Seçim, elbette bu sandıkta yapılandan ibaret değil. Ayrıca meclise milletvekili olmak için sahici nedenlerle aday olanlar seçilemeseler de bir şey kaybetmeyecekler.
Onlar bu adaylık girişimleriyle bile yolunu açtıkları şeylere, dertlerine değer katmayı başarmış olacaklar. Özellikle geçmişinde toplumda "aşağılanan" bir işte çalışmaya mahkûm bırakılmış, şimdi bunun "hesabını sorma" cesareti göstererek ve tabi hakkı olarak milletvekili adayı olan iki kadın var.
Bunlar, İstanbul 1. ve 2. bölgeden bağımsız aday olan eski seks işçisi iki kadın: Ayşe Tükrükçü ve Saliha Ermez.
Bu iki kadın benim için seçimin iki kazananı. Bu adaylıkları bize, özellikle de erkeklere aslında müthiş bir imkân sunuyor: Bu mesele üzerine biraz olsun düşünmek, daha önemlisi "mahkûm olduğumuz" erkekliği sorgulamak fırsatını! Biz de burada kazanan olabiliriz böylece.
Bu duruma düşürenlere hesap sormak!
Nokta dergisinin 16 Ocak 1986, "Genelev: onunla da olmuyor, onsuz da" başlıklı dosyasında, son sayfada Salih Memecan'ın bir karikatürü vardı. Seks işçisi kadın ve kendisiyle yatacak olan erkekle, -vizite ücreti 5000 TL olan- genelevde odaya çıkıyorlar.
Ayrı ayrı soyunurlarken, kadın "Aahh, ah düşmüşüz bir kere, keyfine mi yapıyoruz sanıyorsun. Bu dünya geçim dünyası, hayat pahalılığı almış başını gidiyor. İş dersen iş yok. Çocuk evde ekmek bekler" diye söyleniyor diğer taraftan. Soyunmuş adam, tam da bu anda "Ben vazgeçtim, gidiyorum" diyor, buna şaşıran kadının "nereye?" sorusuna da, adam "Bizi bu hallere düşürenlere" cevabını verip ayrılıyor.
Şimdi "bizi bu hallere düşürenlere" hesap sorma işini üstlenen bu iki kadın, bunu "milletvekili adayı" olarak yapmaya aday oldular: bunu gayet iyi bilen, düşürüldükleri bu duruma isyan eden ve değiştirmeye çalışan iki kadın olarak.
Tüm o hayatı çalınan kadınların hayatlarını çalanlara birkaç laf söylemek için, hesap sormak için, biz mutlu değiliz bu işten, demek için. Bu işten doğrudan sorumlu olanlar var elbette, ilk hesap sorulacak adres de onlar olacaktır. Diğer taraftan bu meselenin sorumlusu bir taraf olarak erkekler de, Memecan'ın karikatüründeki o adam gibi "bizi bu hallere düşürenlere" hesap sormaya aday olabilirler, olabiliriz.
Dikkat ederseniz, karikatürde "sizi -yani kadınları- bu duruma düşürenleri" demiyor, "bizi" -yani kadınları ve erkekleri- diyor. Bu sorunun çözümü iki cinsi, ama daha fazla erkekleri ilgilendiriyor zira!
"Erkekliğin kitabı"nı yeniden yazma fırsatı
Sadece basit sorularım var. Genelevler neden var, kimlerin yüzünden? Neden bazı kadınlar neden bedenlerini para karşılığı seks için erkeklere kiralayarak yaşamlarını sürdürmek zorunda kalıyorlar?
Tam da bu noktada kendim de mecburen dâhil olarak yaşadığım bu erkekliği sorgulamak gerekiyor. "Erkekliğin kitabı" sadece biyolojiyle değil, daha fazla toplumsal ve kültürel olarak yazıldığı için; başkalarının yazdığı, "acaba neden böyle" diye bir defa olsun bile sormadan yeniden yaşadığımız, yaşattığımız, şu "erkekliğin kitabı"nı yeniden yazmamız lazım.
Başkalarının yazdığı, dayattığı, nice şeye sorun yaratan mevcut "erkelik kitabı" ya da birbirinin benzeri "erkeklik kitaplarının" dayatmasından kurtulmak, hiç olmazsa hesaplaşmak için buna ihtiyacımız var.
Ben Ayşe Tükrükçü ve Saliha Ermez'in adaylıklarını böyle algılıyorum ve bunu biz erkeklerin tabi olduğu "erkeklik kitabı"ndan şüphe duymamız, bunun baskısından kurtulmamız, özgürleşmemiz için bir fırsat olarak düşünüyorum.
Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) 2004'te açıkladığı "Hayatsız Kadınlar Dosyası"na göre Türkiye'de:
* Vesikalı ya da gizli çalışan seks işçilerinin sayısı 100 bine yaklaşıyor.
* Türkiye'de faaliyet gösteren 56 genelevde kayıtlı yaklaşık 3 bin seks işçisi çalışıyor. Tescilli seks işçisi sayısı da 15 bini geçiyor.
Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı: Ayşe Tükrükçü
İş sadece ekonomiyle değil, kadınlık ve erkeklikle ilgili daha fazla. Keşke Ayşe Tükrükçü ve Saliha Ermez milletvekili olsalar, dahası Ayşe Tükrükçü "Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı"mız da olsa.
Bu acının en ağırlarından birini deneyimlemiş, biyografilerinde bunun sıkıntılarını fazlasıyla taşıyan iki kadın onlar. Sanırım bu işe daha layık olacak başka birini bulmak da zor!
Değişikliğin kendisi olmak!
2006'da Emniyet tarafından yapılan bir açıklamada, "15 ilde son altı yılda töre için 1190 kadının öldürüldüğü" ifade edilmişti (22 Ağustos 2006, Radikal).
Emniyet Genel Müdürlüğü 2005 ve 2006'yı kapsayan suç istatistiklerini, daha bir hafta önce açıkladığında, kadınlara yönelik şiddet içerikli 333 bin 237 suç işlendiğini, 113 bin 724 kadının suç mağduru olduğunu, bu olaylarda toplam 1985 kadının öldüğünü öğrendik. (Milliyet, Tolga Şardan, 09 Temmuz 2007).
Artık bu kadar konudaki sayılar bile bu sorunun ne kadar çok kadını mağdur ettiğini gösterdiğine göre, yerleşik "erkeklik kitabı/kitapları" bir hayli arıza içeriyor anlamına gelir bu. Mahatma Gandhi "Dünyada görmek istediğiniz değişikliğin kendisi siz olun" demişti. Daha fazla barış ve huzurlu bir dünya istiyorsak, bu sözün gerektiğini yapmak da üzerimize vazife düşüyor. Bu kendi "erkeklik kitabı"mızı sorgulamak demek en önce.
Erkeklerin ve kadınların, hemen hemen herkesi ilgilendiren bu konuda ezberlerini bozmaları için, bu mağduriyete katkıda bulunan erkek ya da kadın adayları değil, bu "görmek istedikleri/istediğimiz değişikliğin kendisi" olmaya aday olan Ayşe Tükrükçü ve Saliha Ermez'i Meclis'e göndermeliyiz!(MK/EÜ)