Çarpıcı, bağımsız, etkileyici, pahalı, özgün, nitelikli, sıra dışı ya da eksik... Bunlar filmlere ve festivale getirilen yorumlardan sadece bir kaçı. Fakat herkesin hemfikir olduğu tek nokta "vizyonda görülme şansı olmayan filmlerin, festival sayesinde izleyicilerle buluşması". !f İstanbul, tam da farklı film meraklılarına uygun, bağımsız bir film festivali.
Karadeniz'de doğa mücadelesinin "68'li Fruko"su Enis Ayar'ı anlatan Ordu'da bir Argonot'tan çıkan ve barış için yola düşüp türkiye'de öldürülen Pippa Bacca'nın izini süren "Pippa'ya Mektubum"a girmeye hazırlanan sinefilleri sıkıştırdık; 11 Şubat'ta başlayan ve 21'inde sona erecek festivali izleyicilere sorduk.
Melis Tuncay, 47, grafik tasarımcısı: Bu festivalde benim için en çekici olan bağımsız filmlerin gösteriliyor olması. Normal şartlarda vizyonda göremeyeceğim, ama bir o kadar da izlemeyi istediğim filmleri burada buldum. Filmlerin bölümlenmesi özellikle de tanımadık yönetmenlerin filmlerinin olması benim için çekici.
Başak Bayraktar, 24, öğrenci: "Ordu'da Bir Argonot" filminden henüz çıktım. Bir Karadenizli olarak filme konu olan şeylerden haberdar değildim. Fakat izledikten sonra neler olup bittiğini idrak edebildim. Harekete geçiren bir film. Festivali 4 senedir takip ediyorum. Belki asla karşılaşamayacağım filmleri burada izleme şansı buluyorum.
Yusuf Öz, 38, öğretim görevlisi: Sıradan filmler gibi değil hiçbirisi. Önceleri bu festivalden haberdar değildim. Festival bence çok güzel ama neden sadece AFM sinemalarıyla sınırlandırılmış onu anlayamadım.
Burhan Güvenkaya, 49, mimar: "Ordu'da Bir Argonot" filmini izledim. Ordulu olduğum için bu filmi seçtim. Herhangi bir mesaj vermeyen filmleri izlemektense bir şeyler anlatan filmlerin gösteriliyor olması benim için belirleyici.
Burak Yirik, 23, öğrenci: Saat olarak bana uygun olan filmleri yakalamaya çalışıyorum. Festival çok güzel, dünyanın farklı yerlerinden farklı düşüncelerden filmler izliyorum. Fiyatları da uygun geldi ayrıca.
İrem Dönmez, 20, öğrenci: Geçtiğimiz yıllara orana bu yıl daha az ilgi çekici festival bence. Ayrıca fiyatları da pahalı, bazı kampanyalar olduğu için katılabildim.
Erdem Emin Akçay, 23, ekonomist: Yedi filme gittim. Buradaki filmleri başka yerde bulamamak festivale gelmemde başlıca unsur. Vizyona çıkabilecek olanlara zaten gitmiyorum. Önceki yıllardan beri sürekli takip ediyorum, oldukça da memnunum.
Emir Temizcan, 25, öğrenci: Önceleri önyargılarıma yenik düşsem de filden çıktıktan sonra memnun bir ifade oluyor suratımda.
Uğur Özerdem, 20, öğrenci: Hayal kırıklığıyla ayrıldığım filmler de oldu. Sanırım beni çeken şey de bu. Sürpriz oluyor biraz, karşınıza ne çıkacağını bilmiyorsunuz.
Deniz Tercan, 20, öğrenci: Festival iki yıl öncesine kadar gayet iyiydi ama bu yıl pek beğenmedim. Program biraz oturmamış, tek bir sinemaya bağlı olması da hiç hoş değil bence. Festivalin güzel tarafı ise şirketlere bağlı kalmadığı için özgür ürünler çıkarabiliyor olması.
Emre Sorguç, 27, medya mensubu: Daha ilk filmime gireceğim birazdan. Hafta sonu biletler daha pahalı olduğu için hafta içi gelmeyi tercih ettim.
Metin Demirel, 72, işçi: Kızımın yapımında yer aldığı bir film olduğu için görmeye geldim. Filmin adı "Pippa'ya Mektubum". Ayrıca bağımsız filmlerin böyle bir festivalde bir araya gelmesi benim için de çok güzel bir olay.
Gülser Asan, 64, emekli: Feminist olduğum için çocuklarım bilet almışlar bana, bu yüzden geldim.
Erdem Avşar, 22, öğrenci: Festivale gökkuşağı eki olduğu için geliyorum. Ayrıca sinema öğrencisiyim ve böyle bağımsız filmlein bana katacağı çok şey olduğunu düşündüğüm için katılıyorum. (GT/EÜ)