Ilısu Barajı'nın durdurulması, Hasankeyf ve Dicle Vadisi'nin tüm sakinleriyle yaşatılması için mücadele etmek üzere Hasankeyf Koordinasyonu kuruldu.
Koordinasyon, medeniyetlerin birlikte yaşam hafızası örneği olarak Hasankeyf mirasını korumak ve savunmak için 14 Temmuz'da Hasankeyf'te düzenlenecek basın toplantısının ardından Uluslararası Atlayış Günü'nde Hasankeyf adına yapılacak Büyük Atlayış'a davet ediyor.
İçinde Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi (HYG), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Ekoloji Birliği, İstanbul Kent Savunması, Arkeologlar Derneği, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipler Odası (TTB), siyasi parti ve ekoloji hareketlerinin de bulunduğu Hasankeyf Koordinasyonu, bugün bir basın otplantısıyla tanıtıldı.
Toplantı; Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi (HYG) Mehmet Kızmaz, Türk Tabipler Odası (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Dr.Taner Gören, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm'ün katılımıyla Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği' nde (TMMOB) Beyoğlu şubesinde gerçekleşti.
Kızmaz: Yoksullaşma getirecek
Mehmet Kızmaz HYG adına basın metnini okudu:
"Hasankeyf'in içinde bulunduğu Dicle Vadisi, aynı zamanda ekosistemi ve benzersiz biyoçeşitliliği ile çok önemli bir doğal mirasa sahip. Baraj gölü oluşursa büyük bir bölgede iklimin değişmesi ve daha dengesiz bir yağış rejimi olması bekleniyor. Bu değişimden dolayı sağlık sorunları da artacaktır. Baraj kapakları kapanır ve Ilısu Barajı ile HES projesi su tutarsa yaklaşık 80 bin insan evlerinden ayrılmak zorunda kalacak. Bir kısmı da 'yeni Hasankeyf'e yerleştirilerek geçmişinden ve geleceğinden koparılacak. Bu durum da yoksullaşmayı, temel insani haklara ulaşamamayı beraberinde getirecektir."
TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Taner Gören ise şunları söyledi:
"Benim hekim olarak duyarlılığım bu olay gerçekleştiği takdirde birçok insanın yaşam alanlarından kopması ve canlıların yaşam alanlarının değişmesiyle birçok sağlık sorunu yaşayacak olması. Hasankeyf için bu kritik dönemlerde Türkiye ve dünya kamuoyunu desteğe çağırıyorum."
HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm de konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Arkadaşların da anlattığı gibi yok edilmeye çalışılan sadece tarihi alan değil, günlük yaşam alanı da yok edilmeye çalışılıyor. İnsanların evlerinde çıkarılıp sürgün edileceği anlamına geliyor. Hepimizin ortaklaşması gerektiği bir mesele bu. Tüm dünyanın etkilendiği bu durum için uluslararası örgütler ve kuruluşların sessiz kalmaması gerek. HDP olarak Hasankeyf'in yanında olduğumuzu, mücadele eden arkadaşlarımızın yanında olacağımızı ve desteklerimizi sunacağımızı belirtiyoruz."
Tanrıkulu: İnsanlık mirasına darbe
Toplantıda söz alan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu şöyle konuştu:
"50 yıl öncesinin teknolojisiyle kurgulanmış bu proje 2000'li yıllarda hayata geçirilirken alternatif kaynaklar ortaya çıktı. 2000'li yıllarda daha doğa yanlısı, yenilebilir ve yaşamı tahrip etmeyen başka enerji yolları varken gelen tüm tepkilere rağmen iktidar projede bu kadar ısrarcı oldu.
"Hasankeyf'te hem bütçeye hem kültürel varlığa ve insanlık mirasına darbe vuruluyor. Şu anda su tutma işlemi durduruldu, belki tekrar ertelenebilir. Ama bu sırada girişimin ve dayanışmacıların tavrı bizlere neyin yok edildiğini göstermiş oldu."
HYG'den Ali Ergül ise Hasankeyflilerin göçe zorlandığını belirterek şöyle devam etti:
"Hasankeyf kent suçları, doğa tahribine maruz kalmış bir kent olarak koordinasyon kurulması bu açısından çok önemli. 1982'den beri Hasankeyfli göçe zorlanıyor ve bölgeye yatırım yapılmıyor. Bölge sistematik bir şekilde yalnız bırakılma politikasıyla karşı karşıya. En son taşınan evleri tamamlanmadan taşındırılan ailelere imzalatılan sözleşmelerde "sorunsuz teslim aldım" ibaresi var."
Ozar: Eserleri bağlamından koparıyorlar
Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Yiğit Ozar ise toplantıda şunları söyledi:
"Arkeologlar Derneği olarak önemli bilimsel ve tarihsel çalışmalara örnek olmuş Hasankeyf'i savunuyoruz. Koordinasyon içerisinde yer almayı etik bir sorumluluk borcumuz olarak olarak görüyoruz. Medyada Hasankeyf'teki eserlerin taşınması mühendislik başarısı olarak gösterilmeye çalışılıyor. Oysa eserleri tarihinden, bağlamından kopararak taşımak bizim için bir koruma faaliyeti sayılamaz." (HC/AÖ)