Üniversite öğrencilerine açılan soruşturmalar gün geçtikçe artıyor. Alternatif şenlik düzenleyen öğrenciden saçı uzun olan öğrenciye kadar çeşitli gerekçelerle soruşturma açılıp ceza alan öğrenciler duruma tepkili, ama haklarıyla ilgili fikir sahibi değiller.
Mimar Sinan Üniversitesi'nden Öncül Kırlangıç: Öğrencilerin paraları mı var ki avukat tutsunlar?
İstanbul Üniversitesi'nden Başak Özcan: Bir iki kişinin hukuk kazanımı önem teşkil etmiyor.
Mersin Üniversitesi'nden Volkan Gültekin: Ceza belli olunca hukuki mücadeleye başvuracağız.
İzmir Barosu'ndan avukat Ali Koç: Öğrenciler ekonomik yetersizliklerini ispat ederse ücretsiz avukat tutabilir, dava açabilir. Karşılığını bulmazsa AİHM'ye bile gidebilir. Ama bireysel değil, toplumsal katılımlı mücadele olmalı. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Disiplin Yönetmeliği değişmeli değil, kalkmalı.
Özcan: Hukuki mücadelede başarılı olduk ama...
İstanbul Üniversitesi öğrencisi Özcan, geçen yıl katıldığı bir eylem nedeniyle rektörlük tarafından soruşturma açılan yüz elli öğrenciden sadece biri.
Açılan soruşturmanın ardından mayıs ayında öğrenim kredisi YURTKUR tarafından kesilen Özcan, bir arkadaşıyla birlikte kredilerini geri almak için dava açmış.
"Ancak davamız reddedildi. Gerekçe olarak iki kişinin aynı davayı açamayacağı ileri sürüldü. Sonrasında yılmadık ve gerekçeye uygun şekilde dava açtık. Dava yine reddedildi. Sonrasında davayı idare mahkemesine götürdük. Yürütmeyi durdurma kararından sonra talebimizin haklı olduğuna karar verildi ve burslarımızı geri aldık."
"Hâlâ yüz elli öğrenci bursunu hakları olduğu halde alamıyor"
Özcan, kendisi gibi hukuki mücadele yürüten diğer arkadaşıyla 13 ay boyunca alamadıkları öğrenim kredisini de aldıklarını, ancak mağdur olan yaklaşık yüz elli öğrencinin içinde kazanımı olan iki öğrencinin kendilerine yapılan haksızlığı ortadan kaldıramayacağını vurguladı.
"O öğrenciler hâlâ burslarını alamıyorlar. Çünkü yasal mücadele çok zorlu oluyor. Biz iki öğrenci, avukatlarımızın bizleri desteklemesi açısından şanslıydık."
"Amaç cezalandırmadan öte, tüm öğrencileri kuşatma"
"Aslında soruşturmalar -muhalif ya da değil- öğrenciye keyfi bir şekilde 'karşı baskı unsuru' yaratmak için açılıyor" diyen Özcan, Emniyet güçlerinin öğrenciye değil, öğrencinin ailesinin yaşadığı ya da çalıştığı adrese yazılı kağıt gönderdiğini ve asıl amacın öğrenciyi cezalandırmaktan öte, sindirme politikasıyla kuşatmak olduğunu söylüyor.
Kırlangıç: Öğrencinin hukuki danışmanlık alacak parası mı var?
Mimar Sinan Üniversitesi öğrencisi Kırlangıç, kısa bir süre önce kaynaksızlık nedeniyle çalışmalarına ara veren Öğrenci Hukuk Derneği'nden (ÖHD). Kırlangıç çalışmalarının "öğrencilerin herhangi bir mağduriyetleri söz konusu olduğunda ne yapacakları hakkında fikir sahibi olamamaları" üzerine başladığını aktarıyor.
