Bilindiği gibi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğer hükümet yetkilileri demeçlerinde, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) bu konuda yapılmak istenen değişikliği "halkın talep ettiği" gerekçesine dayandırmışlardır.
AKP yetkililerinin bu talebi nasıl saptadıklarını ancak TCK tasarısı geri çekildikten sonra öğrenebildik. 18 Eylül tarihli Radikal'deki habere göre, Başbakan Erdoğan bu konuda "kamuoyu araştırmaları" yaptırttıklarını belirtmiş.
Bu araştırmaları kimlerin yaptığını, kullanılan örneklemlerin bilimsel kriterlere göre Türkiye halkını temsil niteliğine sahip olup olmadığını, ne gibi sorular sorulduğunu ve verilen cevapların oranlarını bilmemiz tartışmaların sağlıklı yürütülebilmesi açısından son derece önemli.
Bu araştırmaları yapanların ya da hükümetin, araştırmaların yöntemi ve sonuçları hakkında kamuoyunu bilgilendirmeleri gerektiği kanısındayım.
3 bin 53 kişiye soruldu
Zina konusunda Türkiye halkının ne düşündüğü hakkında Şubat 1999'da meslektaşım Ali Çarkoğlu ile birlikte yürüttüğümüz, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) desteklediği çalışmamızda da veriler mevcut.
Bu çalışma, Türkiye halkının dini eğilimlerini ve dinin siyaset ve toplumsal yaşamla bağlantılarını ölçmeye yönelikti. Veriler, bilimsel araştırma teknikleri kullanılarak Türkiye'nin her bölgesinde, belirli sayıda il, ilçe ve köylerde yürütülen ve halkın tümünü temsil niteliğine sahip 3 bin 53 kişiyle yüz yüze görüşmeler sonucunda elde edilmişti (metodoloji ve örneklem seçimi için bakınız: Ali Çarkoğlu ve Binnaz Toprak, Türkiye'de Din, Toplum ve Siyaset, TESEV Yayınları, 2000, s. 7-11).
Yukarıda belirtilen örnekleme dahil 18 yaş üstü kişilere sorulan 109 sorudan ikisi zina hakkındaydı. İlk soru zina yapan evli kadınlar, ikincisi ise evli erkeklere ilişkindi.
Görüşülen tüm kişilerin "zina" kelimesinin anlamını bilmeyebilecekleri varsayılarak soru şu şekilde formüle edilmişti: "Sizce zina yapan, yani evliyken başka birisiyle ilişki kuran bir kadına, hapis cezası mı verilmeli, bu sadece bir boşanma sebebi mi sayılmalı ya da başka bir ceza mı verilmeli?" Cevaplanacak şıklar ise şu şekilde sıralanmıştı: (1) Hapis cezası verilmeli, (2) Boşanma sebebi sayılmalı, (3) Başka bir ceza verilmeli, (4) Ceza verilmemeli, (5) Diğer.
Aynı soru ve şıklar, zina yapan erkekler için de sorulmuştu.
Verilen cevaplar daha sistematik sunulacak olursa, 1999'da Türkiye halkının yüzde 53.2'si zina yapan bir kadına ve yüzde 51.2'si zina yapan bir erkeğe ya hiç ceza verilmemesini ya da bunun sadece boşanma sebebi sayılmasını destekliyordu.
Farklı bir ifadeyle, 1999'da Türkiye halkının mutlak çoğunluğu zinanın suç sayılmaması gerektiğini düşünüyordu. Buna karşın, hapis, idam ya da recm gibi seçeneklerin toplamını isteyenler zina yapan kadınlar için halkın yüzde 25.1'i, erkekler içinse yüzde 26.5'i idi.
Diğer bir deyişle, zinanın ağır bir biçimde cezalandırılması gerektiğini düşünenler 1999'da halkın sadece dörtte biri civarındaydı. Ancak, başka bir ceza verilmesini savunanları da bu tabloya katarsak, zina yapan kişilerin bir şekilde cezalandırılmaları gerektiğini düşünenlerin toplam oranı şöyle oluşuyor:
Kadınların zina yapmaları durumunda halkın yüzde 40.7'si, erkeklerin zina yapması durumunda ise yüzde 42.5'i.
Her ne kadar söz konusu araştırmamızda bu "başka cezanın" ne olabileceği sorulmamışsa da, örneğin son günlerin tartışmalarında gündeme gelen ve zina yaptığı ispatlanan tarafa ek mali tazminat yükümlülüğü getiren öneriler bunlar arasında olabilir.
"Değişim"de AB faktörü
Hiç kuşkusuz, Şubat 1999 verilerinden hareketle bu konuda bugün için genellemeler yapmak güçtür. Aradan geçen neredeyse altı yıl içinde eğilimler değişmiş olabilir. Ancak, 1999 yılına kıyasla Türkiye bugün daha demokratik bir siyasal sisteme sahiptir. Bu ise halkın görüşlerinin daha muhafazakâr tutumlar yerine bilakis daha liberalleşmiş olabileceğini düşündürebilir. En azından, bu tablonun tersine değişmiş olması şaşırtıcı olurdu.
Üstelik zina konusu günümüzde Avrupa Birliği'nden (AB) almayı umduğumuz tarihle ilişkilendirildiğinden ve halkın ezici çoğunluğu AB'ye dahil olmamızı istediğinden, aynı sorular bugün sorulacak olsa zinanın sadece boşanma sebebi sayılmasını düşünenlerin oranında artış olabileceği tahmin edilebilir. Bir kez daha tekrarlamakta yarar var:
Hükümet yetkilileri, zinanın hapisle cezalandırılmasını savunurlarken başvurdukları "halkın isteği" yargısının hangi araştırmalara dayandığını, bu araştırmaların yöntem ve sonuçlarını kamuoyuna açıklarlarsa bu konuda daha sağlıklı tartışmalar yapılabilir. (BT/BB)
* Prof. Dr. Binnaz Toprak; Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi