Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Ağı'ndan (EMHRN) bir heyet, 11-14 Şubat arasında Ankara'ya bulundukları ziyaretin ardından bugün yaptığı açıklamada, "kanunların uluslararası anlaşmalara uygun hale getirilmesini" talep etti.
Heyet, EMHRN Başkanı Michel Tubiana, Yürüme Kurulu Üyesi Mahmud Abu Rahma, Yönetim Kurulu Üyesi Anitta Kynsilehto, Yönetim Kurulu Üyesi Eugenia Papamakariou ve Yönetim Kurulu Üyesi Isaias Barrenada'dan oluştu.
EMHRN heyeti Ankara'da, bu ağın bir üyesi olan İnsan Hakları Derneği (İHD), Adalet Bakanlığı, Ulusal İnsan Hakları Kurumu, AB Delegasyonu ve Avrupa Parlamentosu'nun temsilcileri ile görüştü.
Heyet, "sendikacılık faaliyetleri ve bir insan hakları savunucu olarak bulunduğu konum yüzünden yasadışı bir örgütün üyesi olmak suçlamasıyla tutuklu bulunan" diye tanımladığı İHD üyesi Osman İşçi'yi de ziyaret ederek dayanışma duygularını iletti.
27 kişiyle birlikte 25 Haziran 2012'den beri Sincan F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan İşçi, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üye ve yöneticisi 72 kişinin yargılandığı KCK davasının sanığı.
"Özgürlükler ayaklar altına alınıyor"
EMHRN ve İHD ziyaretin ardından şu ortak açıklamayı yaptı:
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Türkiye'ye yönelik olarak yaptığı birçok kınamada da işaret ettiği üzere, bütün adil yargılama gerekliliklerini çiğneyen muamelelerle birlikte getirilen yasadışı örgüt üyeliği suçlamalarının, artık sistematik hale getirilmiş bir şekilde kullanılmasını kınıyoruz."
"Bu kovuşturmalar, yansımasını milletvekillerine, gazetecilere, sendikacılara ve insan hakları savunucularına yönelik bir dizi yargılama şeklinde kendini gösteren genel bir yıldırma örüntüsünün bir parçasını oluşturuyor. Hükümet burada hukuki usulleri, dernek kurma özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü, sendikalarda örgütlenme hakkını ve azınlık haklarını ayaklar altına alıyor."
"Sağlam bir demokrasi inşa etmek için, Türkiyeli yetkililer yargı sistemini siyasal muhalefeti susturmanın bir aracı olarak kötüye kullanmayı durdurmalıdır. Hükümet daha fazla gecikmeden ceza kanununu Türkiye tarafından da imzalanan uluslararası insan hakları belgelerine uyumlu hale getirmeli ve bu siyasi davalara bir son vermeli."
EMHRN ve İHD, yalnızca devam etmekte olan Avrupa Birliği (AB) katılım müzakerelerinde değil, doğrudan AB'nin komşuluk politikasının uygulanmasında da bu durumun dikkate alınması için AB'ye çağrıda bulundu:
"Demokratik bir Türkiye'nin haklı olarak Avrupa Birliği içerisinde bir yeri vardır, bu yüzden AB hükümetlerinin ve Birliğin kendisinin Türkiye'de daha fazla demokrasi için mücadele edenlere kararlı bir destek sunması ve uluslararası insan hakları yükümlülüklerine ulaşmak konusundaki görevlerini Türk yetkililere hatırlatmaya devam etmesi bilhassa önemlidir." (AS)