Kırlangıç'ın çalışmaları sırasında edindiği izlenimler şöyle:
"YÖK Disiplin Yönetmeliği her okulda farklı işliyor. Bize gelen duyumlara göre, soruşturma açılan öğrenciler genellikle uzun, masraflı bir sürece girmek istemiyorlar."
"Öğrenci hak arama yolunda çaresiz"
Kırlangıç'a göre öğrencilerin herhangi bir haksızlıkla karşı karşı kaldıklarında çaresiz olmalarının sebepleri şöyle:
* Ekonomik yetersizlik: Hukuki danışmanlık demek ekonomik olarak öğrencinin sırtlanacağı ayrıca bir yük demek. Öğrencilerin gelir durumları düşük olduğu için göze alamıyorlar. Çoğu dava harcını ya da avukatlık ücretini ödeyemeyecek durumda.
* Bürokratik engeller: Öğrencilere açılan soruşturmanın belli bir kriteri olmadığı için her soruşturma kendine has durumlar barındırıyor. Bir cezanın geri alınması bir başkasının verilmesine engel olamıyor.
* Rektörlüğün keyfi tutumu: Soruşturmaların bazıları düzensiz ve lakayt olabiliyor. Öğrenci öğretim üyesiyle, rektörlükle bireysel olarak görüşüp anlaşmaya varabiliyor.
* Öğrencilerin bilince sahip olmaması: Öğrencilerin çoğu soruşturma açılıp ceza aldığında bile ne yapacağını bilmiyor. Alacağı cezadan kurtulamayacağını düşünüyor. Üniversitede demokratik hak talep etmek başlı başına suçmuş gibi algılanıyor. Zaten verilen cezalar da ibret verici olup diğer öğrencilerin de sinmesini sağlıyor.
Kırlangıç'ın verdiği bilgiye göre, okul yönetimiyle emniyet güçlerinin ortak hareket etmesi, süreci zorlaştıran faktörler.
Gültekin: Cezayı versinler o zaman karşı çıkacağız
Mersin Üniversitesi öğrencisi Gültekin, geçen günlerde rektörlüğün alternatif şenlikte Kürtçe şarkılar söylemeleri nedeniyle, 62 öğrenciye, bilinçli olarak okulların kapanma döneminin sonrasında soruşturma açtığını söylüyor.
"Rektörlüğün 8 haziran tarihli ama ne hikmetse okulların kapanış tarihi olan 13 hazirandan sonra öğrencilere ulaştırdığı soruşturmalarla bir kez daha kimlere hizmet ettiğini ortaya çıkardı. 62 kişiye açılan soruşturmaların gerekçeleri: Okulda afiş asmak,bildiri dağıtmak,afişleri sökmeye çalışan temizlik görevlilerini engellemek,alternatif şenlik yapmak, Kürtçe şarkı söylemek,tiyatro yapmak..."
Haklarında soruşturma açılan öğrencilerin 19 Haziran Pazartesi günü Fen Edebiyat Fakültesi'nde savunmalarını verdiklerini aktaran Gültekin "Savunmalar sırasında aslında soruşturmanın kim veya kimler tarafından açıldığı öğrencilere verilen sanık savunma tutanağı ile açığa çıkmış oldu. Zaten soruşturma komisyonu başkanı da bu soruşturmanın direk rektörlük tarafından değil emniyetten geldiğini kendi söyledi" dedi.
Öğrenciler savunmalarını yaptıktan sonra Cumhuriyet Alanı'nda bulunan rektörlük önünde yere yatarak bedenleriyle "Soruştur-ma" yazıp eylemlerine başladıklarını aktaran Gültekin, eylemin hem okul içinde hem de kapı önünde yoğun polis ablukası altında gerçekleştiğini ifade etti.
Soruşturmaların gerekçesini saçma ve haksız bulan Gültekin, hukuki yardım alma konusunda "Cezalar verilsin sonra gerekeni yapacağız" diyor.
