Mithat Perin'in ölümü, ölenden çok vaktiyle adının karıştığı bir hadiseyi getirdi gündeme; 6-7 Eylül faciasını.
6-7 Eylül'de ne oldu?
45 yıl geçmiş aradan, şimdi kısaca 6/7 Eylül olayları demekle kime, neyi anlatmış olursunuz? İsterseniz birlikte hatırlayalım.
Kıbrıs, Türkiye'nin gündemine 1954 yılında Adnan Menderes'in Liman Lokantası'nda yaptığı bir konuşmayla girdi. Biz çocukken, Kıbrıs'ta bir Türk nüfusu bulunduğundan habersizdik.
1955'te meydanlar, "Kıbrıs Türktür Türk kalacak!" avazeleriyle inlemeye başlamıştı bile. İngilizlerin Kıbrıs'ı, bir biçimine getirip Yunanlılara devretmesinden korkuluyordu.
Kıbrıs Türktür Cemiyeti kurulmuştu. Başkan gazeteci Hikmet Bil'di; Ahmet Emin Yalman, Orhan Birgit gibi yönetim kurulu üyeleri vardı. Bu davayı sahiplenen gazetecilerin başında yer alan da Sedat Simavi'ydi. Hürriyet öylesine heyecanlıydı ki, Doğan Nadi Cumhuriyet'te "Yahu üzmeyelim Sedat'ı bu kadar, versinler şu adayı çocuğa, ondan değerli mi?" mealinde, işi şakaya alan yazılar yazıyordu.
Ankara ile Atina'nın arası müthiş gergin. İngiltere aracılık rolü oynuyor. 1955 yılında Londra'da yapılan görüşmelerde, Türk Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu zorlanıyor. Bütün kuru gürültüye rağmen Türkiye'de halk, bu konuda yeterince duyarlı ve "heyecanlı" değil. Zorlu, görüşmelerde "Bunu halka dünyada anlatamam" kozunu kullanamıyor.
İstanbul Ekspres
6 eylül 1955 günü, akşamları çıkan İstanbul Ekspres gazetesi "Selanik'te Atatürk'ün evi bombalandı" haberini verdi ve İstanbul'da, sonradan çok utanacağımız olaylar yaşandı. Polis yetmedi, duruma Ordu el koydu, sıkıyönetim ilan edildi.
Öncelikle Rum, bu arada Ermeni ve Yahudi vatandaşlarımızdan zarar görenlere tazminatlar ödendi. Londra'da Fatin Rüştü Bey artık, "Bunu halka kabul ettiremem" diyebilirdi.
Mithat Perin, gazetesi, Yazı İşleri Müdürü Gökşin Sipahioğlu suçlandılar. Ama Menderes, gazeteci milletvekili Perin'i -bu hadise yüzünden öfkelendiği halde- harcamadı. Hadiseye sebep oldukları iddiasıyla birçok arkadaşımız yargılandı. Patrik Athenagoras "Bu hadisede Türk hükûmetinin dahli yoktur" dedi. Sonunda Mithat Perin de beraat etti.
27 Mayıs rejimi 6/7 Eylül'ün suçlusu olarak da Menderes hükûmetini yargıladı. O davada bazı mahkûmiyet hükümleri verildi.
Vali olan bombacı
Atatürk'ün evine bombayı Oktay Engin adlı Batı Trakyalı bir gencin koyduğunu çok sonra öğrenenler oldu aramızda. Bunlardan bir kısmı ileriki yıllarda Oktay Engin'in Nevşehir Valiliği'ne kadar yükseldiğini de öğrendiler. Bilmem içlerinde ölümünden haberdar olanlar da var mı?
Rahmetli Perin gazeteci Tayfun Gönüllü'yle konuşmuş ve 6-7 Eylül konusunda adeta günah çıkarmış, "Kabak benim başıma patladı" demişti (Sabah, 1 temmuz 2000).
Bence gazeteci-siyasetçi ilişkisinde aradaki mesafenin ölçüsünü kaçırmış olmasıydı asıl suçu.
Ardında başarılı öğrenciler bırakmış bir gazeteciydi.
Allah rahmet eylesin!