Genel Başkan Hüsnü Öndül'ün imzasıyla yapılan açıklamada "Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki koşullarının tecrit politikasına örnek olduğu" ifade edilerek, şu bilgilere yer verildi.
"Öcalan'a uygulanan tecrittir"
* 1991 yılında kabul edilen Terörle Mücadele Yasası'nın 16. maddesini yorumlarken de, bu maddeye göre inşa edilecek cezaevlerinde, tutuklu ve hükümlülerin bir ve üç kişilik odalarda tutulacak olmasını tecrit olarak nitelemiş ve bunun insan hakları hukukuna aykırılığını savunmuştuk.
* Tıpkı F Tipi cezaevlerinde uygulananın tecrit politikası olduğu gibi, daha ağırlaştırılmış biçimi, Abdullah Öcalan'a uygulanmaktadır. Aile ve avukat görüşlerinin iki ay öncesine kadar yapılıyor olması, durumu değiştirmemektedir. Öcalan'ın bu duruma şimdiye kadar itirazının bulunup bulunmamasının İHD açısından önemi bulunmamaktadır.
* İHD, cezaevleri koşullarını tutuklu ve hükümlülerin istem ve değerlendirmeleri ve eylemlerinden bağımsız olarak değerlendirmektedir.
* Tartışmalı olan , hava muhalefeti gerekçesinin, ne derece görüşmenin gerçekleşmemesinin gerekçesini oluşturuyor.Hava muhalefeti gerçekten Çarşamba günleri mi oluşuyor? Tanrı özel olarak Öcalan'ı cezalandırmak için mi, Çarşamba günleri İmralı adası çevresinde hava muhalefeti yaratıyor(!?)
* Sorunları insan hakları hukukuna uygun olarak çözmek; demokrasi dışı araç ve yöntemlere başvurmamak (şiddeti reddetmek) ve sağduyulu hareket etmek gerekiyor.(NK)