İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), bugün hapishanelerdeki açlık grevlerine dair açıklama yaptı.
Türkiye’nin birçok hapishanesindeki siyasi mahpuslar, 27 Kasım’da şu taleplerle süreli-dönüşümlü açlık grevine başladı: Türkiye’deki hapishanelerde yaşanan insan hakları ihlallerinin sonlandırılması, ağırlaşan infaz koşullarının düzeltilmesi, İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan Abdullah Öcalan ve diğer mahpuslar üzerinde uzun zamandır sürdürülen tecrit koşullarının sonlandırılması, kendilerine her mahpusa tanınan aile, avukat görüş hakkının sağlanması ve Kürt sorununa demokratik çözüm.
Açlık grevleri, 15 Şubat 2024’e kadar devam edecek.
Mahpuslara hücre cezası, disiplin cezaları
Marmara bölgesindeki hapishanelerde 160 mahpusun eyleme katıldığını belirten hak örgütleri, hapishane ziyaretlerinde eyleme katılanların 1-6 kişi arası gruplar halinde 5-15 günlük dönüşümlü açlık grevi yaptıklarını gözlemledi.
Açıklamada, duruma dair şu bilgiler yer aldı:
“Bazı hapishanelerde açlık grevi yürüten mahpuslara hücre cezası, etkinliklerden alıkoyma gibi disiplin cezalarının verildiği öğrenilmiştir. Yine bazı hapishanelerde mahpusların açlık grevinde ve sonrasında ihtiyaç duyduğu temel maddelere ulaşmakta sıkıntı yaşadığı öğrenilmiştir.
Tecrit, mahpusların bedensel ve ruhsal bütünlüğünü hedef alan, uzun zamana yayılarak sonuç alınmaya çalışılan bir işkence yöntemidir. Tecrit, kime uygulanırsa uygulansın insani ve vicdani olmadığı gibi açıkça hukuka ve yasal mevzuata aykırıdır. İmralı Ada hapishanesinden pandemi bahanesi ile tüm hapishanelere yayılan bu işkence yöntemi hapishanelerde yaşamı dayanılmaz hale getirmiştir.
Türkiye'deki bütün hapishanelerde aile görüşü, avukat görüşü, telefon görüşmesi serbest iken İmralı Ada hapishanesinde iç hukuk, uluslararası hukuk ve insan haklarını ayaklar altına alacak biçimde hiçe sayılmaktadır.
İmralı ada hapishanesinde sürdürülen tecrit yıllardır süren bir işkence metodu olmasının yanı sıra Kürt sorununun demokratik çözümünün önündeki en büyük engellerden biri haline gelmiştir. İmralı Ada Hapishanesinde yıllardır sürdürülen tecrit ölümlere neden olan birçok açlık grevine neden olmuştur.”
AİHM ve CPT’nin “tecride” dair tespitleri
Açıklamada, mevzuata uygun davranılması gerektiği ifade edildi:
“Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olmakla Avrupa insan Hakları Mahkemesi’nin bireysel başvuru yetkisini kabul etmiştir. Bununla beraber Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tavsiye kararlarını uygulamakla yükümlüdür.
Ayrıca Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) denetim yetkisine tabidir. AİHM'in ve CPT’nin İmralı’da süregelen tecrit halinin kabul edilemezliğine dair tespitleri mevcuttur ve düzenli avukat ve aile ziyaretlerinin sağlanması konusunda ısrarlı tavsiyeleri söz konusudur.
Birleşmiş Milletlerin Cezaevi standartlarını ortaya koyan Mandela Kuralları da uzatılmış hücre hapsini yasaklamaktadır. BM İnsan Hakları Komitesi’nin Eylül 2022 tarihinde İmralı’daki mutlak iletişimsizlik halinin son bulmasına dönük tedbir kararına rağmen İmralı’da tutulan mahpuslardan 33 aydır haber alınamamaktadır.
İmralı Ada hapishanesinde hukuk dışı bir biçimde uygulanan tecrit uygulamasının bir an önce sonlandırılması burada bulunan mahpusların derhal avukat, aile ve telefon görüş haklarının sağlanması gerekmektedir.”
Talepler
Açıklamada şu talepler sıralandı:
· Açlık grevinde bulunan mahpusların ulusal ve uluslararası etik ilkelere uygun şekilde, düzenli sağlık kontrollerinin yapılması ve bağımsız hekimlerin hapishanelerde muayene yapmalarının sağlanmalıdır.
· Açlık grevi yapan mahpuslarda kalıcı sakatlık ve hayati risk oluşmaması için su, tuz, şeker ve B1 vitamini gibi temel maddeler sağlanmalıdır.
· Mahpuslar dönüşümlü olarak başladıkları açlık grevini yine dönüşümlü olarak bıraktığı için açlık grevi bitiminde kılavuzlara uygun biçimde beslenmeye geçmeleri sağlanmalıdır.
· Açlık grevini sürdüren mahpusların yaşam hakkının korunması ve açlık grevinin sonlandırılması için makul ve yasal mevzuata uygun taleplerinin kabulü ile tecridin kaldırılmasına, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin son bulması için başta Adalet Bakanlığı olmak üzere tüm ulusal ve uluslararası kamuoyu ve kurumları bu konuda duyarlı olmaya ve çözüm için derhal harekete geçmeye çağırıyoruz.
(AS)