Koç: Öğrenci ücretsiz dava açabilir, avukat tutabilir
Avukat Koç, öğrencilerin ekonomik sıkıntıları nedeniyle hukuk yoluna başvurmadığına dair yöneltilen soruya "Tek tek mücadele YÖK Disiplin Yönetmeliği'yle başa çıkmakta yetersiz olsa da yine hukuk yoluyla öğrencilerin ücretsiz danışmanlık alması, dava açması mümkün" diyor.
Koç, "Disiplin soruşturmaları, öğrencinin herhangi bir nedenle iddia edilen suçu işlemediğine dair kanıt bulamadıkça cezalandırır. YÖK Disiplin Yönetmeliği'nin 11. maddesi bunu öngörüyor" diyor.
Koç'un dava açmakta ekonomik açıdan zorlanan öğrencilere gösterdiği yollar şöyle:
* Avukatlık yasasının 180. maddesi adli yardım hükümlerini düzenliyor. Buna göre öğrenci ekonomik durumunun iyi olmadığını kanıtlarsa ücretsiz avukat tayini sağlayabilir.
* Öğrencinin geçinmek için ihtiyacı olan parayı ailesi temin ettiğine göre, yaşadığı mahallenin muhtarından "yoksulluk belgesi" almakta zorlanmaz ve böylece ekonomik yetersizliğini ispatlayabilir.
* Dava harçlarından kurtulmanın bir diğer yolu Hukuk Usul Mahkemeleri Kanunu'ndan yaralanmaktır. Söz konusu kanunlarda adli yardım düzenlenmiştir. Öğrenci yine yoksulluğunu belgeleyerek mahkemeden tıpkı barodan olduğu gibi masraf yapmamayı talep edecek.
* Bütün bunlara rağmen ücret ödemedikleri için dava açamıyor ya da bu nedenle açtıkları davalar reddediliyorsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 6. maddesine göre yoksul durumda olanların adalete erişimin sağlanması zorunluluğunu dayanak alıp AİHM'ye başvurabilirler. Buradan çıkacak sonuç kesinlikle onların lehine olur.
Ancak Koç, bütün bunların yanında "YÖK Disiplin Yönetmeliği değiştirilmesin, kaldırılsın" diyerek bireysel mücadelelerin sonuç vermeyeceğini, öğrencinin, öğrenci yakınlarının, sendikaların ve toplumun katılımıyla ortak duyarlılık ve mücadele sağlanmasından yana olduğunu ifade ediyor.
Öğrenciye soruşturmalar
Geçen günlerde Konya Selçuk Üniversitesi'nde biri kadın diğeri erkek iki öğrenci, okul bahçesinde birbirlerine sarıldıkları için önce Ülkücü oldukları söylenen bir grup tarafından saldırıya uğramış, sonrasında Eğitim Fakültesi Dekanı, komisyon oluşturarak iki öğrenciye "Toplum içinde hoş karşılanmayacak bir vaziyette bulunmak" suçlamasıyla soruşturma yürütmüştü.
Olayın kamuoyuna yansımasının ardından Rektör Süleyman Okudan, Komisyon Başkanı Adnan Doğan Buldur hakkında soruşturma başlatacağını açıklamıştı.
Olayın ardından mayıs ayında 13 öğrenciye ve 5 öğrenciye soruşturma açılmıştı. Geçen hafta biten soruşturmaların sonucuna göre, sağcı öğrencilere ceza verilmezken, Cihat Akgül, Cihat Özçelik, Abdullah Dündar, Mithat Öner, Selam Necati Ork 6 ay uzaklaştırma cezası aldı.
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Newroz kutlamasına katıldıkları ve Abdullah Öcalan lehine slogan attıkları gerekçesiyle 10 öğrencisinin "örgüt üyesi olduğuna" karar vererek, mahkeme kararını beklemeden okulla ilişiklerini kesti. Üniversitenin 21 Haziran 2006'da ilişiğini kestiği öğrencilerden 3'ü hakkında ise herhangi bir adli soruşturma bulunmuyor. (EZÖ/TK)