Zia Alexandra Wasserman ve Eva Tanz, İdil Aydınoğlu (moderatör)
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) ve Türkiye Hapishane Çalışmaları Merkezi (TCPS) tarafından düzenlenen Hapsetmenin Alternatifleri Konferansı’nın ikinci günü tamamlandı. 24-25 Kasım Pazar günü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde gerçekleşen uluslararası katılımlı konferansta Türkiye’de ve dünyada hapishanelerin durumu tartışıldı.
İlk gün neler konuşuldu?
Konferansın ilk günü hapishane sayısının azalmasına karşın mahpus sayısının artışından doğan fiziki sorunların sunumuyla başlamış; ardından hapsetmenin alternatifi olarak Türkiye’de uygulanan denetimli serbestlik sistemindeki aksaklıklar ortaya konulmuştu. İlk günün son oturumunda çocuk ve ebeveynlerin özel koşullarının cezaevlerinde nasıl sağlanabileceği ve çocuk hapishanesi kavramına neden karşı çıkıldığı aktarılmıştı.
Güney Afrika ve Almanya örnekleri
Konferansın ikinci günü olan 25 Kasım’da STK çalışanları, akademisyenler, sosyal hizmet uzmanları ve avukatlar üç oturumda bir araya geldi. Sonke Gender Justice’ten Zia Alexandra Wasserman ve Berlin Teknik Üniversitesi’nden Eva Tanz hapsetmenin alternatiflerini Güney Afrika ve Almanya’dan örnekler üzerinden tartıştı.
Güney Afrika’da mahpusların yüksek oranda hastalık ve şiddete maruz kaldığını açıklayan Wasserman, aşırı kalabalıklaşma, yetersiz çalışan sayısı gibi kötü koşulların hapishanelerde hedeflenen ıslah sürecinin tersine mahpusları aslında suça yönelttiğini söyledi.
Tanz ise Almanya’da şiddet içermeyen ve para cezası verilen küçük suçların hapis cezasına dönüşme oranının yüksek olduğuna dikkat çekti.
Tanz’ın araştırmasına göre yaşı küçük suçlara verilen para cezalarının ödenmesine ekonomik sorunlardan çok bağımlılık ve psikolojik sorunlar gibi faktörlerin engel oluyor. Bu nedenle ödeme planı, kamu hizmeti gibi programlar hapis cezalarından daha etkin çözümler getiriyor.
İktidar ve hapishane sistemleri
Altınbaş Üniversitesi’nden Arda İbikoğlu ise iktidar ve hapishane sistemleri arasındaki ilişki üzerine konuştu.
İbikoğlu’na göre her dönemde hapishaneler ve genel olarak cezalandırma alanı farklı bir iktidar kurgusuna dayanıyor. Hapishaneler, devletin toplumla kurduğu iktidar ilişkisini yansıtıyor ve yeniden üretiyor. Günümüzde bireyi ıslah etmek yerine ona kişisel sorumluluk yüklenerek güvenlik yönetimi gerçekleşiyor.
Olivia Rope: Yasalar kadınların koşullarını göz ardı ediyor
Ludwig Maximilians Üniversitesi’nden Gizem Sivri tarihte ve günümüzde hapishane ve cezalandırma pratiklerinin kanun koyucular tarafından erkek odaklı görüldüğünü açıkladı.
Penal Reform International’dan (PRI) Olivia Rope video sunumunda cezalandırma süreçlerinin ve adalet sisteminin kadınlara uygun olmadığını, pek çok yasa ve düzenlemenin kadınların içinde yaşadığı koşulları göz ardı ettiğini söyledi.
PRI’ın Kenya’da yürüttüğü incelemeye göre kadınlara ailenin bakımı sorumluluğu verildiği için kadınlar yemek pişirmek için odun toplamak ve ot kesmek gibi suçlar yüzünden ceza alıyor. Ancak düşük gelirli ve eğitimsiz kadınların hapis cezası yerine kamu hizmeti, denetimli serbestlik gibi programlara girmesi ve bu sırada danışmanlık alması yeniden suç işleme oranını düşürüyor ve suç işlemeden toplumda hayatta kalmayı öğretiyor. Ancak pek çok ülkede kadın faillerin danışmanlığa erişimi yok ve hapsetmeye alternatif uygulamalar kısıtlı.
Çocuk tutukluluğu
Çocuk Hapishaneleri Kapatılsın Girişimi’nden Sosyal Hizmet Uzmanı Yaşar Çavdar ve avukat Hasan Erdoğan ise çocuk tutukluluğunun bireysel ve toplumsal zararlarını tartıştı. Çavdar eğitici ve onarıcı bir yaklaşımın yasal bir zorunluluk olduğunu vurgulayarak “Çocuğun özgürlüğünü kısıtlamak son çare olmalı. Yapılan araştırmalarda kapatılmanın yararına dair bir bulgu yok” dedi.
Hasan Erdoğan ise yılda 342 bin çocuğa soruşturma, 120 bin çocuğa dava açıldığını söyledi. Erdoğan çocuk mahkemelerinin kapatıldığını, çocukların yetişkinlerle yargılandığını, buna karşın yeni çocuk hapishaneleri açıldığını aktardı.
“Esas tartışılması gereken çocukluk kavramı ve suç. Yasada ‘suça sürüklenen çocuk’ denir ama bu kavramın altı boştur. Çünkü çocuğu yargılarken neden suça sürüklendiğine, tekrarı olmasın diye neler yapılabileceğine yönelik bir çalışma yok sistemimizde” dedi. TÜİK verilerine göre 2011 yılında çocuk faillerin yüzde 68’i tekrar tutuklandı. Erdoğan “Bu sistemin ne topluma ne çocuğa faydası var. Cezaevleri suç üretiyor” dedi. (EÖ/HK)