade eden Çoban, asgari ücretin bütün sosyal kesimlerin katılımıyla belirlenmesi gerektiğini belirtti.
Asgari ücretlilerin, ücret dışı gelirlerle ve dayanışmayla açlık sınırının altında yaşamaya çalıştıklarını söyleyen Çoban "Bizim önerimiz ulusal düzeyde toplu sözleşme sisteminin getirilmesidir" dedi.
Yoksullardan da yoksul olanlar kadınlar
Pazartesi dergisi çevresinden Handan Koç, ev kadınlarının görmezden gelindiğini belirterek, "Yoksulluk genel olarak ücretliler için kullanılan bir kavramdı. Feminist hareketle birlikte ev kadınlarının da yoksulluğundan bahsediliyor" diye konuştu.
Kadınların yoksulluğunun ve kayıt dışı istihdamla emeklerinin sömürülmesinin bir realite olduğunu ve değişmesi gerektiğini söyleyen Koç şöyle devam etti:
"Evde yaptıkları işin maddi karşılığını görme güvenceleri yoktur. Evde yapılan işin ücretlendirilmesi de çare değildir. Tekstil veya hizmet sektöründe istihdam edildikleri zamanda sendikazız geçici işçi olarak ve düşük ücretlerle çalıştırılanlar da genellikle kadınlardır".(KÖ/EÜ)