Niğde Ulukışla ilçesi yakınlarındaki maden alanında bulunan altı köyde kurulan köy meclislerinde karar süreçlerinde ortaklık aranırken altın madenciliğine karşı birlikte mücadele ediyorlar.
Bianet, dernek statüsüne kavuşan Hasangazi Köy Meclisi Başkanı Hüseyin Özçelik ile meclisin işleyişini, amaçlarını, hedeflerini ve altın madenciliğine karşı yürttükleri mücadeleyi konuştu.
Hasangazi Köy Meclisi ne zaman kuruldu? Nasıl çalışıyor? Ne tür faaliyetler yürütüyorsunuz?
Köy meclisleri çalışmamız 2009 ağustos ayında filizlendi diyebiliriz. Ulukışla Maden Köyünde Gümüştaş Şirketi tarafından başlatılan altın arama faaliyetleri geçtiğimiz yaz oldukça hızlandı. Bölgede işletme kurmak isteyen şirket önce Maden Köyü'nde bu işletmeyi kurmak istedi. Burada bölge köyleri etkin bir direniş sergiledik. Köye yapılmasını engelledik. Bu sefer şirket yeni yer arayışlarına girdi. Hasangazi ve Porsuk köylerinin sulama göletinin bulunduğu bir alanı satın almak için Niğde İl Özel İdaresine başvurdular.
Bu alanın ihale ile satılacağı gün bölgedeki altı köy kitlesel olarak İl Özel İdaresi önünde satışı protesto ettik. İşte köy meclisimiz bu süreçte kuruldu. Bu protestodan sonra mücadelenin daha örgütlü yürütülmesi gerektiğini anladık. Çünkü köylerde muhtarlar etkin bir rol oynuyor. Köy halkının güncel sorunlarını çözmek, kendi gelecekleri hakkında karar alama süreçlerine daha aktif ve doğrudan katılımını sağlamak için köy meclisleri kurulmaya başlandı.
Biz köy meclislerinde hem muhtarları dengeleyecek bir olanak yarattık , hem de kendi sorunlarımıza yönelik daha etkin çözümler üretecek bir model oluşturduk. Şu anda köyde birlik ve beraberliği sağlamak bizim için oldukça önemli. Altın madeni için şirket yer arayışlarına devam ediyor, köylerimizde sürekli arsa satın alıyor ya da kiralıyor. Biz bir yandan bu satışları engellemeye çalışıyoruz, diğer yandan da kiralanmak istenenen yerleri tek tek tespit ederek buraların ormanlaştırılması için ilgili idarelere başvurularda bulunuyoruz.
Köylerimizde büyük işsizlik yaşanıyor. Köylerimizde bu gençlere meclisimiz yeni çalışma olanakları da yaratacak şekilde yerel ekonomi üzerine çalışıyor. Örneğin bu ormanlaştırılan alanlarda beli bir ekonomi yaratılması için çalışıyoruz. Aynı zamanda bölgemiz Adana-Ankara karayolu üzerinde yer alıyor. Toros dağlarının hemen eteğinde bir havzadayız. Bu bölgedeki köylerin üretimleri yeterince iyi değerlendirilmiyor.
Köylüler büyük yoksulluk yaşıyor. Buna karşı da topraklarımızda ekolojik tarım çalışmalarına Porsuk köy meclisi ile birlikte önümüzdeki yaz başlayacağız. Altın madeni gelirse bu bölgede daha fazla göç yaşanacak. Köylerimiz daha fazla fakirleşecek. Şimdi biz bu güzel doğayı ve ellerimizle büyüttüğümüz ağaçlarımızı, temiz suyumuzu, kaya gibi sert havamızı sattırmayacağız. Bu direnişin sonuçlarını da biliyoruz. Bu nedenle hazırlığımızı buna göre yapıyoruz.
Bu ülkede yasalar, halk için var. Şirketler için yasa yok, kural yok. Biz kendi özgücümüzden başka hiçbir güce güvenmiyoruz. Ne açılacak davalar, ne planlar, ne raporlar bizim geleceğimizi güvence altına alacak güçte değildir. Biz geleceğimizi istiyoruz. Geçmişimizi de yok edenlere bu nedenle direniyoruz. Bu nedenle köy köy mahalle mahalle örgütleniyoruz. Her gündemi bir eyleme havasına sokuyoruz. Şimdiye kadar dört yerel miting örgütledik. Bu mitinglerle yerel basınla güçlü ilişkiler yakaladık. Ama altın madeninin ortaklarının medya tekelleri olması nedeniyle ulusal basında sesimizi kısmaya çalışıyorlar. Bölgede 100.000 Ölçekli plan yapıldı. Planda üç tane katı atık tesisi görünüyor köylerimizde. Bunlar olası altın işletme atık havuzu bölgeleri. Nereye giderlerse gitsinler bu işin peşini bırakmayacağız.
Bölgede kaç tane köy meclisi var? Aranızda iletişim bulunuyor mu?
Maden havzasında altı köy meclisi inisiyatifi var. Bunlardan ikisi dernek statüsünde. Hasangazi ve Porsuk Köy meclisleri. Bizler köy toplantıları yoluyla iletişim sağlıyoruz. Yaz aylarında bölge kalabalık olur. Ama kışın buralarda pek kimse kalmaz, kış sert geçer. İnsanlarımız Mersin ve Adana'ya giderler. İletişim için yüz yüze olanakları kullanmak zorundayız. Diğer türlü çalışmalarımız güçlenmiyor.
Köy meclisinde nasıl karar alıyorsunuz? Öncelikli konularınız nedir? Muhtar çalışmaların içinde var mı?
Köy meclislerine üye olan ya da olmayanlarla birlikte altın madenine karşı duran, köylerimizin birliğini bozmayan, işbirlikçilik yapmayan, yaşamına sahip çıkan, onurlu ve dürüst davranmayı ilke edinmiş olan tüm arkadaşlarla ortak karar alıyoruz.
Kararlar oybirliği ile alınıyor. Karar çıkıncaya kadar birbirimizi ikna edinceye kadar tartışıyoruz. İkna etmeliyiz. Muhtar karar alma süreçlerinde kimi zaman olmak zorunda ama muhtar olarak değil bir köy meclisi bileşeni sıfatıyla. Bir oyu vardır onun da. Ama muhtarla köy meclisi kimi zaman karşı karşıya da gelebilir. Bu durumda karar alma süreçlerine muhtar katılmaz. Ancak muhtar, altın madenciliği konusunda köy meclisinin aldığı kararı son durumda tanır.
Mecliste kadınların temsili nasıl sağlanıyor?
Bizim bölgemizi gelip görmenizi çok isteriz. Bizler ana erkil bir yapıyızdır. Kadınlar yaşamın bu bölgede temel direğidir. Bu mücadele sürecinde ben sadece sözcüyüm ama asıl örgütçülüğü kadınlar yapıyor. Kadın meclisleri vasıtasıyla yapıyorlar. Dernek yönetiminde de eşit temsil sağlanıyor. Bundan sonra köyümüze gelip röportaj yapacağınızda onlar süreci nasıl örgütlediklerini daha iyi anlatacaklarıdır.
Altın madenciliğine neden karşınız? Nasıl mücadele ediyorsunuz?
Bizler fabrikalarda çalışmanın ne demek olduğunu yaşadık, gördük. Çok zordur. Hele madenlerde çalışmak daha zordur. Hele siyanür havuzları içinde çalışma koşullarını düşünün. Böyle bir ekmek kapısının bizlere neler kaybettireceğini düşünün. Toprak kirlenecek mi korkusu, hava bozulacak mı? Suya siyanür karışacak mı? Neden bu kaygılarla yaşamak zorunda bırakılalım ki!! Bunları istemiyoruz. Lahana yetiştirdiğimizde, lahana bizi öldürecek mi acaba diye düşünmüyoruz. Buğday ektiğimizde, koyun güttüğümüzde böyle kaygılarımız yok. Altın, Midas'ın uygarlığını bitirdi. Bizimkine ne yapar. Düşünsenize. Biz çocuklarımızla mutlu yaşamak istiyoruz. Fazlasını değil.
Hakkınızda açılan davanın sebebi nedir? Köylüler nasıl bakıyor bu davaya?
16 Eylül tarihinde topraklarımızın satışına yönelik ihale günü, köylüler Hasangazi köyünden geçen E-90 karayolu üzerinde altın madenciliğini protesto ettiler. Bu yol üzerinden geçen araçlarda durarak köylülere destek verdi. Yaklaşık bin kişiydi. Bu grubun yaptığı eylemi savcılık suç olarak nitelendirmeye çalışıyor.
Yaptığımızın zor ve cebirle kara ulaşımını engellemek olduğunu iddia ediyor. Aynı zamanda o gün Porsuk Köy Meclisi Başkanı ve ben eyleme katılamadık. Çünkü Niğde'deki eylemde polis arkadaşlarımıza biber gazı ile müdahale etti. Onları ziyarete Hastaneye gitmiştik. Her nasıl tespit ettilerse bizi de tespit etmişler. Üst teğmen, duyumlarla bizi tespit ettiğini söylüyor. 9 kişi hakkında 27 yıl hapis cezası isteniyor. 27 Ocak 2010 tarihinde ikinci duruşma yapılacak. Jandarmanın çekimlerinin dosyaya sunulmasına istedik. Görülecek ki cebir ve şiddet yok. Yaşama hakkını savunmak var. Direnmek var. İnsanca bir yaşam isteği var. Köylülerimiz bu süreci sahipleniyorlar. Bizlerde oradaydık diyorlar. İlk duruşmanın yapıldı 15 aralık günü 300 kişi, kışta karda, üç saat adliye önünde bu dokuz kişiyi destekledi.
Diğer altın madeni karşıtı hareketlerle ilişkileriniz var mı?
Şu anda altın madeni karşıtı kitle örgütleri ile irtibat halindeyiz. Mersin ve Adana'da kitle örgütleri ile sıkı bir bağımız var. Aynı zamanda bölgede Bolkar Dağları Platformu üzerinden çalışmalar yapıyoruz. Mitinglerimize geçen yıl pek çok kitle örgütünden destek geldi. Çevre İçin Hekimler Derneği bizi destekliyor. Tüketici örgütleri destekliyor. Eczacılar Birliği, Metalurji, Çevre, Ziraat, Şehir Plancıları gibi odalarla ve Ekoloji Kolektifi, Çeksam, Niçek gibi örgütlerle de irtibat halindeyiz.
Ekoloji Kolektifi ile benzer bir tüzüğe sahibiz. Diğer altın madeni yerel hareketleri basından takip ediyoruz. Eşmelilerin siyanürden zehirlendiğini kabul eden Yargıtay kararını okuduk basından. Ama bu zehirlenenler kim bilmiyoruz. Bunların peşine sizin de düşmeniz lazım. Bergama, Gümüşhane diğer basından takip ettiğimiz çalışmalar. İşte odalardan çeşitli ekoloji örgütlerinden tanıdıklarımız var. Sürekli toplantılarla çalışmayı besliyoruz. Kışlar uzun. Köy kahvelerinde filmler gösteriyoruz. Biz haklı olduğumuzu biliyoruz. Ama şunu da biliyoruz. Bu maden kanunu, bu meclis, bu yönetim anlayışı bize çok acılar çektirecek. Ama köy meclisleri sadece Ulukışla'nın değil Tüm altın madeni karşıtı mücadelenin örnek bir örgütlenmesi olsun istiyoruz. Bunun için altın karşıtları ile önümüzdeki günlerde buluşmalar yapmak istiyoruz. Hükümet iklim değişikliği zirvelerinde ne sözler veriyor bilmiyoruz ama asıl Kopenhag zirvesi bu mücadele alanlarında. Yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapan bir sistem yerine doğayla barışık bir dünya istiyoruz. (İP)